DEMOKRASİ – İNSAN HAKLARI VE AHLAK
DEMOKRASİ - İNSAN HAKLARI VE AHLAK
Demokrasi, insan hakları ve ahlak; modern, gelişmiş ve bu üçü arasında ki hayati önemin farkına varmış toplumların temel yapı taşlarıdır. Bu üç hayati olgunun her biri, toplumların işleyişini düzenlerken, bireylerin ve toplumların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini de şekillendirir.
Bu üç kavram, birbirinden ayrı değil, aksine birbirine derinden bağlıdır ve ahlak, bu üçü arasında ki ilişkinin de harcını oluşturmaktadır. Demokrasi, bireylerin haklarını güvence altına alırken, insan hakları ve ahlak da demokratik değerlerin ve uygulamaların temeli olan akıl ve tecrübenim kabul ettiği evrensel ilkelere dayanır.
Demokrasi ve İnsan Hakları ilişkisi
Demokrasi halkın, bizatihi halkın egemenliği ilkesine dayanan bir yönetim biçimidir. Her bireyin özgürce, herhangi bir zorlama ya da sınıra tabi tutulmaksızın dilediği gibi karar alabilmesi, eşit bir şekilde katılımda bulunabilmesi ve haklarının korunması, demokrasinin en temel değerlerindendir.
Bu bağlamda, demokrasi ve insan hakları arasında güçlü ve sarsılmaz bir ilişki biçimi vardır. İnsan hakları, her bireyin doğuştan sahip olduğu, yani ontolojik bir değerler bütünüdür. Devletin ise bütün bu ontolojik değerler bütünü ile uyumluluğu ve bu değerleri tanımak gibi zorunluluğu vardır. Bu haklar kişinin yaşamını, özgürlüğünü, onurunu, varlığına dair bütün gereksinimlerini koruma ve kollamayı taahhüt eder güvence altına alır.
Demokrasinin ve onun kurguladığı sistemin varlık temeli, vatandaşların, bu hakları eşit ve özgür bir şekilde kullanabilmesi ilkesine dayanmaktadır.. Bireylerin seçim yapma hakkı, ifade özgürlüğü, inanç ya da inançsızlık, farklı kültürel renkler, toplu gösteri yapma hakkı, eşitlik gibi temel insan hakları, demokrasi sayesinde korunur ve sürdürülebilir yaşam hakkını elde ederler.
Demokrasi, kurduğu sistem ve onun çalışma prensipleriyle devletin gücünü, bireylerin haklarını ihlal etmeyecek şekilde sınırlayan bir denetim mekanizmasıdır. Böylece insan hakları, demokratik bir güvence altına alınarak toplumların var olması, özgürlük ve özgünlük gereksinimlerinin güvence altında olması dolayısıyla devlet ve millet arasında ki hukuki ve ahlaki içiçelik bir güvence altına alınmış olur.
Gelelim Ahlak ve Demokrasi ilişkisine
Ahlak, insanların doğru ve yanlış, iyi ve kötü, haklı haksız ve hatta helal ve haram ilişkisine varıncaya kadar denetleyen ve düzenleyen bir mekanizmadır ve toplumlar işte bu Dini, kültürel ve töresel değerler üzerinden inşa edilmiştir.
Ahlak, bireylerin toplumsal yaşamda birbirlerine ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini düzenleyen ve denetleyen son derece dinamik, geçerli ve meşru bir mekanizmadır.
Bu sorumluluklar, yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal düzeyde de önemlidir. Ahlak kuralları, insanların bir arada ve huzur içinde yaşamalarını sağlayan, onlara adalet, eşitlik, sorumluluk ve empati yetenek ve anlayışını aşılayan kurallar bütünüdür.
Demokrasi ve onun sunduğu sistem içerisinde bir toplumda, ahlaki değerlerin önemli bir rolü vardır. Demokrasi, her bireyin düşünce ve inanç özgürlüğüne sahip olduğu bir sistem sunar. Ancak bu özgürlük, başkalarının haklarına zarar vermemekle sınırlıdır.
Ahlak, bireylerin özgürlüklerini kullanırken, başkalarının haklarına saygı göstererek toplumda barış ve uyum içinde yaşamalarını sağlayan temel bir rehberdir. Demokrasi, bu ahlaki değerleri toplumsal yaşamda uygulamak için bir sistem ve hiyerarşik araç sunar, ancak ahlak, bireylerin bu değerleri içselleştirmeleri ve günlük yaşamda uygulamaları için gereklidir.
İnsan Hakları, Demokrasi ve Ahlak Arasındaki Etkileşim
Demokrasi, insanın ontolojik haklarını güvence altına almakla yetinmeyip, aynı zamanda ahlak ile ciddi bir ilişki kurarak ahlaki değerlerin toplumda yayılmasını ve benimsenmesini sağlayıp birçok mekanizmayı kullanıma sokar.
İnsan hakları, tüm bireylerin onurlu bir yaşam sürmesi için gerekli temel standartları belirlerken, demokrasi, bu standartların uygulanmasını denetler. Ahlak ise, bu iki unsuru birleştirerek bireylerin ve toplumun kolektif sorumluluğunu ortaya koyar.
Mesela, inanç ve ifade özgürlüğü, demokrasinin temel dinamiklerinin en başında gelmektedir. Bu hak, bireylerin inanç ve düşüncelerini serbestçe ifade etmelerini sağlar. Ancak bu özgürlük, ahlaki bir sorumlulukla sınırlıdır.
İnsanların, düşünce özgürlüğünü kullanırken, başkalarına hakaret etmemeleri, onları aşağılama veya incitmeme ve karşı tarafında aynı haklara sahip olduğu bilincini de saklı tutarken, bütün bunları da yine ahlaki görevler arasında sunmaktadır.
Demokrasi, bütün bu sorumlulukları ahlaki ve vicdani bir gereklilik üzerinden canlı ve dinamik tutmakla birlikte, sorumlulukları ihlal eden eylemlerin faillerini cezalandıran bir mekanizma sağlar. İşte bütün bu sınırları belirleyen, birey, toplum ve devlet ilişkisinin sınırlarının bir saygı, şefkat, adalet ve empati üzerinden kurgulanmasını tayin eder.
Anlamlı bir başka örnek, eşitlik ve adalet ilkeleridir. Demokrasi, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplum yaratmayı mutlak bir değer olarak tanımlar. Ancak eşitlik, yalnızca hukuki bir zorunluluk değildir, aynı zamanda ahlaki bir gerekliliktir.
Ahlak, her bireyi eşit bir şekilde değerli görmeyi ve herkesin haklarını savunmayı gerektirir. İnsan hakları da, bu eşitlik ve adalet ilkelerinin ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmasını sağlayan evrensel değerlerle şekillenir. Bu şekilde, insan hakları, demokrasi ve ahlak birbirini tamamlar.
HÜLASA!
Demokrasi, insan hakları ve ahlak, bir toplumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için elzem olan üç temel unsur olarak birbiriyle iç içe geçmiştir. Birini çekip aldığınız an da bütünün çökeceği bir sistemdir.
Demokrasi, insanların özgürlüklerini ve haklarını güvence altına alırken, insan hakları bu özgürlüklerin evrensel ilkelerle korunmasını sağlar. Ahlak ise, bu değerlerin toplumsal düzeyde uygulanabilmesi için bireylerin doğru ve yanlış arasında sağlıklı seçimler yapmalarına yardımcı olur. Bu üç kavram arasındaki etkileşim, adaletli, özgür ve eşitlikçi bir toplumun inşa edilmesinde kritik bir rol oynamaktadır.