AÇIK BÜFE MALATYA

Bas bas bağırıyor büyük şehir belediye başkanı çakma Aristo Selahattin Gürkan; Şöyle çalışıyor böyle çabalıyoruz. Öyle ki deprem olmamışçasına bütün izleri, yaraları ve yıkımları ortadan kaldırdık ve çok büyük hizmetler yaptık diyerek akla hakaret etmeye, göze, gözleme, bilim ve benzeri tüm değerlere hakaret etmeye devam ediyor.

Şehir, tüm ülkenin hırsızları için adeta açık büfe haline gelmiş durumda. Koca bir asayişsizlik terörü, trafik terörü, yıkım terörü, kontrolsüzlük terörü, sahipsizlik terörü, gözden çıkarılmışlık terörü ile kendi haline ve kaderine terk edilmiş ve bütün bu gerçeklere rağmen yalan ve çarpıtma beyanlar ile koltuklarından olmak istemeyen siyasilerin yalan terörizmi altında inim inim inlemektedir.

Deprem korkusuyla varını yoğunu bırakıp başka şehirlere kaçan Malatyalıların tüm eşyaları ‘’ BATAN GEMİNİN MALLARI ‘’ muamelesine tabi tutulmuş, tüm beyaz eşyalar, mobilyalar, halı, kilim ve mutfak eşyalarına varıncaya kadar sökülmüş, başka şehirlere taşınmış ve yok pahasına sokaklara döküntü kabilinden sergilenerek satışa sunulmuştur.

Tüm siteler, apartmanlar ve müstakil evlere varıncaya kadar yağmalanmış ve öyle ki balkon demirlerinden pencere korkuluklarına, merdiven korumalıklarından tutun plastik doğramaya ve oradan çelik kapılara varıncaya kadar güven(!) içerisinde sökülmüş ve yine ‘’ BATAN GEMİNİN MALLARI ‘’ prosedürüne tabi tutulmuştur.

Dokuz ay, tam tamına dokuz ay geçmiş deprem üzerinden. Şehre çakılmış bir tek çivinin varlığı ispat edildiği an kalemimi kırmayı vaat ettiğim Malatya, doymak bilmeyen ihtiras sahiplerinin, makam budalalarının, gösteriş ve kibir hastalarının yalan ve yanlış beyanları ile birlikte ehliyet ve liyakat fukaralarının elinde heba olup gitmektedir.

Şehir, asayiş olayları ile uyuşturucu Cennetine(!) dönüşmüş iken adı, sanı, işi, eşkâli, arabasının renginden marka ve modeline varıncaya kadar her şeyi besbelli ( MİMLİ ) TURAN GÜZEL, günün her saati polis memurlarına denk gelmekle beraber sıradan insan muamelesine tabi tutuluyor olmasının hikmetini yine siz değerli okurlarıma bırakıyorum…!

Şehir ve sokaklar, göstermelik kabilinden birkaç ekip otosu ve yine birkaç trafik aracının bulunması dışında koca şehir yok hükmündedir. Ve yine şehir, yıkım terörizmi dolayısıyla trafiğe kapalı yollar, birbirine girmiş araçlar, kimin nereye gideceğini bilemediği, hangi yolun açık ve hangisinin kapalı olduğu bilgisine münasip görülmeyen vatandaşın ıstırabı bitmiyor ve yıllarca da biteceğe benzemiyor.

İş yok, çakılmış tek çivi yok. Üretim ve istihdam sıfır.

Umut ve inancın öldüğü ve halkının da aynı ölüme terk edildiği koca şehri ve içerisinde bulunduğu durumu olduğu gibi yansıtan bir gazeteci olarak her türlü şiddete, tehdit, hakaret ve saldırıya muhatap olmama rağmen ne CHP, ne GELECEK, ne DEVA ne de SAADET partisi il başkanları ve yetkililerinden kısık bir ses bile çıkmamış olması, şehrin nasıl bir yıkım ve ölüme terk edildiğini göstermesi bakımından son derece çarpıcıdır.

Muhalif bir partinin ya da tüm muhalefetin çıkaracağı ses, vereceği beyanat, çıkış ve çırpınışın volüm düzeyi, yer ve göğü titretmesi ve bu denli vahim bir ölüme terk edilmiş Malatya halkını senkronize şekilde yönlendirmesi gerekirken, iktidar ile birlikte(!) ölmüşlüklerinin  tanı ve teşhisini yine siz değerli okuyucuya bırakıyorum.

Şehrin, deprem öncesi olduğu gibi yıkılmış halinden bile kirli ellerin, necis kokuların, Allahsız ve izansız hesapların varlığı saklanabilir, gizlenebilir olmanın çok ötesindedir. Malatya halkının gözlerinin içine baka baka ve üstelik kibirli ve küstah şekilde korkusuzca, pervasızca, hayâsızca bir yağmaya tabi tutulmuş olması, arkasında başka bir projenin varlığı ve büyüklüğü noktasında vahim izler taşımaktadır.

MALATYA Dinin, milli duyguların, cemaat, dernek, vakıf gibi yapıların temel esprisini katleden kimi yapıların, halkın inanç ve umutlarını da kökünden tırpanlamış dinci örgütlenmelerin de istilası altındadır.

Devlet bir an evvel ayağa kalkmalı ve tüm sapkın oluşumların müsebbiplerini hukukun önüne çıkarmalıdır. Millet ise bir an evvel inancı, umudu ve yeniden milli mücadele şuurunu kuşanmalıdır. Zira artık mesafe alabildiğine kısalmıştır.