ACİLEN ASKERİ HASTANELER
Bulunduğumuz coğrafya şu anda tam bir kaynayan kazan. Bu kazanı başta ABD, AB ve Rusya olmak üzere tüm Emperyalistler kaynatmaya devam edecekler. Emperyalistler, onlarca yıl önce yazdıkları senaryoyu, zamanı geldikçe bölümler halinde uygulamaya koyuyorlar. Afganistan, Pakistan, Irak bölümleri vizyondan çekildi. Şimdi sıra Suriye, İran ve Türkiye bölümlerine geldi. Suriye ile ilgili çekimleri başlatıp, Türkiye’yi de oyuna getirerek oyuna dahil ettiler.
Dedeağaç ve Ege adalarında ABD çok büyük sayısız üstler oluşturdu. AB bahanesiyle, Yunanistan ve adalar ile Rusya’yı ve aynı zamanda bizi de çevreledi. Oyun çok güzel. ABD 40 yıldır PKK terörünü finanse ediyor. Bizi bir şekilde oyuna getirerek Suriye bataklığına soktuktan sonra, tüm yandaş ülkeleri de içine alan bir açıklama ile PKK’yı terör örgütü kabul ettiler. Senaryo gereği İŞİD’i yaratıp ortalığı kan gölüne çevirttikten sonra, bu kez onları terör örgütü ilan ederek Fırat’ın doğusunda İŞİD’le mücadele etme bahanesi ile, terör örgütü YPG, PYD (PKK uzantıları) ile ittifak yaparak, orada 70.000 kişilik bir güçle o alanı işgal ettiler. Son teknolojik silahlarla donatıp eğittiler. Bu sayede bir taşla iki kuş vurdular. Bir yandan Ortadoğu petrollerini kontrol edilecek, diğer yandan İsrail’i güvenceye alabilmek amacıyla uydu bir Kürt devleti oluşturulacaktı ve oluşturdular. Kısaca, Ortadoğu da oynananların özeti bu.
Her tarafımız sarılmışken bizim hem ekonomik hem askeri olarak güçlü olmamız gerek… 40 yıldır bizi bebek katili PKK ile uğraştırmak yetmedi , ABD ve yandaşı AB, PKK’nın uzantısı PYD ve PYD’yi Fırat’ın doğusunda konuşlandırdılar.
Bu geri zekalı, her türlü bilimden kültürden yoksun ümmet topluluğu Ortadoğulular olduğu sürece, Emperyallerin oyunlarından bize rahat yok. Öyle ise gereğini kendi başımıza yapmamız gerekecek. Şu anda terör örgütleri ile boğuşurken, Suriye’nin kuzeyinde de TSK yerleşik olarak görev yapıyor. Yakın zamanda 12 fidanımızın şehit oluşu, Türkiye’nin bağrına ateş düşürdü. İntikamları alınıyor ama şehit ocaklarında ki yanan ateş de bir ömür devam edecek.
Etrafımız bu şekilde çevrili iken terör devleti İsrail’in Gazze’de nasıl katliamlar yaptığını içimiz yanarak izliyoruz. Ortadoğu’da Emperyalistlerin bu oyunları asla bitmeyecek. Yukarıda sözünü ettiğim gibi ekonomik ve askeri olarak güçlü olmamız gerekiyor. TSK üstün gayretle görevini yapıyor. Çatışmalarda yaralananlar için acilen o bölgelerde anında müdahale yeteneğine sahip “Askeri Sağlık Sistemi” ne ihtiyaç kaçınılmazdır. Anında müdahale edilince belki de birçok fidanlarımız kurtulacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı: Yaşadığımız hain 15 Temmuz girişiminden sonra, askeri okullar kapatılırken, askeri hastaneler de Sağlık Bakanlığına bağlandı. O günlerin stresi ile, askeri okullar ve askeri hastanelerin kapatılması büyük bir yanılgıydı.
Türkiye, bulunduğu coğrafyada büyük bir ülke. Güçlü ülkemizin güçlü bir ordusu var. Ancak dünyadaki tüm orduların olduğu gibi TSK de güçlü bir sağlık sistemine sahip olmalı. Çünkü bu kaynayan kazanda her an çatışmalar, hatta savaşlar olabilir ve ordular böyle durumlarda ancak kendi bünyelerindeki askeri nitelikli sağlık organizasyonları ile yeterli tıbbi desteği sağlayabilirler.
TSK de bu amaçla yaygın ve etkili bir sağlık sistemi kurmuştu ve omurgasını GATA’lar oluşturmaktaydı. GATA’lar da tıp eğitimi yanında gereken askeri eğitim de verilmekteydi. Her iki GATA’da kurulduğu günden beri çok değerli akademisyenler yetişti ve bu kurumlarda, çok değerli bilimsel araştırmalar da yapılarak bilimsel anlamda ilerlemeye katkı sağlandı. Ayrıca kamuoyunda yanlış algının aksine askeri hastaneler yalnız askerlere değil belli oranlarda sivil hastalara da hizmet veriyorlardı.
Askerlik, çok özellikli meslektir. Mesleğin gerekleri ve psikolojisi ancak uzman kişilerce karşılanabilir. Savaş halinde, askeri hekimlerin verecekleri hizmetleri, sivil hekimlere yaptıramazsınız. Terörle mücadele sürecinde Güneydoğu’da ki sağlık hizmetlerini askeri hastaneler yürütmüştür. GATA’lar hem organizasyonu ve ileri tıbbi hizmeti sağlamış, hem de gereken durumlarda fazladan personel desteği sağlamışlardır. GATA (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) kendi adına bir Dünya markasıdır.
TSK bünyesinde iki GATA (Ankara ve İstanbul) yanında bölgesel askeri hastaneler de acilen faaliyete geçirilmelidir. GATA’lar bir yandan TSK bünyesindeki personele sağlık hizmeti verirken, bunun yanında askeri hekimler yetiştirip askeri sağlık sisteminin organizasyonunu sağlarlar.
Özü şu: Harp cerrahisi ve psikolojisini, sivil bir sistemle yönetemeyiz.
Askeri Hastaneler, Türk Ordusu için gerçek bir “BEKA” sorunudur.
30 Aralık 1898, GATA’nın 125’inci kuruluş günü tüm Ulus’a kutlu olsun.