ALİ BABACAN: ERDOĞAN’A FİYAKALI BİR JÜBİLE YAPACAĞIZ!

Son dakika haberi... DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Haftalık Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Haftalık Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. Babacan, muhtemel şekilde 14 Mayıs'ta yapılacak olan seçim güvenliğine ilişkin konuştu. "Her bir oya sahip çıkmamız lazım" diyen Babacan, "Seçim günü gelip, artık sandıklar açıldığında içimizin rahat olması lazım. Asla, "Keşke" demememiz lazım. 14 Mayıs, hepimizin bayramı olacak. Türkiye'nin bayramı olacak" dedi.

Babacan, Erdoğan ile birlikte çalıştığı günlere de değindi. "Madem bu kadar kötüydüm Ali Babacan ayrılırken, sen niye kal diye ısrar ettin?" ifadelerini kullandı.

Babacan'ın cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

Çalışmalarımızı gittikçe hızlandırdığımız günlerden geçiyoruz. Eylem planlarımızın tamamını bitirdik. Görülmemiş çalışmayı tamamladık. Elimdeki kitap, krizlerden çıkışın yol haritasıdır. Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Daha önce hiçbir siyasi parti böyle bir çalışma yapmadı.

Gidilmedik mahalle bırakmadık. Sorunları tek tek yerinde tespit ettik. Ankara'dan sağa sola ahkam kesmedik. Her seferinde Ankara'ya dönüp masamızın başında çalıştık. Sadece partili arkadaşlarımızla mı çalıştık? Hayır. Dertlilerin, damdan düşenlerin ve hocalarımızın çalışmaları var bu çalışmada.

Tüm Türkiye'ye, 'DEVA hazır' dedik. Biz 15 Ocak itibarıyla ülkemizin her alanındaki sorunların çözümünü net bir şekilde ifade ettik.

Sayın Erdoğan dahil bütün genel başkanlara bu kitaptan gönderiyoruz. Bizim tek derdimiz; ülkemizdeki her vatandaşın özgür ve zengin olması.

'BOĞAZIMDAN TEK BİR HARAM LOKMA GEÇMEDİ'

Geçtiğimiz hafta bazı gelişmeler oldu. Ben DAVOS'tayken arkamdan atmış tutmuş. Zannediyor ben bundan utanacağım. Çocuk bezi satmak, ev tekstili satmak gocunulacak bir şey mi? Hayatımın her alanında çalıştım. Boğazımdan tek haram lokma geçmedi. Bundan şeref ve onur duyarım.

Şimdi ise karşınızda bir siyasetçi olarak duruyorum. Ben siyaseti meslek değil, görev olarak görüyorum. ayın Erdoğan, eskiden siz de simit sattınız, bisküvi sattınız, sucuk sattınız. Siyasete girerken tek bir yüzüğüm var dediniz. Sonra ne oldu? Müteahhitliğe soyundunuz, kendinizi ekonomist sandınız da ne oldu? Hem kendinize hem de ülkemize yazık ettiniz.”

'3 Y'Yİ BİTİRECEĞİZ DEMEDİK Mİ?'

Ben Sayın Erdoğan ile siyasete girerken, "3 dönem insanı bozar" dedik. 3 Y'yi bitireceğiz demedik mi? Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar...

3 Y kuralını ve dönem kuralını çiğneyip, siyasete yapıştın da ne oldu?

Evet, 15 sene beraber çalıştık ama Allah'tan bazı şeyleri almamışım. Tek bir hukuksuzluğa karışmadan arkadaşlarımla birlikte daima milletimiz için çalıştım.

Tek bir kişiye erilen gücün ülkeyi ne hale getireceğini gösterdin. Ali Babacan ayrılırken, sen niye kal diye ısrar ettin?

Özür diliyor? Neyin özrünü diliyorsun. Biz o dönem ülkemizin altın çağında bu işin başında olmamızla gurur duyuyoruz. Sayın Erdoğan'a artık ben cevap vermeyeceğim. 2022'deki kadromuzlar ülkemize altın çağını yaşattık. O, o günleri unutmuş. O unutsa da biz hatırlatacağız.

Henüz kesinleşmese de seçim tarihi 14 Mayıs olarak ilan edilmiş durumda. Konu 14 Mayıs olunca insan 1950'yi hatırlamadan geçemiyor. Biliyorsunuz, tek partiye son veren bir gün. 'Yeter, söz milletin' sloganını hatırlarsınız. Hayran kalanlar arasında eski Milli Eğitim Bakanlığımızda Hasan Ali Yücel de vardı.

'73 SENE SONRA YETER DİYORUZ'

Biz 73 sene sonra yine 'Yeter' diyoruz. Muhalifleri destekleyen vatandaşlara yapılanlar artık yeter. Ve ekliyoruz; adaletsizliğe yeter, ayrımcılığa yeter diyoruz. 3Y'ye yeter diyoruz.

14 Mayıs'ta Sayın Erdoğan'a fiyakalı jübile yapmaya hazırlanıyoruz. Tüm dostlarımıza bir çağrı yapmak istiyorum. Asla umutsuzluğa kapılmayın. Gidin oyunuzu kullanın. Allah, doğrunun yardımcısıdır. Türkiye olarak başaracağız. Her oya sahip çıkmamız gerekiyor. 14 Mayıs'ta korku mu umut mu, açlık mı zenginlik mi, baskı mı özgürlük mü, otokrasi mi demokrasi mi sorularını yanıtlayacağız. Kalan 110 günün her dakikası çok kıymetli.

Seçim günü gelip, artık sandıklar açıldığında içimizin rahat olması lazım. Asla, "Keşke" demememiz lazım. 14 Mayıs, hepimizin bayramı olacak. Türkiye'nin bayramı olacak.

Geçen hafta DAVOS Zirvesi'ne katıldım. DAVOS'ta Türkiye'nin Akdeniz'e güven veren varlığını anlattım. Türkiye'nin daha çok köprü görevi üstleneceğini anlattım. Sistem kilitlenmiş yürümüyor. Paranın kaynağı burada diye görüşlerimi anlattım. Baktım DAVOS'ta kimse bana çocuk bezi de ev tekstili de sormuyor.

Çağrımı dünya aleme tekrar ediyorum; Türkiye'den vazgeçmek yok. Benim DAVOS'taki gündemimi anlayamayan iktidarın küçük ortağı var. Nam-ı değer; krizlerin ortağı. Dünyanın masasında ne varsa, Türkiye'nin o masada varlığı olmak zorunda. Yalnızlık senfonisi okunarak, güçlü Türkiye olamaz. Yalnızlığın bedelini Türkiye ödüyor. Biz dış politikada Allah'ın verdiği aklı kullanmayan politikaya tahammülümüz yok. Onun için iktidar değişikliğinin ardından kolları sıvamak zorundayız. Savunma sanayisine güç katacağız. Her alanda ülkemizi zirveye taşıyacağız. Tüm bunlara bir seçim arifesindeyiz.

'BAHÇELİ TAŞ ÜSTÜNE TAŞ MI KOYDU?'

Bahçeli'nin Gazeteci arkadaşımız Yıldız Yacızıoğlu'na olan tavrını en sert şekilde kınıyorum. Yıldız Hanım'a, "İşine bak" diyor. Yıldız Hanım, tam da işini yapıyor. Ankara'nın orta yerinde yapılan cinayeti soracak mı? Hem de iddiaların orta yerinde duran partinin genel başkanına sormayacak mı? Onlar zaten işini yapıyor. Siz önce kendi işinizi yapın. Bu Bahçeli'nin Türkiye'ye hangi hayırlı işi olmuş diye hafızamı zorluyorum ama yok. Taş üstüne taş koydu mu memleket için. Nefret, öfke, hakaret... Başka bir şey bilmiyor. Hey yavrum hey... Bunlara düştü meslek ilkeleri.

Yarınki toplantıda aday tespit usul ve yönteminin konuşulmasının isabetli olacağını düşünüyoruz. Biz yarın Altılı Masa'ya bir aday önerisi içerisinde gitmeyeceğiz.