ET-SÜT BİR KENARA SEBZEYE ULAŞMAK BİLE HAYAL OLDU!

Hayat pahalılığının en çok hissedildiği yerlerin başında pazarlar, marketler ve kasaplar geliyor. Yüksek fiyatlar nedeniyle yurttaşlar almak zorunda oldukları veya almak istedikleri gıda ürünlerini ya hiç alamıyor ya da porsiyon küçültüyor... Et, süt, peynir ve yumurtanın yanına dahi yaklaşamadığını söyleyen vatandaşlar birçok sebze-meyveye de artık erişemediklerinden dert yanıyor.

İktidarın uyguladığı ekonomi politikaları sonucu ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşiyor, halk daha da yoksullaşıyor… Maaşlardaki erime ve alım gücündeki büyük düşüş en çok da gıda alışverişi yaparken hissediliyor.

Özellikle dar gelirliler pazar, market veya kasaba gitmeye artık korkuyor çünkü alışveriş yapmak onlar için kabus olmaya başladı. Yüksek fiyatlı etiketler karşısında çaresiz kalan vatandaşlar, almak zorunda oldukları veya almak istedikleri gıda ürünlerini ya hiç alamıyor ya da porsiyon küçültüyor…

Biz de bir ailenin evine girmesi gereken temel gıda ürünlerinin fiyatlarını yerinde inceledik. Ortaya çıkan tablo, ‘Dört nüfuslu ve asgari ücretli bir aile nasıl hayatta kalacak?’ diye düşündürdü.

Çünkü İstanbul’da bir mahalle kasabında kırmızı etin kilo fiyatı 120 TL ile 230 TL arasında değişiyor… Aynı kasapta tavuk eti fiyatları ise 34 TL ile 80 TL aralığında. Aynı semtte bir balıkçı dükkanındaki fiyatlar da cep yakar vaziyette…

Hamsinin kilosu 30, mezgitin kilosu 80, çinekopun kilo fiyatı ise 90 lira. Aynı balıkların kilo fiyatı pazarda da sırasıyla; 30-50-70 TL… Balık tezgahlarından ve et reyonlarından geçen vatandaşların çoğunun tepkisi ise aynı: “Bu fiyatlar varken biz nasıl alacağız?”

Sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi ve kalsiyum deposu olan peynir fiyatları da zamlardan nasibini almış durumda. Marketlerdeki paket peynirlerin fiyatı bile 60-95 TL aralığında. Pazardaki açık peynirler ise 99 liradan başlıyor, 160 liraya kadar çıkıyor.

Yumurta fiyatları da aynı durumda… 30’lu yumurta pazarda 65 liradan, markette ise 63 liradan satılıyor. Yani yumurtanın adet fiyatı 2 lirayı aşmış vaziyette.

Proteinden mahrum kalan dar gelirlinin son çaresi olan sebze-meyve fiyatları da yurttaşları üzüyor. Bazı temel gıda ürünlerinin pazar ve marketteki satış fiyatları şu şekilde:

Karnabaharın marketteki kilo fiyatı 25 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Lahananın marketteki kilo fiyatı 6 TL – Pazarda 10 TL.

Havucun marketteki kilo fiyatı 9 TL – Pazardaki kilo fiyatı 10 TL.

Mantarın marketteki kilo fiyatı 20 TL – Pazardaki kilo fiyatı 35 TL.

Domatesin marketteki kilo fiyatı 20 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Fasulyenin marketteki kilo fiyatı 33 TL – Pazardaki kilo fiyatı 20 TL.

Pırasanın marketteki kilo fiyatı 20 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Salatalığın marketteki kilo fiyatı 20 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Patatesin marketteki kilo fiyatı 10 TL – Pazarda patatesin 3 kilosu 20 TL.

Soğanın marketteki kilo fiyatı 10 TL – Pazarda soğanın 4 kilosu 50 TL.

Sarımsağın marketteki kilo fiyatı 10 TL – Pazardaki kilo fiyatı 10 TL.

Patlıcanın marketteki kilo fiyatı 19 TL – Pazardaki kilo fiyatı 13 TL.

Kapya biberin marketteki kilo fiyatı 40 TL – Pazardaki kilo fiyatı 30 TL.

Yeşil biberin marketteki kilo fiyatı 20 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Yerli muzun marketteki kilo fiyatı 17 TL – Pazardaki kilo fiyatı 18 TL.

Mandalinanın marketteki kilo fiyatı 15 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Portakalın marketteki kilo fiyatı 17 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Kırmızı elmanın marketteki kilo fiyatı 15 TL – Pazardaki kilo fiyatı 15 TL.

Araştırma yaptığımız market, kasap ve balıkçı dükkanının da bulunduğu İstanbul Kağıthane’de bir semt pazarında yurttaşlara mikrofon uzattık, “Pahalılık nedeniyle artık yiyemediğiniz gıdalar neler?” diye sorduk.

Verilen yanıtlar şöyle oldu:

“KENDİME MUZ ALACAKTIM ALAMADIM”

Türkmen Karabulutlu: “Hiçbir şeyi alamıyoruz, her şey çok pahalı. Neyi anlatayım ki? Mesela biber alıyorduk eskiden 1-2 kilo şimdi yarım kilo alıyoruz. Sadece ben değil herkes öyle. Kendime muz alacaktım, başka meyveler alacaktım ama alamadım. Bütçe onlara kalmadı param gitti.”

“ESKİDEN RAHATÇA ALIYORDUK”

Nuriye Kapıcıoğlu: “Etiketler bütçeyi çok zorluyor. Balık istedim alamadım, tereyağ, peynir… Ne anlatayım ki? Eskiden rahatça alıyorduk, her şey daha düşüktü ona göre bütçemiz yetiyordu. Şimdi bir taraftan veriyor, bir taraftan gidiyor. Ben Trabzon’luyum, balık yiyemiyorum.”

“GELİR AZ GİDER ÇOK”

Melahat Aracı: “İstediğimi alamıyorum, lahana 30 lira, en ufak bir şey 10 lira. Hepsi pahalı. İstediklerimi alamadan çıkıyorum. Her şey lazım eve alamıyoruz ki. Gelir az gider çok.”

“BÜTÜNÜ ALAMIYORUZ, YARIMI ALIYORUZ”

Gönül Çoban: “Etiketler bize çok şeyler düşündürtüyor. (Elindeki karnahabarı göstererek) Bütünü alamıyoruz, yarımı alıyoruz belki yarımın da yarısını yaptıracağım. Eskiden bütün alıyorduk. Haftada bir kere alıyordum zaten şimdi aya geçtik artık, haftayı bırak. Domates, salatalık, biber… Bakıp geçiyoruz. Bundan daha yüksek olmasın da.”

“HİÇBİR ŞEY ALAMADAN GİDİYORUM”

Cevat Okkan: “Yumurta alacağım ama alamıyorum. Hamsi alacağım 30-40 lira balık pahalı. Hiçbir şey almadan gidiyorum.”

“ET, SÜT, BALIK, PEYNİR KENARDA KALDI”

Mehmet Topçu: “Domates, fasulye alamıyoruz. Bazı şeyleri alamıyoruz, pas geçiyoruz. Eskiden alıyorduk ama şimdi alamıyoruz. Hayat pahalılığı çok. Et, süt, balık, peynir bunlar kenarda kalan şeyler, hiç alamıyorum.”

“PATLICAN, KARNABAHAR, MEYVE ALAMADIM”

Ayten Kartal: “Patlıcan alacaktım ama alamadım, karnabahar alamadım. Meyve alamadım, birer havuç, kıvırcık, yeşillik onları alıyorum. Durum kritik, iyi hissettirmiyor. Kira veriyorum 5 bin lira kolay mı? Eşim emekli ama yine de çalışıyor, yetmiyor ki emekli parası.”

“HEPSİNİ ALMA İMKANIN YOK”

Gülcan Topçu: “Her bir şey pahalı, ucuz olan bir şey yok ki. Listede sebze meyve var ama hepsini alamayız. Nereden hepsini alıyorsun? 1-2 yemeklik sebze, 1-2 meyve o kadar. Artık hepsini alma imkanın olmuyor.”

“KISMAK ZORUNDA KALIYORUZ”

Ali Bıyıklı: “Tabii ki oluyor, domatesi 3 kilo alıyorsam şu an 1 kilo alıyorum, biberi 1.5 kilo alıyorsam yarım kilo alıyorum, haliyle kısmak zorunda kalıyoruz. Benim durumum iyi olabilir, ben burada ölçü değilim ama asgari ücretle çalışıp, 3-4 bin lira ev kirası verip, çocuk okutan insanlar var. Simit dahi yiyemeyen, alamayan insanlar var.”

“EMEKLİ, PAZARDAN GELİP İSTEDİĞİNİ ALAMAZ”

Nihal Bölükbaşı: “Bu yıl hiç fiyatlar düşmedi, yazın da kışın da. Kış sebzesi, zamanında almak istediklerimiz şimdi çok pahalı. Fiyatlar verilen emekli maaşına göre şimdi çok çok pahalı. Bir emeklinin gelip her istediğini alması çok zor pazardan. En azından emekli maaşlarını, asgari ücreti yükseltsinler ya da fiyatlara indirim yapsınlar. Hep söyleniyor ama hiç yapılmadı, söylendiğiyle kaldı bu da hep.”