GAZETECİ VE GAZETECİLİK!

Türkiye’de siyaset başta olmak üzere her meslek gibi onuru, gururu, şerefi ve haysiyeti sünnet edilmiş meslektir, gazetecilik. Hele hele de bu işin bir denetleyeni, kriteri, yetkinlik belgesi, sınır, kural ve kaidesi olmaması! Dolayısıyla her kesimden ve hiç bir eğitimi olmayandan, fasikül fasikül yazmış ve okumuşların ^^ Gazeteci ‘’ deyip eşitlenirken, bir kez daha tecavüz edilmiş meslektir gazetecilik…

Kopyala yapıştır cinsinden dedikodu mesleğine gazetecilik dendiği bir zaman dilimindeyiz. Biraz şu ajans biraz bu ajans, biraz şu blog biraz bu siteden üç beş haber kopyalayıp, biraz da kulis bilgisi adı altında kocakarı cinsinden dedikoduyu ekleyince oldu bir gazetecilik..!

Hele hele belediyelerin, valiliklerden kaymakamlıklara ve diğer üst birimlere varıncaya kadar herkesin ve her makamın kendi uhdesinde kurdukları basın birimleri, kendi keyiflerince hazırlayıp diledikleri sahte ve yalan güzellemelerini paket halinde 500 liralık müsveddelere mail yoluyla ulaştırılıp, hemen sonra ki dakika da senkronize sekilde en az 500 sitede aynen ve olduğu gibi yayına alınmış olma çirkinliğine ‘’ gazeteci ve gazetecilik ‘’ diyenlerin  taaaa anasını avradını…

Ve elbette zamana, zemine ve çıkarlara göre evrilen, kıvıran, kıvırma noktasında Nesrin Topkapı’yı bile mahcup eden köşe yazıları ve yazarlarını da eklemleyince, alın size tadından yenmez bir gazeteci ve gazetecilik!

Büyük büyük miktarların, maaşı ve kazancı namusunun çoookkk ama çok üzerinde olup ciddi ciddi çıkarların gırla gittiği, kariyer(!) Basamaklarının hızla tırmanıldığı bu kaygan ve zaten kayılmasından zevk alanların ve eylemlerinin arz-ı endam eylediği bu hayâsız zeminin, gazetecilik diye pazarlandığı bir zaman dilimi. Nasıl yüksünüyorum nasıl…

Utanmanın, hayânın, akıl ve vicdanın öldüğü ve öldürüldüğü uğraşın adına gazetecilik dendiği bir zaman dilimi.

Kıvıran ve kıvırtılan kişi ve kalemin pazarlarda yok pahasına değil, ciddi ciddi miktarlara elden ele dolaştığı ( transfer ) bir mesleğin adıdır gazetecilik.

Kimin eli kimin cebinde demenin cuk oturduğu, dün dündür bugün bugündür deyiminin en uygun düştüğü meslek gazetecilik.

İktidar ve sermayenin elinde oyuncak olduğu, gel deyince gelen, git deyince giden ve otur deyince oturan bir zümrenin egemen olduğu ve dahası adam diye piyasaya sürüldüğü mesleğin adıdır gazetecilik.

Kuruluş amaç ve felsefesi doğru haber vermek olan, toplum bilincini diri tutmak olan ve bu hakikat üzerinden dikkat çekmeyi görev edinmiş ve dolayısıyla toplum için emniyet supabı olması gerekenlerin en büyük ihaneti kendisine ve okuyucusuna yapan, mesleğine ve mesleğin ahlak ve etik kurallar silsilesine ihanet edişin adıdır gazeteci ve gazetecilik.

Sorgudan, vicdandan, yargıdan, toplumsal yaptırımdan tamamen uzak tutulan ve ahlaksız hegemonist gücün koruması altına girmiş ahlaksızların hayasızlıklarına gazetecilik ve gazeteci dendiği günden beridir ülke olarak dibe çöküşün uykusundayız.

Güç ve iktidarın kim ve ne olduğuna bakmaksızın, kendisine uzatılan havucun büyüklük, kalınlık ve güzelliğine göre pozisyon alan, gazetecilik değil de her türlü pozisyon almanın hakkını veren bilmem ne çocuklarının hoyratça ve hayasızca çiğnedikleri alanın adıdır gazetecilik..

Gerek eğitim seviyesi ve gerekse bilgi seviyesi bağlamında rüştünü ispat etmiş nice entelektüellerin ve elbette bu yeti ve özelliklerin yarattığı özgüven dolayısıyla ahlaklı, izzet ve şerefli insanların bir bir tecrit edildiği, itibar suikastına tabi tutularak, meydanın hepten omurgasızlara bırakıldığı mesleğin adı gazetecilik.

Gazeteci ve gazeteciliğin Kriterinin bilgi, birikim, donanım, ehliyet ve liyakat olmaktan çıkarılıp, tek kıstasın yıkama, yağlama, yalama ve elbette pozisyon alıp aldığı pozisyonun hakkını vermek olarak tanımlandığı mesleğin adı gazetecilik.

Pişkinliğin, vurdumduymazlığın, umursamazlığın, duyarsızlığın ve utanmazlığın utandığı bir meslek gazetecilik.

Bir yerlere gelmek, bir şeylere sahip olmak, kazanmak, ne olursa olsun kazanmak adına her şeyin pervasızca harcandığı mesleğin adı gazetecilik.

Bir parçası olmaktan utandığım ve bir iki namuslu kalemin varlığı ile teselli bulduğum mesleğin adı gazetecilik.

Halkı, elinde ki devasa imkanlar ile kandıran, aldatan, dolandıran ve algıları ile oynayarak KARAYI AK diye sunan ve böylesi bir pisliği allayıp pullayan onursuzların meslek haline getirdiği talihsiz uğraşın adıdır gazetecilik.

Zerre kadar alakası olmadığı halde içerisine Vatan, beka, kurtuluş savaşı, onur savaşı, minare, ezan, başörtüsü, imam hatip ve daha bilmem ne değerlerin arkasına sakladıkları, her türlü yalan ve rezilliğin piyasaya sürüldüğü mesleğin adı gazetecilik.

Her mesleğin onuru, izzeti, şeref ve haysiyeti varken, kendisinde, çok daha fazla olması gereken, ama hepsini azgın ve tatmin olmaz şehvetine, kul ve köle olma dürtüsüne kurban verenlerin ahlak ve erdem üzerinde ki tepinişlerinin adıdır gazetecilik.

Göz göre göre, milletin gözünün içine baka baka ve zerre kadar da utanmadan KARAYI AK, KİRİ PAK diye diye pazarlayan mesleğin adıdır gazetecilik.

Bütün bu saydıklarımın elbette arkasında duruyor ve müntesibi olduğum bu mesleği yerden yere vururken; otokontrol mekanizmasını devreye sokamayan, bu yalancı güruhu cezalandıramayan, ahlaklıyı ahlaksızdan ayıramayan, yaptırım gücünü kullanamayan okuyucu! Sen, evet sen, masum musun !?

Üç kelimeye bile renk ve ahenk veremeyen kişilere gazeteci diyen, gazeteci diye taltif ederken, sahip olduğu yeti ve özelliklerin neye ve kaça tekabül ettiğine bile bakmayan, analiz edip damıtamayıp altın ile tenekeyi aynı haddane de isşelemeye çalışan ve birbirine boca eden okuyucu! Sen masum musun!?

Aslında, tencere ve kapak misali birbirinize layık, al birini vur ötekine cinsinden bir birliktelik bu olsa gerek. Ne okuyucu nitelikli bir gazeteciye ne de nitelikli böyle bir topluma layık değildir.

İşte bu sebeple hakkı, hakikati hak ettiği şekilde yazmayan kalem kırılsın!

Yazana sahip olamayan toplum ve okuyucuya da yazıklar olsun…