HADİ, BİZLER İÇİN DUAYA….
Ağır, hem kendime, hem tanıyan ve hem de dostlarıma ağır cümleler kuracağım sabahın bu saatinde. Depreşen duran sancılarımın adını ne koysam diye depreşip dururken, SIZI düşüyor, sarıp sarmalıyor bir diğer taraftan yüreğime.
Ve o an, SIZI diyorum beni benden alan, yakan ve kavuran dertlerimin tamamını tanımlayacak olan esaslı ve tılsımlı kelimeye. Gövdemin, ruhumun, içsel tüm dürtü ve hayallerime varıncaya kadar tertemiz bedenim, elleri kirliler tarafından işgale maruz kalıyor ve ben SIZI ile yoldaş oluyorum.
Tasnif ediyorlar utanca düşen bin bir kelimeyle. Ve buradan hasad ettikleri haramlar ile ergen tatmini yaşayan haramzadeler, bir başka kirli eller ile manşet çektiriyorlar bedenime. Korkunç ve tehditkâr bakışlarını bedenim ve ruhum üzerinden gezdirirken, arka kapı kulisleri, talimat ve emirleri ile Tanrı’nın parçacığı bu zibidi takımı ile kan davamız başlıyor.
Kararım kesin ve bilsinler ki birçoğunun en mahremleri ile yollarımız kesişecek. Biliyorum, zira cümlemin mimarı ben dâhil birçoğunuzun ağzında ekşimsi bir tat bıraktı bu son cümlem. Kınamıyorum hiç birinizi zira kaçınız paydaş SIZILARIMA…
Deforme olmuş kabiliyetleri, cibilliyetleri, haysiyet, şeref ve sesleriyle ciyak ciyak bağrışıp, benden ötesi yok diyerek kibre bile takla attıran yürüyüş tarzları, arabadan inişlerinden binişlerine, protokol sandalyesine oturuştan bacak bacak üzerine atışlarında ki haysiyetsizliği betimlemeye dair çaresizliğimi itiraf ediyorum. Aslında midem almıyor…
Cansız bedenler, ruhsuz tavırlar, umut barındırmayan ölüler, kubbelenmiş göbekler, kalın ve iğreti enseler ve sürgün yeri varoşların kültürsüz, ahlaksız, edepsiz, eğitimsiz ve hayâsız tiplerinden türetilmiş rüküş bürokrasi ile olan davam ve ben, gayet şık düşüyoruz bütün rüküş tiplerin önüne…
Yolunu şaşırmış ve ırzına geçilmiş ne kadar doğru var bir bir topluyorum seyrü seferimde. Sarıp sarmalıyoruz birbirimizi ve yaralardan mütevellit SIZILARIMIZI. Konuşmadan ve tek kelime dahi etmeden dokunduğumuz SIZILARIMIZ, dinginleşiyor ve beliren umut ile diriliyoruz o an…
Dolaysız, düz ve direk kurduğumuz sessiz ve sadık cümleler apaydın kılıveriyor kapkaranlık ortamı. İçine çökmüş ne varsa seferde yanıma aldığım, suyu verilince vakarlı ve onurlu her bir başak gibi kaldırıyorlar alınlarını yerden. Tertemiz bedenlerimize uzanmış kirli ellerin en mahremleri ile kesişecek sokak başları, bizi bekliyor zira…
Verimsiz, çorak ve kurak diyerek terk ettikleri her adımı suluyoruz kanımızla. Hayat bahşediyoruz verimsiz her metrekareye. Kan tadını alan bizimle birlik oluyor geçtiğimiz her adım ve kavgamıza iştirak edip raks ediyor her bir susuz…
Filizler bırakıyoruz ardımız sıra. Biliyor ve kanıksamışız ki çıktığımız uzun ve meşakkatli yolumuz samimiyet, direnç ve kararlılığımız ile kısalacak, anlam ve kalitemize bağlı olarak daha bir sürgün verecek sokak başları…
Yıllar evvelinden yerlerinden edilmiş ve yerlerinden sökülmüş olanları yerleri ve yurtları ile kavuşturacak, ırzına geçilmiş ve varsa gözyaşlarımız ile gusle tabi tutacak ve kirli ellerin tasallutundan kurtaracak ve en mahremleri ile kesişeceğiz bir sonra ki sokak başında…
İkinci ve hatta beşinci el karakterleri, feyk Müslümanlıkları hiçbir direnç gösteremeyecek ve teslim olacaklar sokağın sonunda. Çünkü ederi olan tek bir eylemleri, söylemleri, duruş ve tavır yoksunu bu omurgasızlar, talep etmeden teslim ediyor olacaklar en mahremlerini…
Ahlak, hakikat, hukuk, erdem ve en nihayetinde insanı insan kılan tüm meziyetlere dair zar atan bu karakter fukaralarına nerede, ne zaman ve neler üzerine rulet oynanır dersini verdiğimizde, sahaya sürecek bir tek değeri olmayan birer posa olduklarını gördükleri an, tükürük bile lüks kaçacak suratlarına.
Yama ile örtülmüş tüm defolu taraflarının kapatıldığını ve yok edildiğini zanneden bu ayak takımı, lüks araç ve yamalı lüks kıyafetler içerisinde ki demo karakterlerini göremeyecek kadar sarhoş, kendisinden geçmiş ve bir daha bulması mümkün olmayan erdemler ile açılan arayı kapatması mümkün mü ?!
Her şeyleri ile yapmacık, dar hafsala, erdem ve ahlaktan yana steril, hayat emaresini tamamen kaybetmiş ölü kimlikleri ve dolayısıyla zamanın uzman hırsızları ile köşe başı randevumuz tüm heybetimiz ile kesişeceği zamanı bekliyor.
Hedefi pas geçmek gibi bir hakkımızın olmadığı bilinciyle birlikte, bizlere umut bağlayanlara; vakarlı, onurlu ve kendisinden emin bir tebessüm gönderiyoruz.
HADİ, BİZLER İÇİN DUAYA….