MERAL AKŞENER: UTANÇ YASASI!

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Dezenformasyon Yasası'na tepki göstererek "Tüm itirazlarımıza rağmen utanmadan sıkılmadan sansür yasasını Meclis’ten geçirdiler. Bu yasa bir utanç vesikası olarak kalacaktır. Tarihinin hiçbir döneminde esaret kabul etmeyen bir millete pranga vurmaya çalışan aymazlığı ne tarih ne millet unutmayacak” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Meral Akşener, grup toplantısında kürsüye madenci baretiyle ve bir maden işçisiyle çıktı. Öte yandan Prof. Dr. Kürşad Zorlu, İYİ Parti’ye katıldı. 

Akşener'in konuşmasından satır başları: 

Geçtiğimiz cuma milletçe büyük bir acı yaşadık. Ne yazık ki 41 madenci kardeşimizi kaybettik. Partimizin bünyesinde ne kadar hukukçu varsa, maden şehitlerimizin ailelerinin hakkını hukukunu hiçbir şey almadan takip edeceksiniz. Yaptığımız inceleme ve çalışmalar sonucunda görüyoruz Amasra’daki felaket de maalesef adeta geliyorum demiş. 

“FELAKETİN ADI KATLİAM” 

Sayıştay uyarmış, raporuna yazmış, iş müfettişleri uyarmış, ocakta çalışan madenciler uyarmış.Sayın Erdoğan’ın atadığı yetkililer kıllarını kıpırdatmamışlar. Sonuç 41 kardeşimizi daha ihmale kurban verdik. Artık bu duruma şaşıramıyoruz. 17 Mayıs 2010’da 30 canımızı kaybettik, 13 Mayıs 2014’te Soma’da 301 insanımızı yitirdik. 

28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 kardeşimizi kaybettik. Bilerek katliam diyorum çünkü bu kadar uyarıya rağmen tedbir almazsınız, yaşanan felaketin adı katliam olur. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı ilgilere dönüp ‘bu uyarıları neden dikkat almadınız?’ diyeceğine, ne yaptı biliyor musunuz, 41 hayatın söndüğü bu felaketten bile başarı hikayesi çıkarmaya kalktı. Bu arkadaş, 8 sene önce de Soma’da utanmadan ‘Ölüm bu işin fıtratında var’ demişti. 

Bu defa ‘Çok şükür 24 saat geçmeden 41. şehidimize de ulaştık’ dedi. ‘Biz kader planına inanmış insanlarız’ dedi. 

İmanımızı sömürmeye kalkmak kimsenin haddi değildir. Bir kazanın tüm şartları oluşmuş ve sen tedbir almıyorsan şartlar yerine gelir. 7 Ocak 2013’te Kozlu’da metan gazı patlaması oldu. Uzun süren yargı süreci başladı. Taşeron işi aksatmış, ekipleri göndermemiş. Tesisin güvenliğini tehlikeye atmış.Şirkette işin üstünü örtmüş. Yargı dedi ki ‘Müessese müdürü tali kusurlu’ dedi ve 4 yıl hapis verdi. 

Bir kazanın, tüm şartları oluşmuşsa ve sen tedbir almıyorsan, o kaza meydana gelir. Tedbir almayıp, sorumluluğunu yerine getirmeyip, üstüne de, tevekkülden bahsetmek, meseleyi kadere havale etmek, en hafif tabiriyle, terbiyesizliktir. 

4 YIL CEZA ALAN KİŞİ GENEL MÜDÜR OLDU 

Aileler isyan ettiler. Mahkeme, 4 yıllık hapis cezasını para cezasına çevirdi. O müessese müdürü ne oldu, TTK Genel Müdür olarak atandı.8 canımızı kaybettiğimiz olayda ceza alan bir kişi kurumun en tepesine oturtuldu. Bu da mı kader Sayın Erdoğan? 

Maden senin bakanın hesap sorsana, ‘Nerede tedbirler’ desene. İşine gelmediğinde kader diyemezsin. Maden işçisine ölümü kader diye kabullendiremezsin. 

21’inci yüzyılda, bu teknolojik imkân ve altyapıyla, maden işçisine, ölümü, kader diye kabullendiremezsin! 

Liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, 41 naaşa, kısa sürede ulaşmakla övünmez, o felaketin, yaşanmamasıyla övünür. Liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, tabut başlarında siyasi nutuklar atmaz, sorumlular hakkında, gerekeni yapar. 

Liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, Milletinin karşısında, felakete neden olanları kollamaz, hakkını ve hukukunu korumak için, her daim, dimdik, milletinin yanında durur. Çünkü; liyakatli ve ciddiyet sahibi bir Cumhurbaşkanı, hamasetle, laf kalabalığıyla değil, duruşla ve icraatla olunur. Bu kadar basit. 

“DÜNYA ORTALAMASININ 20 KATI” 

Soma’dan sonra geçen 6 yılda her yıl madenlerimizde çalışan 100 bin işçimizden 53’ünü iş kazalarında yitirmişiz. Dünya kömür madeninde yeni standartlar belirliyor. Alınan tedbirlerle ölüm oranları hızla düştü. Türkiye’deki ölüm riski dünya ortalamasının 20 katından fazla. Sayın Erdoğan buna fıtrat da kader de diyemezsin. 

Senin atadığın beceriksiz yöneticilerin asli görevi ölümleri engellemektir. Atılacak adımlar, alınacak tedbirler belli. Hamaseti bırakıp işinizi yapacaksınız. Yapamıyorsanız da çekip gideceksiniz.

2023 BÜTÇESİ

Muhteşem ekonomi yönetimi sayesinde tüketici enflasyonu yüzde 83,5’a ulaştı. Enflasyon öngörülenin 74 puan üzerinde gerçekleşti. *Ama gözünde ışıltı var adamın. Bu arkadaşları öngörü kabiliyetleri için tebrik etmek istiyorum.Muhteşem ikilinin 2022 için hedeflediği dolar kuru 9,27 kuruştu, şimdi 18,6 kuruş. Benzer başarıyı cari açıkta görüyoruz. Cari açık 18,6 milyar dolar planlanmıştı, ilk 8 ayda 40 milyar dolar cari açık verildi. 

Gerçekten olağanüstü yönetim becerisi. 2022 yılında bütçe açığının 278 milyar lira olmasını hedeflemişlerdi, bütçe açığı 461 milyar lira olacak diyorlar. Hazine ve Maliye Bakanlığı istatistiğine göre bütçe 33 milyar fazla vermiş. Çünkü eylülde 78,6 milyar lira açık verilmiş. 

Bütçe açıklarının şahlanarak devam edeceğini görüyoruz. 2022 bütçesinde toplam harcamalar için ödenek 1,751 milyar liraydı. Şimdi ise harcamaların 3 trilyona ulaşacağı ifade ediliyor Tarih yazıyoruz diye gezenlerin öngörüsüzlük kitabı yazdığına şahit oluyoruz. Toplam faiz ödemesi 640 milyar lirayı aşacak. 

İşte size Nass. Devletin bütçesinden 5 kuruş çıkmıyor diye pazarlanan KÖİ’lere ödenecek 43 milyar liranın 53 milyar lirayı bulması bekleniyor. Peki bunlar nasıl karşılanacak, daha fazla vergiyle karşılanacak. İçinde milletin hayrına hiçbir şey olmayan bu bütçe israf, yandaş bütçesinden ibarettir. 

“İKTİDARI KAYBETMEKTEN KORKUYORLAR” 

Korku çok kuvvetli bir duygudur. En çok da sahibini vurur. Neden çok korkuyorsanız, etrafınıza da korku salmaya çalışırsınız. İktidarın korku üzerinden hakimiyet oluşturma çabası da bundan kaynaklanıyor. Yalanların meydana saçılmasından korkuyorlar. Saray’daki sefanın bitmesinden korkuyorlar. İktidarı kaybetmekten korkuyorlar. Artık bizzat oylarıyla seçildikleri milletimizden korkuyorlar. 

Anne-babalardan korkuyorlar. Çiftçilerimizden korkuyorlar. Gençlerimizden korkuyorlar. Gazetecilerimizden korkuyorlar. İşte bu yüzden de her korkanın yaptığı gibi onlar da baskı ve zorbalığa sarılıyorlar. 

*Onlardan daha çok korkarsak kazanabileceklerine inanıyorlar. Korkma diye yazılan hikayemizi, irademizi, kudretimizi, gönlümüzü unutuyorlar. 

DEZENFORMASYON YASASI 

Tüm itirazlarımıza rağmen utanmadan sıkılmadan sansür yasasını Meclis’ten geçirdiler. Bu yasa bir utanç vesikası olarak kalacaktır. Tarihinin hiçbir döneminde esaret kabul etmeyen bir millete pranga vurmaya çalışan aymazlığı ne tarih ne millet unutmayacak” ifadelerini kullandı. 

Bu yasa bir istibdat yasasıdır. Aziz milletimiz ne darbeler ne baskılar gördü de susmadı, sizin bu uyduruk yasanızla mı susacak? *Dün nasıl gittilerse siz de tıpış tıpış gideceksiniz. İstibdat meraklıları nasıl gittiyse siz de gideceksiniz. 

Maden faciasını bile, kendi kader anlayışıyla yorumlayan, Hatasını bulana hain, eleştirene terörist, Kadına sürtük, gencine aşağılık diyen, ucube bir anlayışla devlet yönetilmez! Bürokratları; mesleki yeterliklerine ve becerilerine göre değil, gösterdikleri sadakate ve dalkavukluk kapasitelerine göre atayan; Mesela, 100 kere de girse, Dışişleri Bakanlığı sınavını kazanamayacak birini, sırf aile dostunun oğlu olduğu için, Dış İşleri Bakan Yardımcısı atayan bir anlayışla, devlet yönetilmez! 

Böyle bir anlayışıyla, sadece devlet değil, şirket bile yönetilmez! Çünkü devlet yönetmek, ciddiyet ister! Çünkü devlet yönetmek, yetenek ister! Çünkü devlet yönetmek, rasyonellik ister! Çünkü devlet yönetmek, bilgi ister, birikim ister! 14'üncü Louis'nin, manevi bir mirasçısı gibi. 

“SEN DAHA KENDİNİ YÖNETEMİYORSUN” 

“Devlet benim” havalarında gezerek, kendi keyfine göre tasarlayıp, memleketin başına bela ettiğin, bu ucube sisteminle, “Ben devlet yönetiyorum” diyemezsin, Sayın Erdoğan. Sen daha, kendini yönetemiyorsun. 

Bir gün verdiğin sözü, ertesi gün unutuyorsun. Mesela, 2023 vaatlerin vardı, hatırladın mı? Hani Türkiye, ilk 10 ekonomi arasına girecekti. Ne oldu? Türkiye'yi, 22'nci sıraya düşürdün. Hani toplam millî gelirimiz, 2 trilyon dolar, kişi başına düşen millî gelirimiz de, 25 bin dolar olacaktı.Ne oldu? Son açıkladığın, orta vadeli planda; Millî gelirin, sadece 867 milyar dolar, kişi başı gelirin de, 10 bin dolar olacağı ortaya çıktı. 

500 milyar dolarlık ihracat hedefin, 265 milyar dolara düştü.Yüzde 4,6 olarak hedeflediğin işsizlik, TÜİK'e rağmen, yüzde 10,4'e çıktı. Bütün bunların karşısında, utanıp sıkılacağına; bir de milletimize efeleniyorsun.Akla düşman yönetim anlayışının bedelini üstlenmiyor, faturayı, aziz milletimize ödetmeye çalışıyorsun. 

Bak sayın Erdoğan; İktidarlar gelip geçicidir. Devlet ise, ebed müddettir. Sen her ne kadar, bugün; İktidar hırsına ve güç sarhoşluğuna kapılıp, devletimizin, kadim yönetim anlayışından sapsan da; Verdiğin sözlerden dönüp, devlete olan güveni sarssan da; Bir büyük kibre kapılıp, milletine hakaret ederek, Devletimizin ciddiyetini, ayaklar altına alsan da, *Biz İYİ Parti olarak; Cumhuriyetimizin değerleriyle, kerim devlet anlayışımızı, yeniden canlandıracağız! 

Bu şanlı devlete, kaybettirdiğin güveni, yeniden kazandıracağız! Açtığın yaraları, yıprattığın kurumları, kırdığın kalpleri, bir bir onaracağız! Biz bütün bunları yaparken; Sen de, emekli hayatından, bizleri, gıpta ederek izliyor olacaksın.

Bu büyük devlet; Korkuyla değil, sevgiyle nasıl yönetilir, göreceksin! Kışkırtarak değil, barıştırarak nasıl yönetilir, göreceksin! Vasatlarla değil, yetişmiş insanlarla nasıl yönetilir, göreceksin! Yalanlarla değil, akılın ve bilimin ışığında nasıl yönetilir, göreceksin! Makbulde değil, makuldeki buluşmamızı, ibretle seyredeceksin! Bu vesileyle, şimdiden sana iyi seyirler diliyorum…