OKKALI MÜNAFIKLAR

Özgürlük belki de en çok onlara yakışıyor azizim. Her şeyin üzerinde en hayasız tepinişleri atmanın yanısıra, kirlenmiş ve iğrenç gülücükleri sağa sola atıyor olmak öyle her baba yiğidin harcı mı !?

OKKALI MÜNAFIKLAR

Özgürlük belki de en çok onlara yakışıyor azizim. Her şeyin üzerinde en hayasız tepinişleri atmanın yanısıra, kirlenmiş ve iğrenç gülücükleri sağa sola atıyor olmak öyle her baba yiğidin harcı mı !?

Göbek bağının kesilmesiyle birlikte hayata bağlanan bu ucube zümre, bir çok hayatın katili olurken, en okkalı ve en atarlı küfre ve hakaretlere batırdığım cümlelerinde asıl muhataplarıdırlar.

İşte tam bu noktada devreye arka plan ve ilişkisi girmektedir. Arka planın ne olduğu ve neyle dolduğu ilişkinin tezahürü ile ilişkilidir. Yaradılışın zıddı ne varsa en kırılgan kökler kabilinden kendisini işte bu zümre üzerinden görünür kılmaktadır.

En keskin ve en kesif koku ve tutkuların pervasızca dışa vurumunu umursamayan, en masum ve çocuksu düşleri kirleten kirli arka plan.

Özgür münafıklık ve münafıklar, niyetlerinin inşası için bir metre kare alanı dahi israf etmeyen, zaman ve mekanı en orjin şerkilde entübe eden tiplerdir aynı zamanda.

Tek sermayeleri eğilip bükülen karakterleri, haysiyetleri, şerefleri, alınıp satılan namusları, akılları ve değere takabülü olmayan mebzul miktar zibilleridir.

Bu özellikleri dolayısıyla her ortama ayak uydurabilen bu sülük takımına fiyat biçebilirim diyen beri gelsin…!

Adeta yağcılık ve bilmem kaçyüz ve sıfat takınmaya zorlanmış gibi görev bilinciyle hareket eden bu yavşaklar, sağa ve sola soğuk ve edersiz bir teşekkür atmayı da ihmal etmezler.

Rehabilite olasılıklar var mı ya da yok mu ? sorusunun bile israf olacağının altını çiziyor ve itlaf edilmelerinin insan, hayvanat, nebatat ve tüm kozmik dünyanın devinim ve dönüşümü için elzem olduğuna kalıp basıyorum.

Alçaklığının karesinin kaça tekabül ettiğinin canlı göstergesi olan bu parazitler, hangi ölçüyle ölçülüp ve eksinin hangi tonuna tekabül ettiğini kestirmekte bir başka ilim, bilim, disiplin ve maharetin konusudur.

Ahmaklığın kadim bekçileri olan bu tipler, ince belli bir bardak misali gerdan kırarken, tıslama kabilinden sağa sola dil sallarken görülesi ( gömülesi ) varlıklardır.

Derin, sessiz ama son derece kararlı ve bilinçli talan operasyonlarını bir o kadar tatlı dille inşa ederken bıraktıkları tahrifatın boyutları ise ayrı bir yazı ve hatta kitabın konusudur.

Karaktersizlikleri herhangi bir çerçeve ve tanımlamanın sınırları içerisine sığamayacak olmalarıyla birlikte perdelenmiş olmaları, arz-ı endan ediyor olmalarında önemli imkanlar sağlamaktadır.

Soyu kuru ve kesik ( PİÇ ) oldukları için kırık cümlelerin asli muhatabı olan ve paha biçilmez rezillikleri ile rezidansları süslerken, giyim ve kuşamlarından içi boş bir elbise oldukları, liyakat ehlince gözlerden kaçması mümkün olmayan tiplerdir.

Yalpalanıp duran kisveleri, sabrımızı sınamak kabilinden günün her saati gözünüze gözümüze çarpıp durmaktadırlar.

Mütebessim ve optimist düşüncelerinizi kökünden tırpanlayan bu iplis çocukları, soyu kesik ( PİÇ ) olmalarından mütevellit metamorfoz eylemlerine amorf şekilde devam etmektedirler.

İnsan demosu olan detone ve sırıtık ayrıksı otlar, etik ve estetizmin de kadim katilleridirler aynı zamanda.

Fütursuz, umarsız ve hatta destansı kirletmelerine kendi jargonları içerisinde gururla devam ederken, okkalı küfürlerimi şahıslarına iltifat kabul ediyor olmaları dolayısıyla hangi boyutta seyrettikleri tespit ve teşhisini de sizlerin takdirine bırakıyorum.

Hırs sahibi bu haydutlar, insanı ve insanlığı doyumsuz ve duraksız yağma ve talan ederken, gıyabi değil, yüzlerine yüzlerine ve da hi gözlerinin içine tükürüyor olmandan Nisan ve yağmur ilişkisi kuracak kadar da hayasız bir karikatür bilinci sahibidirler.

İnsanın ve insanlığın sızım sızım sızlamışlığından haz duyan bu müsvedde gürüh arsız, ahlaksız, namussuz ve şerefsizlik namına bütün payeleri yüksünmeden taşıyabilmektedirler.

Villa ve şatolarından dışarı aydın, dindar ve ahlakçı görüntüsü verirken da hi bu tür uyarlama ve tanımlamalara karşın son derece yakışıksız ve rüküş düştüklerinin bile farkında değildirler.

Issız, çorak ve kasvetli yapıların içerisinde kokuşmuş gülücükler atarken dışarıya, küflü bir teolojinin büyük küçük iblisleridirler.

Ey Özgür ve okkalı münafıklar !
Sizlerle savaşmaya, ölünceye kadar devam edeceğim…