ÖLDÜKTEN SONRA ADALET GELDİ!

Dördüncü evre akciğer kanseri olan, beyin metastazı bulunan ve özürlülük oranı yüzde 80 olduğu rapor edilen mahkumun, infaz erteleme talebi 7 ay sonra öldüğü gün kabul edildi. Karar öldükten bir hafta sonra cezaevine ulaştı. Anayasa Mahkemesi, "insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele" dedi ve aileye 87 bin TL tazminata hükmetti.

S.G., silahla yağma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından mahkum edildiği cezasını çekmek üzere Ümraniye Cezaevi’ne konuldu. Tarih 27 Şubat 2015’ti. Rahatsızlandı defalarca hastaneye sevk edildi. 12 Ocak 2016’da akciğer kanseri teşhisi konuldu.

Ameliyat edildi. Eşi refakatçi olarak cezaevinde kaldı. Durumu kötüye gitti. Kemoterapi aldığı sürece 6 ay infazın ertelenmesine karar verildi. 2 ay daha uzatıldı. 28 Mart 2017 günü geçirdiği epilepsi nöbeti sonrasında yapılan muayenesinde beyinde kitle  (metastaz) saptandı.

“CEZAEVİNDE KALABİLİR”

Başsavcılığın yazısı üzerine Adli Tıp Kurumu 3 Nisan 2017 tarihli bir rapor hazırladı. Raporda S.G.’nin düzenli sağlık kontrollerinin sağlanarak cezaevi şartlarında cezasının infazına devam edilebileceği kaydedildi.

S.G., 11 Nisan 2017 günü cezaevine tekrar alındı. Ailenin başvurusu üzerine Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen sağlık raporunda, “Mevcut sağlık durumu hükümlümün hayati için kesin bir tehlike teşkil etmez. Hayatını yalnız idame ettirebilir. Buna bağlı olarak infazın geri bırakılmasına gerek yoktur. ” görüşüne yer verildi.

Oybirliğiyle imzalanan aynı raporda şu tespit de yapıldı:

“4. evre akciğer kanseri hastası, beyin metastazı var ve özürlülük oranı yüzde 80”

Benzer rapor Ağustos ayında da tekrarladı.

“SON GÜNLERİNİ EVİNDE GEÇİRSİN” 

Mahkumun eşi Sebahat Gemici İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu 24 Ekim 2017 tarihli dilekçede eşinin kanser hastalığı nedeniyle kişisel ihtiyaçlarını karşılayamadığını, yürümekte zorluk çektiğini, epilepsi nöbetleri geçirdiğini belirterek eşinin son günlerini evinde ailesiyle geçirmesini ve cezasının ertelenmesini bir kez daha talep etti.

S.G., 1 Kasım 2017 günü cezaevinde rahatsızlandı. Şiddetli ağrı çekmesi üzerine hastaneye sevk edildi. Yoğun bakıma yatması uygun görüldü ancak Ümraniye’de yer olmadığı için başka bir hastaneye sevk edildi. 3 Kasım 2017 günü hayatını kaybetti.

ÖLDÜKTEN SONRA İNFAZIN ERTELENMESİ  KARARI 

Ailenin birçok defa tekrarladığı taleplerine sürekli ret yanıtı veren Adli Tıp Kurumu, S.G.’nin öldüğü gün dikkat çeken bir karar verdi. Adli Tıp 3 Kasım 2017 günü düzenlediği raporda, S.G.’nin cezasının infazına altı ay süreyle ara verilmesinin uygun olduğuna karar verdi.

İnfazın ertelenmesi kararı Cezaevi yönetiminin eline S.G. öldükten tam bir hafta sonra 10 Kasım 2017 günü ulaştı.

Ailenin şikayetine rağmen, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı  ölüm olayı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Mahkeme de itirazlarına olumsuz yanıt verince aile Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

AYM: “ERTELEME KARARI 7 AYDA TEMİN EDİLEBİLDİ” 

Yüksek Mahkeme yaptığı incelemede şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:

Sağlık durumunun kötüye gittiği açık olduğu hâlde S.G. cezasının infazının ertelenmesine gerek olup olmadığı konusunda tekrar rapor alınması için hastaneye ve ardından ATK’ya sevk edilme sürecine sokulmuştur.

Üstelik 15 Ağustos 2017 tarihinde sevk edildiği Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 12 Ekim 2017 tarihli, aralarında onkoloji uzmanı doktorun bulunmadığı sağlık kurulu tarafından hazırlanan raporunda S.G.’nin hastalığı nedeniyle cezasının infazının ertelenmesine gerek olmadığı tespiti bir kez daha tekrarlanmıştır. 4. evre kanser hastası olan ve durumu kötüleşen  S.G.’nin hakkındaki bahse konu rapor hastaneye sevk edildiği tarihten ancak iki ay sonra 12 Ekim 2017 tarihinde hazırlanabilmiştir.

S.G. ilerleyen rahatsızlığına, ihtiyaçlarını karşılayamayacak hâlde olmasına rağmen hastaneler ile ATK arasında gidip gelmek zorunda bırakılmış; eksik ve hatalı değerlendirmeler sonucunda hayatının son döneminde ailesinin desteğinden yoksun şekilde Ceza İnfaz Kurumunda kalmıştır. 27 Mart 2017 tarihinde hastalığının ilerlediği tespit edilmesine rağmen S.G.’nin cezasının infazının ertelenmesine yönelik rapor ancak yedi ay sonra temin edilebilmiştir.

HÜKÜM: İNSAN HAYSİYETİYLE BAĞDAŞMAZ

Anayasa Mahkemesi şu hükmü kurdu: