SEN NE GÜZEL YAŞIYORSUN
Tehlikeli ve iki tarafı keskin yazılar ve şiirler yazarım ben,
Etliye sütlüye bile isteye dokunan,
Can yakan, yüreğe sızı mısralar bana ait.
Dostluğum kadar düşmanlığım da çetindir.
Ya mutlaka yapmak ya illaki yakmaktır tek amacım.
Kimin nerde durup nasıl baktığını, omuzlarım üzerinden bakarken kestirişlerim senin anlayacağın bir dil değil
Ve ben
Kuş dilini de bilirim kurt dilini ve dâhi sırtlancayı da…
Hayli zaman oldu gazetecilik mesleği ve yazarlık ile ilinti kurduğum. Bu süreç içerisinde elbette eleştiriler, öneriler, telkin ve tavsiyeler aldım ve göğsümde yumuşatıp her birini, altın birer küpe misali takıverdim kulağıma zerre yüksünmeden.
Hased edenler, kıskananlar, yazılarım, eleştirilerim ve çoğu zaman yıkıp geçmelerimin muhatapları itini köpeğini salıverdi üzerime. Sahip olduğum bilgi, birikim, eğitim ve kavram zenginliğimin zekâtını bütün ailesine bağışlasam 5 yıl azık edecek nice gazeteci ve insan müsveddesinin ‘’ sözde gazeteci ‘’ diye sataştığı zamanları da yaşadım.
Ciddi ve cesur manevralar yaptım çoğu zaman. Okunsun ve dokunsun diye oturduğum klavye başına, hırpalayan, örseleyen ve sendeleten yazılar meydana koymuş olmanın iç dünyama verdiği huzur, epey bir süre dinç tutuverdiği zamanlar az değil…
Bu yıllar içerisinde: Doğrucu Davut diyenlerim, tavrı ve tarzı olan diyenlerim, kendisine has ve kendisine özgü diyenlerim; bilgi, birikim ve kavram zenginliğimden hareketle farklı övgüler dizen okuyucularım, dostlarım, büyüklerim, önemli motivasyon kaynaklarımdı.
Yakınlarda, çok yakınlarda bir yakıştırma yapıldı ‘’ Sen ne güzel yaşıyorsun ‘’ duruşun, tavrın, tarzın, cesaretin, hakkaniyet ve ilkelerin ve gününün sonunda bir insan gibi, insana yakışır şekilde ‘’ Sen ne güzel yaşıyorsun ‘’ seni kıskanıyorum deyiş ve yakıştırması, bu güne kadar yapılmış bütün değerli yakıştırmaların çileği gibiydi benim için.
Yıkıp geçen siyasi yazılar yazdım. Beş kuruş etmeyen karakter fukaralarını hicvettiğim yazılarla takviye ettim ve hemen sonra hatırı sayılır övgü ve saygı duyulan edebi yazılar aldım kaleme. Her birinin seveni, öveni, benimseyeni yekdiğerinden farklı olması hasebiyle övgülerde aynı oranda başkalaşım gösteriyordu.
Yazıyorum ama şu mezhep bu meşrebe, şu tarikat bu siyasiye dokunur, incitir ve ürkütür gibi bir endişeye kapılmaksızın yeter ki hakikat içersin, yeter ki hukuk sınırları içerisinde kalsın, yeter ki insanı ve adaleti öncelesin diye didinip durdum.
İNSAN, HUKUK VE İLKE yazılarımın, karakterimin ve yaşam stilimin amentüsünü oluşturdu ve iman ettiğim bu üç ilkeden sapmadan, şaşmadan, korkmadan cesaretle yol aldım. Böyle inanmış ve böyle yaşamıştım. Ve dostumun da söylediği gibi ‘’ SEN NE GÜZEL YAŞIYORSUN ‘’ yakıştırmasını yüreğim, vicdanım ve aklım almaktan ve kabullenmekten yana hiç zorlanmadı.
Öyleydim gerçekten ve gerçekten böyle yaşamak, böylesi bir tavrın, böylesi bir duruşun sahibi olmak azımsanır bir güzellik, değer ve cesaret değildi ve ben gerçekten güzel yaşıyordum. Güzel yaşıyordum ve yaşamışlığımın verdiği iç huzur, dinginlik, inanç ve güven güzel şeyler yazdırıyordu bana.
Tahtakurusu misali ömür yiyenlerin, insanlık ve ahlak fukarası çeşitli tiplerin, ikinci el insan ve çok kullanılmış Müslüman görünümlü nice asalakları teşhis ve deşifre eden yazıların müellifi olarak düz, sakin, inançlı, ilkeli ve güzel yaşıyordum.
Çıktığım yolun, varmak istediğim hedefin ve yolda ki işaretlerin mahiyetine dair gönlüm ve gözümden bile sakındığım hassasiyetlerim, uzunca olan yolu daha bir yakınlaştırıyor, daha bir belirgin kılarken takıldığım taşlar, atılan çelmeler, kurulan kumpaslar, yapılan aşağılık itham ve iftiralar daha bir anlamlı kılıyordu yol arkadaşlarımın gözünde.
Dört bir taraftan ve hatta altım ve üstümden bile saldırıyordu it, köpek ve çakal sürüsü. Dedim ya kendimden bile sakınıp sakladığım ilkelerim, ideallerim, sevgilerim, nefretlerim, kesilmesine inandığım eller ve dillere dair göğsümde büyüttüğüm kin, nefret ve intikam duygularım, her biri bir ibadet şuuruyla bana ve benim onlara eşlik etmişliğim… BEN GÜZEL YAŞIYORUM
AHLAK, İLKE, İNANÇ VE HUKUK İLE KURDUĞUM RABITA, KABUK VE ÖZE DAİR ÖZENLİ ELEYİŞLERİM, RUH VE VİCDANI TIRMALAYANLARLA KURDUĞUM BELİRGİN MESAFE, BOY HEDEFİNE KOYANLAR, DUALARI ARASINDA SAKLAYANLAR, BİR DAKİKA İÇERİSİNDE YAŞADIĞIM ŞİDDETLİ TÜRBÜLANS VE HEMEN TAKİP EDEN SANİYELER İÇERİSİNDE Kİ SEKİNET VE BEN GÜZEL YAŞIYORUM…
SOLO TÜRKÜLER SÖYLÜYORUM YÜREĞE DOKUNAN, ALTIN TEPSİDE SUNULMAMIŞ, ELDE EDERKEN TIRNAKLARIM ARASINDAN AKAN KAN DAMLALARI, YAPMACIK BAKIŞLAR ARASINA SAKLANMIŞ NECİS HASED GÜLÜCÜKLERİ, ASIL VE MÜMESSİL ARASINDA YAPTIĞIM KESKİN AYRIM VE BEN GÜZEL YAŞIYORUM.
KIZMAYIN, UKALALIK, MEGOLOMANLIK, KÜSTAHLIK SAYMAYIN LÜTFEN VE HER BİRİNİZİN HOŞ GÖRÜSÜNE AYRI AYRI SIĞINARAK VE AYNI ZAMAN DA AVAZIM ÇIKTIĞINCA BAĞIRARAK: BEN NE GÜZEL YAŞIYORUM…
YAZIMI, YAKIŞTIRMAYI YAPAN DOSTUMA İTHAF EDİYORUM...