35,2228$% -0.03
36,7977€% 0
44,5212£% 0.25
2.969,11%0,04
4.858,00%0,94
Sahiden ama sahiden bu kadar yetim, öksüz, çaresiz ve umutsuz kalmış, bırakılmış, istismar ve hatta her haliyle iğfal edilmiş bir başka şehir var mıdır? Sıfır ihtimal görüyorum.
Malum depremler ile altı üstüne gelmiş, ciddi sayılarda canını kaybetmiş, iş yerleri, evleri, gelirleri yıkılıp yok olmuş; yaşam sevinçleri ellerinden alınmış ve dolayısıyla hayata tutunacak incecik bir dalın bile lüks görüldüğü şehir Malatya.
Bir büyük şehir belediye başkanı var ki evlere şenlik. İki sağlam kelam edeyim derken lügatin, kurallı cümlenin, edebiyat ve sanatın ırzına geçen ve bunu yaparken de bırakın yüzünün kızarmasını bir de bizlere caka satan kifayetsizin elleri arasında güneş altında ki dondurma misali erim erim eriyen bir Malatya…
Şehir, her şeyini ve dahi ışık ve umudunu kaybetmiş iken; öyle bir çalışıyoruz ki, sanki hiç deprem olmadı diyen şehrin belediye başkanı sıfatını taşıyan bu kifayetsiz, kendisine ‘’ Bilim adamıyım ‘’ payesini verdiğinden beridir yazmaya kırgın, kızgın ve küskün bir Malatyalıyım…
Tam bir kaos altında ve içinde inim inim inleyen memleketim; bir yıl içerisinde evleriniz teslim edilecek yalanı ile aldatıldığını anladığı günden beridir; keşke orta ve hafif hasarlı evlerimize itiraz etmeyip tadilat ve tamiratını yaptırarak evlerimize sahip olabilseydik diyerek dövünüp duran Malatya.
Depremin üzerinden yaklaşık yedi ay geçmiş olmasına rağmen basit bir su ve çadır sorununu bile çözememiş bir iktidar ve belediye, ortalama 10 ama 20 yıl sonrasına evleri teslim edecek olursa şayet, o tarihte bile alkışlayacağımı şimdiden deklere ediyorum.
Hepsinden vaz geçtim kanser Malatya!
Tüm Malatyalılara buradan sesleniyorum. Malatya valisi Hulusi Şahin, büyük şehir belediye başkanı Selahattin Gürkan, ilçe belediye başkanları Osman Güder, Mehmet Çınar, emniyet müdürü Ercan Dağdeviren, çevre şehircilik müdürü Katip Çiçek, AFAD müdürü Mustafa Türker hepinizin hukuki hedef tahtanız da olması gereken başlıca sorumlulardır.
5 ila 10 yıl sonra kanser olacağına zerre kadar şüphe duyulmayacak olan şehrin sakinleri; yıkım yapılırken son derece etkili ve ürkütücü boyutlarda kanserojen madde olan asbest için zerre kadar önlem almaları bir kenara sorumsuz, duyarsız ve umarsız bir şekilde ilkel ve kanunsuz yöneticiliğin en güzel örnekliğini sergilemektedirler.
Bütün bu şahıslar hakkında ileriki yıllarda maddi, manevi ve hukuki davalar açma hakkınızın var olduğunun altını çiziyor ve hukuki anlamda elinize malzeme ve koz bağlamında yeterinden fazla verinin yine basın mensuplarınca yayımlanan haberlerde, kamera çekimlerinden fotoğraflara varıncaya kadar arşivlerde bulunmaktadır.
Şehir, yoğun bir asbest terörü altında inlerken; mevcut kanserojen maddenin solunum yoluyla karaciğerinize yapışıp kaldığını ve hiçbir şekilde atılmasının mümkün olmaması hasebiyle son derece yüksek kontrol ve izolasyon sonrası yıkım işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekirken, şehri yalan ve talan edenlerin karakteristik özellikleri yine devreye girmiş; yıkım ve yapım da payımıza ne ve ne kadar düşer hesapları içerisine girmişlerdir.
Yıkılacak binaların tamamen ama tamamen izole edilmeden, yıkılacak binanın bulunduğu semt ve sakinleri müthiş bir uyarı ile birlikte gerekli tıbbı malzemeler ile koruma altına alınmadan en küçük bir işlem yapılmaması gerekmektedir.
Bütün bu hassasiyetten ari bir uygulama evvela insanlık suçu olmakla birlikte ahlaki, hukuki ve idari suç kapsamı içerisine girmektedir ki; bundan sebep bütün Malatyalıların hem kurumsal ve hem de şahsi dava haklarının olduğunun bit kez daha altını çiziyorum.
Yıkımı yapılan hiçbir binanın emniyet görevlileri ile kuşatıldığına, bu görevliler tarafından sıkı bir denetimin gerçekleştiğine bir kez bile şahit olunmaması evvela Vali ve sonra şehrin emniyet müdürünün yaptığı hukuk dışı uygulamanın sonucudur.
Hele il sağlık müdürlüğünün yaptığı bir tek ikaz, uyarı ve tavsiyeye şahit olduğumuzu söylememiz de imkânsız konular arasındadır.
Hele bir AFAD il müdürümüz var ki yandı gülüm keten helva!
Binlerce yıkılacak ve yıkılmış bina ve yapılan işlemlere dair bilimsel, tutarlı ve gerekli hiçbir girişim içerisinde bulunmamış ve dolayısıyla kifayetsizlik, ehliyetsizlik, liyakatsizlik, duyarsızlık, umarsızlık, tutarsızlık ve savsaklama noktasında ihtisas yapıldığının en net göstergesi, müdür makamını işgal eden Mustafa Türker’dir…
Gün geçmiyor ki bahsini yaptığım kişiler tüm sosyal medya hesaplarından ‘’ koordinasyon toplantısı gerçekleştirdik ‘’ derken, bir gram işe yaradıklarını gösteren pratik bir eylem içerisinde bulunmamışlardır.
Şehir sanayisi, iş vereni, işçisi, esnafı ve mukimi ile tamamen kaderine terk edilmiş, tamamı toplama birkaç konteynır ile aldatılıp kandırılan büyük bir köy kimliği altında hayatta kalmaya çalışan bir hüviyet taşımaktadır.
Sevgili hemşehrilerim!
Bundan sonra ki sağlık seyrinizin her aşamasını sıkı takibe alın ve hastalıklarınızın gerekçelerini ilgili sağlık kuruluşları ve hekimlerinize mutlaka yazılı olarak teyid ettiriniz.
Unutmayınız ki şehriniz, malınız, mülkünüz ve en nihayetinde sağlığınızın katillerinden hesap sormadığınız sürece en büyük vebal sizlerin omuzlarında kalacaktır…
ŞAYET TİLKİ VAAZ VERİYORSA !!