DOLAR

35,6296$% 0.15

EURO

37,2061% 0.31

STERLİN

43,9668£% 0.21

GRAM ALTIN

3.143,64%1,44

ÇEYREK ALTIN

5.112,00%1,22

Malatya AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TURAN GÜZEL

TURAN GÜZEL

21 Ocak 2025 Salı

ÜMİT ÖZDAĞ ESKİ BİR SİNAN OĞAN VE MERAL AK-ŞENER VAKASI MI ?

ÜMİT ÖZDAĞ ESKİ BİR SİNAN OĞAN VE MERAL AK-ŞENER VAKASI MI ?
8

BEĞENDİM

ABONE OL

Evvela keskin, sivri ama bir o kadar da sağlam bir realitenin altını kalın kalın çizmek istiyorum.

Dinciler ve dolayısıyla siyasal İslamcılar son derece kötü bir sınav verdiler. Girdikleri bütün imtihanı her alan ve anlamda KOCA BİR SIFIR çekerek kaybettiler. Hep söylerim birçoğunu yakinen tanırım. Kenar ve kuytu köşelerin zavallı, eğitimsiz, beceriksiz, kimliksiz birer HİÇ’i iken şimdilerde ülkenin ve şehirlerin kaderine hükmeden böyyük böyük kişiler oluverdiler!

Peki bu zavallı, bu yitik, bu kimsesiz, eğitimsiz, niteliksiz ve kalibresiz kişilerin ellerine neden böylesi büyük servetler, imkanlar ve olanaklar verildi!? Çünkü mal bulmuş mağribi tiplemesinin güncel versiyonları için en münasip tipler bunlardı.

Kadın eli haramdır! Kadın sesi haramdır, abdest şöyle alınır su böyle içilir türü içeriksiz fıkhi terimler ile ucuz takva satanların kadın eli ve göğsü görünce her şeyi fora edecek en elverişli kesimde yine bunlardı! Son derece kullanışlı birer aparat olmaları dolayısıyla gayet elverişli şekilde kullanıldılar ve bu kullanım son sürat devam etmektedir.

Her şeyleri yalan, her şeyleri ütopik ve hayatları yokluk içerisinde geçmiş bu kesim malı görünce, mülkü görünce, kadın, seks, şatafat, araba, ev, yalı ve villa görünce din, iman, takva, İslam ve Allah bir an da güme gidiverdi, o ana kadar gerçek ile imtihan edilmemiş bu üfürük kesim tarafından…

İşin öldürücü tarafı ise kendi gölgelerinden korkan, pısırık, yol yordam görmemiş, racon ve kural nedir bilmeyen bu edilgen güruh kadın, seks, para, makam ve şöhret karşısında tel tel dökülüverdiler. Artık bunlardan hiçbir BOK OLMAZ!

Gel gelelim Türk Milliyetçilerine!

Bu kesimin de bir bölümü MHP ile asimile edildi. MHP eliyle makam, mevki, para, kadın, uyuşturucu, mafyatik özürlük gibi bir takım iç okşayan ve uyuşturan fiil ve imkânlar eliyle onlarda katarın arkasına bir başka vagon olarak eklemlendiler.

Ancak o kesimin bir bölümü vardı ki okumuş, imkân ve kariyer sahibi olmuş, etkin, yetkin ve üretken kesimi temsil ediyorlardı. Tıp okumuşlardı, hukuk okumuşlardır, eğitimin çok çeşitli alanlarında söz sahibi olmuşlardır. Sanattan siyasete, bilişimden hukuka ve uluslararası ilişkilere varıncaya kadar ehliyet ve liyakat sahibi ciddi bir kesim olmuşlardı.

Bu kesim MHP’nin, AKP stepnesi olduğu an vagondan inen, homurdanan, farklı ve aykırı ses yükselten ve zaman geçtikte sesin düzeyini ve muhalif söylemlerin altını ciddi ciddi dolduran; kendi çevreleri ile birlikte birçok yapıyı da harekete geçirebilecek ve dolayısıyla mevcut düzenin çarkına çomak sokacak potansiyel bir kesimdi.

Böyle bir kesimin başıboş bırakılması zinhar mümkün değildi zinhar!

Çakma bir Asena yarattılar! Ve bu çakma asenaya açık çek verdiler konuş, istediğin kadar sert muhalefet yapma hakkına sahipsin. Hatta bizler de sana çok çeşitli operasyonlar(!) yapacağız ve senin toplumsal inandırıcılığını olması gereken seviyeye çekeceğiz.

Yürü be ablam kim tutar seni!

Ne konuşmalar yapıyor ablamız ne konuşmalar! Neler söylüyor neler! O ne sert açıklamalar, hele de o netameli konuları namerdim, şerefsizim, namussuzum türü yeminler ile kombine edişi yok mu? Bırakın milliyetçileri her kesimin yürek yağını eritiyordu…

Kendisine, dava üstüne dava açan Erdoğan bir tarafta ‘’ gel, yuvana dön, senin yerin MHP’dir ‘’ türü  bambaşka açıklamalar yapan Bahçeli diğer taraftan cila üstüne cila çekiyorlardı muhalefet! partisi ‘’ İYİ‘’ partinin genel başkanına..!

Öyle ya bahsini yaptığımız potansiyel kesimin başıboş bırakılmasının Erdoğan, AKP, Bahçeli ve MHP için ne denli büyük bir tehlike arz ettiğini en iyi Erdoğan ve Bahçeli’nin kendisi bilmekteydi. Böylesi bir potansiyelin kabaran enerjisi, yakıp yıkma potansiyeli olan öfkenin bir yerde sönümlenmesi gerekiyordu.

Öyle de oldu!

Seçim zamanı yaklaştıkça tornistan eden, kıvırdıkça kıvıran, masaya, olmadık kulp takan, oradan CHP’nin içini karıştıran, Ekrem İmamoğlu’nu kendi genel başkanına düşman eden, Mansur Yavaş ile kapışma ve didişme ortamı yaratan tam bir cadı ve fitne salmadığı bir metre karelik yer bırakmayan bir fesada dönüşüverdi.

Bilenler ve takip edenler bilirler ki kendisinin kimler tarafından piyasaya sürüldüğünü, hangi mahfillerin kripto mensubu olduğunu ve CHP ile 6’lı masanın ve dolayısıyla Türkiye’nin en büyük kazığı yiyeceği kişinin de yine aynı kadın olduğunu defalarca ama defalarca yazdım.

Hooooppppp sarı benizli ve sarı saçlı abla!

Evet haklı çıkmıştım ama bu denli üzüldüğüm bir haklılıktan hiçte razı değildim.

Derken bir başka garip gıcırdamalar olmaya başladı. Bir an da ortaya çıkıverdi Ümit Özdağ ve bir ittifak kuracağını ve bu ittifakın adayının da Sinan Oğan olacağını söylediği an başladım dizlerimi dövmeye.

Zafer partili bütün arkadaşlara yalvarıyorum. Yetkili kime ulaşıyorsam yapmayın, etmeyin, bu proje de milletin elinde patlayacak zira burada ki kenef kokuyu alamayanlara yazıklar olsun deyip dururken, tıpkı iyi partinin yetkililerinin arayarak sitemlerini söylemelerine Zafer partisinin yetkililerinin arayarak sitemleri eşlik etmeye başladı.

Seçimler, 2. Tura kalınca Sinan Oğan’ın Erdoğan lehine çekildiğini açıkladığı zaman İyi partili yetkililerin ve Zafer partisinin yetkililerinin bana karşı başlarının önlerine düşmüş olmasının hangimize ve ülkemize ne gibi bir katkısı olabilirdi ki!? Bana sunulmuş özürlerin BİN’İ BİR PARA idi gözümde. Atı alan değil Üsküdar Balkanlara varmıştı artık.

Ama tehlike hala cari!

AKP, Erdoğan, MHP, Bahçeli ve onların ellerine tutuşturulmuş olan proje için en büyük tehlike yine aklı başında, okumuş, aydın, eğitimli, soran ve sorgulayan Türk milliyetçisi kesimdir ve bu kesim göz ardı edilmeye gelir bir kesim değildir.

MHP eliyle aldatılmış kesim, İYİ parti eliyle aldatılmış kesim, Sinan Oğan eliyle aldatılmış kesim, ATA ittifakı ve dolayısıyla Ümit Özdağ eliyle aldatılmış kesimin bir şekilde ve yine sönümlenmesi gerekmekteydi.

Meral Ak-şener eliyle pörsümüş ve Musavvat Dervişoğlu eliyle de sıçrama potansiyeli olmayan İYİ parti bütünüyle yitirmişti inandırıcılığını.

Geriye Zafer partisi ve Ümit Özdağ kalmaktaydı. Birkaç ankette de yükseliş trendi gösteren bir parti olarak pazarlayıp kendisine de tumturaklı konuşmalar yapabileceği imkân, olanak ve güvence verilmekte birlikte, çarkına su taşımak babında bir iki dava ve hele bir de gözaltına aldırma kararı verdik mi mis gibi yeni bir kurtarıcı daha üretmiş, oluruz yol ve yörünge araya kesime.

Ne yani, Sinan Oğan’a verilen ama asli itibarıyla bu milletin olan yüz milyonlarca dolardan pay çıkmamış mıdır birilerine!?

Ben, Şeytan’a avukatlık yapmış değilim, aldatıla aldatıla, kandırıla kandırıla, istismar edile edile gedikli bir vatandaş olmuş ve bir de buradan bakın, olmaz olmaz demeyin zira biz ne dönüşler, ne fırıldaklar, ne cevizler gördük değil mi? Diyorum hepsi bu.

NOT: SURİYE’NİN YENİDEN DİZAYN EDİLME SÜRECİNDE SİYONİSTLERİN ÇIKARLARI VE PLANLARININ NİHAYETE ULAŞMASINDA EN GÜVENİLİR MÜTTEFİK AKP+ERDOĞAN+MHP VE BAHÇELİDİR. İŞTE BUNUN İÇİN BİR DÖNEM DAHA ERDOĞAN’I TUTACAKLAR VE BU ANLAM DA AYAĞA DOLANACAKLARIN AYAK ALTINDAN TEMİZLENMESİ, ASİMİLE EDİLMESİ VE SÖNÜMLENMESİ GEREKMEKTEDİR…

Devamını Oku

ANALİZ! 2002 ÖNCESİ TÜRKİYE, ERDOĞAN VE 15 TEMMUZ ÖNCESİ VE 15 TEMMUZ SONRASI TÜRKİYE!

ANALİZ! 2002 ÖNCESİ TÜRKİYE, ERDOĞAN VE 15 TEMMUZ ÖNCESİ VE 15 TEMMUZ SONRASI TÜRKİYE!
5

BEĞENDİM

ABONE OL

ERDOĞAN VE ORTAKLARI!

Ülke seçmeninin çok ilginç psikolojik ve sosyolojik kodları var. Bu kodlar üzerine yapılacak yanılgılar da millet üzerine yapılacak yorum ve projeksiyonları aynı oranda sapmalara sevk ediyor.

Ülke insanının partiler, seçimler ve liderlere bakış ve yaklaşımında hakikaten orjin bir tarafı var. Her ne kadar son birkaç yıl içerisinde bu orjin taraf, İrfan ve önseziye dair kısmi bir aşınmışlık var gibi görünse de önemli ölçüde yerini, anlam ve önemini korumaktadır.

Örneğin AKP ve onun lideri Erdoğan için önemli bir kredi açmışlığını, bu kredi ve sempatinin son iki seçim içinde geçerli olduğunu, iddia edilen sonuçların gerçekliği, milletin gerçek tercihi olduğunu zannedenlerin millet ve irfan tanımlaması elbette yakıcı ve yıkıcı olmaktadır.

Oysa bu milletin ahlak, tercih, tespit, kararlılık ve nihayetinde İrfan bağlamında ki karnesini görmek ve gerçek bilgi, belge ve veriler ışığında ele alıp objektif yorum ve sonuçlar çıkarmak isteyenler geçmişe, tercih ve kararlılığına bakmak zorundadırlar.

Bu milletin %60’lar civarı kredi verip sempatiyle baktıkları ve üstelik tek partiden çıkarak ve yine toplumun bam teli olan Ezan’ı tekrar Arapçaya çevirerek korkunç bir bakiye elde eden ve toplumsal bağlamda adeta açık çek alan Adnan Menderes ve onun partisine hemen ikinci seçimde nasıl bir tavır takındığını, nerelerden hangi konumlara indirdiğine çokça iyi bakmak zorundadırlar.

1980 Darbesi sonrası henüz parti kurmuş, siyasi hiç bir background’u olmayan, sadece vaatleri ve şahsi sempatisi, güven veren arı, duru ve samimi yapısı dışında hiçbir sermayesi olmayan Turgut Özal’a verdiği muhteşem sevgi, yetki ve yaklaşık %50 gibi bir oy verip hemen iki seçim sonrası aynı milletin gösterdiği tavra çok ciddi şekilde bakılmalıdır.

Hele bir de Süleyman Demirel’in Doğru Yol partisi var ki evlere şenlik. Birçok kez yetki vermiş millet. Ama her yetki sonrası pusuya yatmış, izlemiş, incelemiş, verilen söz ve vaatlerin tutulup tutulmadığının ciddi ciddi çetelesini yapmış ve ihlal gördüğü an kırmızı kartını göstermiştir.

Dönüp bakın bakalım Adnan Menderes’in Adalet partisinden ne gibi bir iz kalmış!

Hele bir bakın bakalım toplumun tonton dedesi Turgut Özal ve partisi Anavatan’dan yana hangi kalıntıdan söz edeceksiniz!?

Süleyman Demirel’in Doğru Yol partisinden kalan kaç enkaz var sayabilir misiniz Allah aşkına!?

Millete ve tercihlerine sadece ama sadece olumsuz bakıp bu olumsuzluklar üzerinden karne verenler; Tüm partiler gibi genel başkanlarını ve başka nice siyasi aktörleri elinin tersiyle ve hiç birisinin gözünün yaşına bile bakmaksızın tarihin çöp sepetine gönderen bu halkın irfan duygusu ve özelliğini bir kez daha ele almalıdırlar.

Gelelim Erdoğan ve onun partisi AKP için milletin gösterdiği tavır ve sonuçların analizine

Burada olayı sadece Erdoğan, AKP ve yönetim şekli üzerinden ele aldığımız zaman doğru sonuçlara ulaşmamızın imkânı yoktur.

Konuyu doğru, objektif ve gerçekçi bir şekilde ele alabilmek için AKP öncesi konjonktüre, ülkenin içerisine sokulduğu siyasi, sosyolojik ve teolojik buhrana çok iyi bakmak orundayız.

DSP, ANAP ve MHP koalisyonu hükmetmektedir ülkeye. Ekonomik olarak büyük bir buhran hâkimdir. Kur ve faiz alıp başını gitmiş ve iktidar beceremiyor, toparlayamıyor ve işin içinden çıkamayan koalisyon dışardan bir kurtarıcı ‘’ Kemal Derviş’i ‘’ getirip bütün anahtarları kendisine teslim ediyorlar.

Ülke siyasi, sosyolojik ve psikolojik derin buhranlar içerisinde kıvranırken ve onca sorun içerisinde bir den bire Bülent Ecevit’i birileri öpüyor ve sonra Cin şişeden çıkarak İmam Hatiplerin orta sınıflarını kapatıyorum demez mi?!

Bununla kalsa iyi, devam ediyor Milliyetçi Hareket Partisi ve ANAP gibi iki muhafazakar partilerinde ortağı olduğu Bülent Ecevit hızını alamıyor ve hoooopppp Kuran kurslarını da kapatıyorum zırvalığını bir evvelki zırvalığına eklemez mi?!

Kesmiyor abimizi, gelecek ve kurulacak olan AKP ve Erdoğan için zeminin alabildiğine elverişli olması gerektiği fısıldanmış ‘’ KARAOĞLAN’ın ‘’ kulağına ve Karaoğlan ‘’ Üniversitelere giriş sınavlarında ki kat sayı çarpımına da müdahale ederek İmam hatiplilerin ve yani mütedeyyin, muhafazakar ve milliyetçi kesimin kol ve kanadını budamaz mı!?

Nasıl da canla ve başla çalışıyor şu bizim Sosyalist, Devrimci, hak ve adalet savunucusu ve aynı zaman da gariban olan solcu Ecevit, Erdoğan için…!

Dedik ya küresel abiler bizim çakma devrimciye kancayı atmışlar ve ‘’ hadi, muhafazakar kesimin bütün refleksleri tam hız devreye girmeli ve bunun için bütün ajitasyon girişimlerini hız kesmeden ve ardı ardına devreye koy ‘’ diyerek ülke ve milletin şiflerini çözmüş ve bu üçlü koalisyonun kucağına koymuşlar son derece güçlü gelmesi için Tayyip Erdoğan’ın…

Bir hamle daha yapması fısıldanır bizim devrimci, solcu ve halkçı diye pazarlanan kripto Erdoğancı Ecevit’in kulaklarına.

Artık Üniversitelerde ve bütün kamu kurumlarında BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI devreye girmiştir.

Son ve en büyük bombayı patlatmıştır bizim halkçı Ecevit. Sadece o mu!? Meclis, ‘’ Ürkeklerin değil erkeklerin yeridir ‘’ diyerek milleti aldatan, kandıran ve istismar eden Devlet Bahçeli ve MHP, Meclisin açılışında millete ilk ihaneti yapan ve Mersin Milletvekilleri olan Nesrin Ünal’ın başörtüsünü açtırarak ihanetin, aldatma, kandırma ve istismarın da kapısını ardına kadar açmıştır.

Gerilmeli, daha fazla gerilmeli ülke ve öyle ki halk bir karpuz gibi tam orta yerinden ikiye bölünmeliydi. Baraj altı kalmış olan Deniz Baykal ve CHP’nin mevcut senaryoda rolünün olmaması mümkün mü?!

CHP Mersin kadın kolları başkanlığı şehrin göbeğinde ‘’ Müthiş ‘’ bir etkinlik düzenler. Bütün kadın teşkilatı kara çarşaf giyer ve ucuz Showlarını gerçekleştirmek için kendilerine ayrılan sahnede ki yerlerini alırlar.

Gericiler, yobazlar, ilkeller, örümcek kafalılar, çağdışı tipler, ortaçağ karanlığının müntesipleri türü biri diğerinden kırıcı, biri diğerinden yaralayıcı, biri diğerinden aşağılayıcı cümle ve tanımlamaları ardı ardına serdedip çıkardıkları kara çarşafları ayakları altında ezmeye başlayarak Müslüman ve mütedeyyin kesimin sinir uçlarıyla oynar ve ülkenin bölünmesi daha bir keskin, hızlı ve istenilen kıvama getirilip Erdoğan Türkiye’sinin tuğlalarına bir basamakta onlar örüverirler.

Dedik ya tüm kamu kurumlarında başörtüsü yasak diye!

Tam o esnada senaryoda kendisine de yer verilmiş bir başka figüran devreye sokulur ve TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE BAŞ ÖRTÜLÜ girmez mi?!

Dönemin Fazilet Partisi Milletvekili Merve kavakçı! Büyük bir mücahide, büyük bir muvahhide, büyük bir cihat örnekliği göstermiş! Ve adeta bütün mütedeyyin, Müslüman ve muhafazakâr kesimin yüreğine su serpmiştir.

Not: O dönem doğan kız çocuklarının %80’ine Merve ismi konulmuştur! Nasıl, ortam istenildiği kıvama getirilmiş mi?!

Artık taşı gediğine koymalıdır devrimci, demokrat, sosyalist, halkçı, dürüst Karaoğlan ‘’ BURASI DEVLETE MEYDAN OKUNACAK YER DEĞİLDİR. BİRİLERİ BU KADINA HADDİNİ BİLDİRSİN ‘’ diyerek kıyametin fitilini ateşlemiş ve Türkiye bir daha asla eski Türkiye olmayacak emrinin sadık bir kulu olarak görevini yine kusursuz şekilde yerine getirmiştir ( Nur içinde yatmasın )

Ve elbette sonra ki Türkiye’nin ailece altını boşaltacak, yiyecek, talan edecek bir ailenin baş aktörünü de sahaya sürmüştür bizim halkçı Ecevit hazretleri…

İşte bütün bu ahval ve şerait içerisinde, koca bir bilinmezlik ve büyük bir kaos içerisinde bulunan Türkiye için bir kurtarıcı gerekmez mi?!

Bir sonra ki yazımız da AKP’nin kurulması ve kurtarıcı Erdoğan’ın ellerine teslim edilen 15 Temmuz öncesi Türkiye ve 15 Temmuz sonrası Türkiye’yi de ayrı ayrı işleyeceğiz.

Kalın sağlıcakla

Devamını Oku

YAZIKLAR OLSUN SANA EY MALATYA!

YAZIKLAR OLSUN SANA EY MALATYA!
11

BEĞENDİM

ABONE OL

AKP’nin ve Malatya il başkanlığının utanma ile hayâ ile nedamet ile hak, hukuk ve adalet ile zerre kadar alakasının kalmamış olması; haram ile haksızlık, yolsuzluk ve hırsızlık ile sıkı fıkı ilişki kurmuş olması dolayısıyla göğsünü gere gere paylaşım yapmış genel başkanlarının 25 Ocak Cuma günü Malatya’yı ziyaret edeceğini.

Koca şehir tam bir yokluk, yoksulluk, sefalet ve elbette beraberinde hırsızlık, yolsuzluk, yağma ve talanın orta yerine terk edilmiş, bir gün sonrasına bile inanç ve umut taşımıyorken AKP genel başkanın Malatya ziyaretinde ne gibi bir anlam, önem ve değer atfedilebilir ki?!

Tıpkı ülke gibi her tarafını yağmaladıkları dini istismar dışında Malatya ve Türkiye halkına ne söyleyebilir, ne vaat edebilir ve bütün bunların gerçekleşmesi ne kadar mümkün olabilir ki Malatya halkı da kendisini karşılasın, ağırlasın ve sözlerini de ciddiye alıversin?

Her dakika Kuran, İnşaallah, Maşallah, Elhamdulillah, H.Z Muhammet, H.Z Ömer edebiyatı dışında pratik halleri itibarıyla bahsini yaptıkları bütün değerler ile savaşan bir parti, lideri ve mensuplarının şehre, ülke ve millete vereceği, söyleyeceği ve inandırıcılığı ne olabilir?

H.Z Muhammet ki lakabı, ünvanı ve Müslümanlar olarak en büyük övünç kaynağımız Emin olması, dürüst olması, haram ve helal ile emirler ve ilkeler ile kurduğu sarsılmaz ilişkisi dolayısıyla bir kutup yıldızı gibi parlarken AKP’nin genel başkanı dahil bir tek ferdinin dahi bir gram bile benzememiş olması yeteri kadar ibret içermiyor mu ki gidecek, karşılayacak ve ağırlayacaksınız?!

Depremin üzerinden 3. Yıl geçmek üzere. Şehre çökmüş ve rezerv alan adı altında kendi doymak bilmez haram ihtiraslarına, durmak bilmez tamahkar servet ve şehvet ihtiraslarına düşkün bir partinin hazırlayacağı bir organizasyondan Allah, ahlak ve hukuk adına ne gibi bir erdem neşet edebilir de sizler de gidecek karşılayacak, ağırlayacak ve ciddiye alacaksınız?!

3,5 Trilyon dolar vergi toplamış, aldığı borç yüküne haricen 600 milyar dolar ayrıca eklemiş ve güncel fiyatı itibarıyla en az 600 milyar dolarlık özelleştirme adı altında bu ülke ve milletin malını peşkeş çekmiş ama günün sonunda bir mutfak tüpünü bin TL’nin üzerine çıkarmış bir partinin, liderinin ve teşkilatının nasıl bir ciddiyeti, inandırıcılığı ve güveni olabilir de gidecek, karşılayacak, ağırlayacak ve sözlerine de güven duyacaksınız?!

Her sözleri yalan, her vaatleri kof, her iddiaları koca bir ütopya olan; enflasyon canavarı altında tüm ülkeyi inim inim inleten, koca saraya her gün yaklaşık 40 trilyon harcayıp emekliyi ve asgari ücretliyi de ortalama ve üstelik bütün bir koca ay boyunca 20 bin liraya mahkum eden bir partiyi, teşkilatını ve liderini neye göre ciddiye alacak, karşılayacak ve bir de ağırlayacaksın ey Malatya!?

Ejder meyveli somote, manda yoğurduna doğranmış Medine hurması eşliğinde ve yendiği zaman damakta direk ve anında dağılacak, dağlarda kekikle beslenmiş birinci sınıf hayvanların kontrfile, bonfile ve daha bilmem ne fileler ile beslenenlerin uyuşturucu kabilinden ve de dinleye dinleye gına gelmiş bayat cümlelerden başka ne bulacaksın da gidecek, dinleyecek, ağılayacaksın ey Malatya!?

Kaç kışı ve kaç yazı yokluk, yoksulluk ve derin bir terk edilmiş duygusuyla konteyner denilen plastik kutularda geçiren sensin ey Malatya!

Kokmuş ve son kullanma tarihi geçmiş ve de merdiven altı yerlerde imal edilmiş ve dolayısıyla bilinebilirliği, güven duyulabilirliği olmayan dandik makarnalarla, pis yağlar, ne idüğü bilinmez çaylarla tam bir denek ve tam bir kobay haline getirildiğinin farkına varamadın da gidecek aynı masalları, yalanları ve ütopyaları yalayıp yutacaksın ey Malatya?!

Hele o sağ ve solunuzda ki Milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe başkanlarının göbeklerine ve ense kalınlıklarına bir bak Malatya!

Allah’a yemin ediyorum %90’ı Taştepe’nin, Melekbaba’nın, İzollutepe’nin, Kiltepe’nin en zavallı, en niteliksiz, en eğitimsiz, en ezik ve en kimliksiz tipleri iken nasıl devasa servetlere sahip tipler oluverdiler bir kez olsun bakmayacak, araştırmayacak ama aynı yalanları, aynı dolanları bir kez daha mı yalayıp yutacaksın ey Malatya!?

Sallanıyorsun olmuyor Malatya!

Silkeleniyorsun olmuyor ey Malatya!

Yolunuyorsun olmuyor ey Malatya!

Hırpalanıyor, aldatılıyor, kandırılıyor, istismar ediliyorsun yine olmuyor ey Malatya!

Sahi Malatya ne olmasını istiyorsun!?

BİR KEZ, SADECE AMA SADECE Bİ KEZ KENDİNE YARAŞANI VE YAKIŞANI YAP MALATYA! YALNIZ, YAPAYALNIZ BIRAKIN SİZE BUNCA YALAN SÖYLEYENLERİ, DİN İLE İMAN İLE KURAN İLE ALDATIP DİN İLE İMAN VE KURAN İLE ZERRE KADAR ALAKASI OLMAYANLAR REZİL RÜSVA EYLE EY MALATYA!

Devamını Oku

BİR KÜLT ÇÖPLÜĞÜ TÜRKİYE

BİR KÜLT ÇÖPLÜĞÜ TÜRKİYE
7

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir Gobels, sağlam, sadık ve işini bilen bir Gobels nelere kadir!

Böyle bir yerde ve sağlam Gobels’in umuduna terk edilmiş edilgen bir ülkede Geçmişin, Tarih ve mazinin üzerinde oynayarak, sağından ve solundan kırkarak etkin, manüpilatif taktik ve söylemlerle bütün ülkenin ezberini bozmak, algılarını ters-yüz emek geleceği inşa edip yönetmekten çok daha kolay, çok daha etkin ve çok daha maliyetsizdir.

Bir anda ve üstelik sıfır maliyet, sıfır risk, sıfır emek ama milyonların ‘’ Kabul olmuş duası, çocuklarının ömürlerinin bizatihi anneleri tarafından şahsınıza hibe edildiği mutlak bir Kült haline gelmek ve dahası bütün bu korkunç etki, yetki ve gücü uzunca bir süre sıfır endişeyle yönetmek gayet mümkün.

Ortam, tam da kıvamına getirilmiştir ve 1,5 yılda her şeyin ve üstelik büyük ölçüde değişeceği inancına rağmen, otuz yılda bile hiçbir şeyin değişmeyeceği düşüncesinin aynı havanda dövüldüğü, aymazlık ve çelişkinin sınırsızlığına rağmen toplumsal sağırlığın bütünüyle size çalıştığı bir Türkiye…

Oysa ahlaklı, ilkeli, dürüst, erdem sahibi ve vatanperver bir yönetici ülke ve millet adına karar alırken bırakın yaşayanları, ölmüşlerini ve hatta doğacak olanları bile hesaba katar. Böyle bir yöneticinin katığı ütopya ve kült değil ahlaktır, ilkedir, akıldır ve bilimdir.

Dumura uğramış bir ülke, felç olmuş yaşamsal bütün organları. Duymuyor, görmüyor, hissetmiyor. Nasır tutmuş olmanın çok ötesinde ve artık eylem ile arasında hatırı sayılır bir mesafe var. Değerlerini yitirmiş, harekete geçirecek bütün motivasyon kaynaklarına taciz ve tecavüz edilmiş bir milletin kendisini güncellemesi ve tekrar hayata tutunması için hiçbir gerekçe yok orta yerde.

Muhafazakârlık ve yani statükonun gelişim, değişim, dönüşüm ve nihayetinde aydın ve müreffeh bir toplum olmanın önünde ki en büyük takoz olduğunu anlamamış, söyleyenleri duymamış, mahiyetine nüfuz edememiş bir toplumun kaderi de ancak böyle olsa gerek.

İşte bu yüzden tarih, gelişmiş ve müreffeh bütün dünya ülkeleri için 2025 ama Türkiye için 1925’tir ve arada ki bu mesafenin daha da açılma olasılığı kapatılma olasılığından çok daha fazladır. Ve biz dünya ile aynı yüzyılda değiliz. Kimileri iki ve hatta üç asır geride…

Millet ve ülke olarak geçeceğimiz bir başka köprü, tünel ya da döneceğimiz bir başka köşe kaldı mı? Doğrusu ben hiç inanmıyorum. Şayet bir yanılgı payıma düşecekse, seve seve bunun maliyetini yüklenerek diyorum ki ey Türkiye!

EY TÜRKİYE İYİ DÜŞÜN, ÇOK İYİ DÜŞÜN, ŞAYET ÇIKMAYA KARAR VERDİYSEN, ÇIKTIĞIN YER GERİ DÖNDÜĞÜN, DÖNECEĞİN YER GİBİ OLMASIN…

Allah müstesna, her şeyin ama her şeyin muadilleriyle ve bazen çok daha iyi ve kalitelileri ile dolu olan dünyada olmayanı bulacak, bilecek ve tutacağım inancının koca bir ütopya olduğunu, kimsenin bir kurtarıcı olmadığını ciddi ciddi kavramış ve öğrenmiş olmalısın Türkiye!

Geriye dönmek, yeni bir kurtarıcı ihdas etmek, uyuşturucu cinsi bir takım kof, içeriksiz, ciddiyet ve gerçeklikten tamamen kopuk dini ve milli söylemler ile fare kapanına konmuş bir dilim peynir ile ilişkini sahiden ve adam akıllı kesmen gerek Türkiye!

Zapturapt altına alınamayan tipler, tarz ve yönetim şekilleri ile arana iman ile küfür kadar fark koymalı ve dahi bütün bu erdem ilkesine imani bir şube gibi bakmalı, korumalı, büyütmeli ve gelecek nesillere en büyük miras olarak bırakmalısın ey Türkiye!

Yolun uzun, zor ve meşakkatli.

Hiç kimse layüsel değildir. Hİç kimse kutsanmış, özel, sıra dışı değildir. Peygamberlerin bile kendisini sizden, bizden ve sıradan bir kişi olduğunu bizzat kendilerinin deklere etmesini istediği Kuran, Enam süresi 50. Ayette ‘’  De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri yanımda da demiyorum, gaibi bilirim, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, yalnız bana vahyedilen şeye uymadayım. Demesini istemekte,

Ve yine Tekvir suresi 22 ayette ‘’ Muhammet sizin arkadaşınızdır ‘’ derken de bahsini yaptığım bu yalınlık ve sadelik üzerine önemli bir vurgu yapılmaktadır.

Unutma Türkiye!

ZAPTURAPT ALTINA ALINAMAMIŞ HER TÜRLÜ GİRİŞİM, KİŞİ VE OLUŞUM DEĞİL MİYDİ YÜREKLERİ VE DÜNYAMIZI BAŞIMIZA YIKAN.

Devamını Oku

DİLİ DUALI NAMAZ KILAN ŞEYTAN !!

DİLİ DUALI NAMAZ KILAN ŞEYTAN !!
11

BEĞENDİM

ABONE OL

DİLİ DUALI NAMAZ KILAN ŞEYTAN !!

Kuran nasipsizi Müslümanların! En büyük yanılgıları; şeytanı, düşman gibi görünür ve dolayısıyla kendisi ile kuracağı bütün ilişkileri hep kabalık, sert, itici cümleler ve davranış kalıpları içerisinde kuracak sanmaları olmuştur.

Oysa şeytan hep dost, hep şirin, hep candan, hep sizden ve bizden biri gibi candan, gönülden, dili dualı, şirin, görünür ve görünmüştür. Aynı zaman da fiziken de göz alıcıdırlar dil ve belagat olarakta böyledirler.

Bakın Rabbimiz fotoğrafı nasıl da mis gibi ortaya koyuvermiş!

Onlara baktığın zaman cüsseleri ( Boylu poslu, uzun ve kalıplı ) hoşuna gider; konuşurlarsa sözlerini ( Dilleri dualı olup toplumun nabzına göre şerbet verirler ) dinlersin; tıpkı, sıralanmış kof kütük gibidirler; her çığlığı kendi ( aleyhlerine dair ağzınızı açtığınız an sahip olukları tüm güç ve imkanları sizin üzerinize salarlar)aleyhlerine sayarlar; onlar düşmandır, onlardan çekin; Allah canlarını alsın, nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar. Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider.

Daha yalın ve daha Kuran’i ifadeyle yazacak olursam şeytan namaz kılar şekilde görünür ve yani şeytan camidedir.

Şeytanın dili dualıdır ve hatta öyle baliğ ve sarih bir dil kullanır ki ” Ya Allah bismillah, Elhamdülillah, Allah-u Ekber ” dediği zaman senin ki onun yanında sönük kalır ve hoooooppp oturu verirsin şeytanın kucağına.

Şeytan, Kur’an bile okur ve okuduğu zamanlar bunu tahvile, çıkar ve kazanca çevirmek için farkında olmadan, tamamen masumane(!) resimleri çekilmiş, oraya buraya servis edilmiş görürsün ve zaten şeytanlık tam da bu değil mi ?!!

Şeytanlar yemin eder, sık sık Kuran’ı ellerinde gezer görürsün ve tüm işlerine Allah’ı şahit tutar ama yeri geldiği zaman da yetersizliğinden, kapalılığından, bu güne karşın hitap edemediği, yetersiz kaldığından dem vurarak güncellenmesini ( Bir başka din ihdas eder )

Heva, heves ve arzularına, hadsiz, hudutsuz, limitsiz yaşantılarına, adaletsiz, haksız ve hukuksuz, izansız, vicdansız ve Allahsız yaşantılarına onay veren bir Elçi, bir Müslüman ve toplum olmanızı isterler. Bu durumu da Rabbimiz Kalem suresi 9. Ayette ne güzel resmeylemiş

 ‘’ Onlara yumuşaklık göstermeni arzularlar, öyle hareket etsen onlar da yumuşaklık gösterirler ‘’

Dedik ya şeytan namaz kılar ve hatta Cuma namazını özellikle geniş toplumların bir arada olması dolayısıyla aksatmadan kılar. Muntazaman her Cuma kendisini cami de göreceğiniz gibi bir de en ön saflar bu tipler için özellikle ayrılmıştır.

İmam kılıklı Müslüman müsveddesi cami şöförü ise, namaz kılan şeytan daha ayağını camiden içeri atar atmaz salavat getirmeye, takdis ve tazim dualarına başlar ve bütün cemaati de bu büyük ritüel karşısında yüksek ihtimam, tazim, takdis ve övgü seremonisi için alt yapı hazırlığına her hafta özenle hazırlanır.

Şeytan, oruç da tutar ve hatta iftar davetleri bile verir. Gayet mükellef sofralar kurar. Her ne kadar davetliler içerisinde fakir fukara, yolda kalmış, miskin, kimsesiz, yetim ve öksüzler olmasa da, ne kadar ekabir kesim, göbeği yağlı ve ensesi kalın var ise alayı oradadır ve alayı namaz kılan, oruç tutup iftar daveti veren bu şeytan için organize şekilde Trollük yapmaya, onun elini tutup kutsanmak için kendilerini paralar dururlar. Ellerini tutup bir gülümsemesi için nasıl da paralanıp parçalanıp dururlar sizlere anlatamam!

Üstelik dini bütündü de şeytan hazretlerinin!

Baktığınız zaman karısı ve kızları da kapalıdır ve hatta oğullarının bile dili dualı, milliyetçi, muhafazakar, dini eğitim ve tedrisattan geçmiş ve dolayısıyla kaporta bakımından fullll sünnidirler ve bu konuda taviz bile vermezler !

İşte bu sebeple dilleri tatlı, cümleleri tatlı, dualı, şirindirler ve tam da bu sebeple bizleri Allah ile aldatıp Allah ile kandırırlar.

Ne o ?! Yoksa siz şeytanı böyle bir şey mi zannettiniz

Ne kötü bir zan bu?! Nasıl da gerçeği göremiyor, nasıl da aldatılıyor, kandırılıyorsunuz…!

Ne kötü bir zan bu?! Nasıl da gerçeği göremiyor, nasıl da aldatılıyor, kandırılıyorsunuz…!

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.