35,2112$% -0.02
36,8077€% 0.08
44,3403£% 0.02
2.971,47%0,12
4.861,00%1,04
Feveran edip duruyoruz ya bize yalan söylediler, bizi aldattı ve kandırdılar diye!?
Durum gerçekten öyle mi!? Sahiden bize yalan mı söylediler!? Aldattı, kandırdı ve istismar mı ettiler bizi!?
Muhatabına göre değişecektir cevapları elbette. Ancak ben hiç birimizin masum olmadığından kanırta kanırta dem vuracağım şimdi. Yazımın sonrası, daha ne, en nihayetinde aynı kapıya çıkmadık mı cinsinden kendisine payanda kabul edip buradan da tarlasında ki mahsule helal sertifikası kazandırmaya çalışan mahluk, bilesin ki haramın ve zıkkkımın en büyüğü senin sofran ve kursağında.
Adamlar(!) derslerine gayet iyi çalışmışlar. Ceplerine konulan harita ve pusulaya dair kulak kabartmış, okumuş, anlamış ve hatta ezberlemişler. Koca bir coğrafyanın yol haritası ve hatta öyle ki bölge bölge, şehir şehir ve kasaba kasaba…
Bununla iktifa etmemişler ve devamında aynı coğrafyanın hem total yumuşak taraflarını ve hem de farklı bölgelerin, il ve ilçelerine varıncaya kadar teolojik, sosyolojik, mitostik, ekonomik, tarihi ve kültürel kodlarına varıncaya kadar çözüvermişler.
Bir başka deyişle zerk edilecek zehrin bize ait gen haritasına vakıf adamlar…!
Tüm ülkenin damar yollarını açmışlar evvela ve sonra hangi bölgeye ne tür, hangi tat ve tınıda ve kaç doz uyuşturucu vereceklerini de yine ellerinde bulunan harita dolayısıyla aksatmaksızın ve günde yeteri miktarlarda zerk ediverdiler her birimize.
Ne yoktu ki içlerinde!? Elbette mebzul miktarda din, diyanet, cami, kubbe, minare… koydun mu yanına bir iki duble Vatan, Bayrak, Sınır, Şehit ve Gazi buyrun fethedilmeye, pardon kul ve köle edilmeye münasip yığınlar…,
Bütün bunları kıvırtmadan, saklamadan ve gizlemeden yapıverdiler ülkenin, şehrin ve dahi mezraların tam orta yerinde. Duymak istediklerimiz vardı ve asırlar boyu alt yapı taşları muazzam şekilde döşenmiş değerler(!) silsilemiz vardı birey ve toplum olarak.
İşte tam da oralara ateş ettiler. İşte tam da o duymak istediklerimizi, bizi bizden alır bir tat, tını ve lezzette zerk ediverdiler zihin konforumuza. Dozunu artırdılar her geçen gün ve itiraz etmek ne kelime, kanın lezzeti değişmiş dişlerimize bir kere ve dolayısıyla gönüllü teslim ve talep edenleri olduk bu lezzetli zehrin…
Uzmanlar eliyle ve uzman bir formatta Bayrak, Minare, diyanet, tarikat, şehit, gazi ve türevleri zerk edilirken eğitimsiz ve çürük dünyamıza, ellerinde hep Kuran’ı Kerim vardı…
Öyle ya Kuran’a abdestsiz dokunmak haramdı(!) ve hepsi abdestli, sakallı, tesettürlü ve elbette dilleri dualı, bismillah, yallah, maşallah gibi biri diğerinden vurucu öbekler ile ardı ardına vuruyorlardı birey ve toplum olarak…
Dedik ya değer ve duygu dünyamızın gen haritası ellerindeydi ve fethediyorlardı geniş coğrafya ve kitleleri.
Nasıl da hoşumuza gidiyordu ardı ardına söylenmiş din soslu cümleler ve aziz ilan ediyorduk irili ufaklı hepsini.
Onları korumak ve kollamak için canlarımızı önlerine siper etmek, beyaz kefenler ile yola çıkıp ve biat etmenin ötesinde iman etmek ve ibadet şuuruyla teslim olmak, artık önü alınamaz bir çığ gibi büyüyor, sarıyor ve teslim alıyordu koca bir ülkeyi.
Nasıl da başarıyla ifa ediyorlardı küresel tanrıları tarafından verilmiş görevlerini.
Duymak istediklerimizi söylediler ve kendilerine verilen görevlerini yapmakta zorlanmadılar.
Oysa her anları, halleri, tavır ve söylemleri derin ve geniş yarıklar misali tenakuz arz ediyor olmasına rağmen ket vurulmuş, iptal ve iğfal edilmiş düşünce dünyamız, şekilciliğin müminleri oluvermişti bir kere…
Hem, ellerinde Kuran yok muydu!? Konuşmaları hep besmeleyle başlıyor, ayetler, hadisler, içtihatlar birbiriyle ayrı ayrı ve topluca raks etmiyor muydu gözlerimiz önünde!? Eee neyin şüphesi duyulacak ve neden bu teslim olunuşa halel getirilecekti ki…
Din ile zerre kadar alakası olmayan payandalara sırtını dayamış yığınlar, el birliği ile Kuran’ın, İslam, Ahlak, edep, hakikat, hukuk ve adaletin katilleri oluvermiş ama dişe değmiş kan ve uyuşturucunun etkisinden bir türlü çıkamıyordu.
Aklını kiraya vermiş olan koca bir kitle bütün bu yalanlara, yanlış, çelişki ve ayrık tenakuzlara rağmen zulme, yalana, yağmaya ve talana destek olmaya devam etti. Koca bir zulüm vardı orta yerde ve itiraz etmek bir kenara gönüllü kölelik ve ibadet şuuruyla destek olundu.
Yapay din ile asıl olana savaş açılmış ve zulme sessizlik bile melanet işi iken destek olan yığınlar, uyuşturucunun etkisiyle fit üstüne fit katıyorlardı Allah, Kuran ve hakikat ile aralarına…
EN AZ ONLAR KADAR SUÇLU VE EN AZ ONLAR KADAR ZALİMSİNİZ….
MALATYA AKP’DE SULAR ISINIYOR