AMORF UZUV SELAHATTİN GÜRKAN

8

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Malum, seçim süreci içerisindeyiz ve tüm partilerde olduğu gibi akp’de aday arama ve deklere etme telaşası koca şehri kuşatmış durumda. Birçok aday adayı içerisinde son tahlilde iki aday arasında geçecek bu kızışık durum ve kavga…

Öznur Çalık ve Selahattin Gürkan bahsini yaptığım kızışık kavganın iki tarafını oluşturmakta. Aslında bana göre kızışık ve muğlaklık ifade edecek bir durum yok zira akp’nin adayının Öznur Çalık olduğunu çok önceleri yazmış ve başka hiç kimsenin küçücük bile olsa şansının olmadığının altını çizmiştim.

Selahattin Gürkan, Akp için amorf, sonradan entegre edilmiş ama kimyası gereği vücudun bir türlü içselleştiremediği, kabul edip uyum sürecini tamamlayamayan bir uzvudur. Dindar deseniz değil dinci deseniz değil. Atatürkçü deseniz değil laik deseniz değil. Aydın deseniz değil entelektüel deseniz hiç değil.

Garip ve amorf bir çıkıntı oluşunun gerekçesini de işte bu muğlak ve her tarafa uyum sağlamak adına kılıktan kılığa girmesi ama son tahlilde hiçbir yere gerçek ve sorunsuz bir entegrasyon gerçekleştiremiyor olması hasebiyle de şekilsiz bir çıkıntı Selahattin Gürkan.

Sisteme yani akp’ye dâhil edilişi tamamen konjönktürel olan bu kişi, kerameti kendisinde arayan ve birkaç bakan ve benzeri kişi ile resimler verip sosyal medya hesaplarından allandıra ballandıra servis ediyor olması bahsini yaptığım keramet zehabının bir tezahürüdür.

Büyük şehir belediye başkanı olduğu bu beş yıllık sürecin koca bir hayal kırıklığı olmasının yanı sıra özellikle de deprem ile yıkılmış Malatya ve Malatyalıya esaslı, hatırı sayılır, hafızalarda iz bırakacak ve dolayısıyla saygın en küçük bir hikâye yazamamış olması, Öznur Çalık.’ın önünü sonuna kadar açan en büyük dezavantajıdır.

Tecrübe, eğitim, bilgi seviyesi, devlet tecrübesi, iktidar ile derin, köklü ve hatırı sayılır bir ilişki ağı kuramamış olmasına karşın rakibinin ise bu özelliklere dair önemli bir bakiyeye sahip oluşu, ayrıca hanesinde ki büyük kayıpları cinsindendir.

Hele hele de Laiklik ile İslamcı, Aydınlık ile gericilik, Atatürkçülük ile kıyası mümkün olmayan kişiler arasında ki kararsızlığı, suyun içerisinde iken kendi eliyle kendi ayaklarına bağladığı tonajlı taşlara denk düşen aymazlıklarıdır.

Hiçbir hikâyesi olmamakla birlikte üç kilogramlık cüssesini Hindi kabilinden kabartıp garip şekillere sokması ve buradan da önemli bir hasat elde edeceği zehabına kapılarak ‘’ olmaz olmaz deme, olmaz olmazsa olmaz ‘’ cinsinden çakma Aristo çırpınışları sahici bir görüntü vermesi bir kenara, dibe çeken bir başka aymazlığı olarak kayıtlara geçmiştir.

Bilgi, erdem, ahlak, ilke, tutarlılık, kültürel birikim ve benzeri değerlere dair son derece yetersiz olduğunun bilincinde olması hasebiyle korku, despotik ve hakaret üzerine kurduğu ikili ilişkiler ve yönetim anlayışı, kara’nın göründüğünü muştuluyor yine kendisine.

Kin, nefret, sevgisizlik, hırs, hınç ve ihtiras ile kurduğu ilişkiyi en iyi bilenlerden birisi olmam hasebiyle akılla, bilgiyle, istişare ve ortak akıl ile zerre kadar ilinti kuramamış ve yobaz olması hasebiyle bu değerlere sırtını dönmüş ilkel kafa ve yönetim şekli kendisini tüketmiş ve bitirmiştir.

Eliyle koluyla ve hatta tüm gövdesiyle konuşurken sıralı ve tonajlı cümleler! kurarak vücut ahengime(!) sözlü renk ve ahenk katayım derken sırım sırım sırıtan, özü itibarıyla olmayan bir yere taşıma su ile değirmen döndürelemeyeceğini ispat eden ender tiplerdendir.

Koca şehri konteyner adı altında plastik çöp şehre dönüştüren, verdiği tv beyanatları ile yalan üstüne yalan söyleyen, tutarlılık namına nasip almayan, vefa adına tam bir ihanet şebekesi gibi çalışan Selahattin Gürkan Fatiha’sız ölmüştür.

Kadir ve kıymet bilmezler bağlamında şampiyonlar liginde bulunan, örf, adet, gelenek ve görenek ile alakasız, her taraf ve her kesime gülücükler dağıtan rotasız ve yörüngesiz bu tipoloji ile Malatya arasında hiçbir zaman anlamlı bir bağ kurulmamış ve kurulamamıştır.

ANCAAAAAAKKKK!

BU ŞEHRİ VE HER İKİ TARAFI DA GAYET İYİ BİLEN, TANIYAN VE HER İKİSİNE DE ANLAMLI VE BİNLERCE TONLUK MUHALİF MARJI BULUNAN BİR GAZETECİ OLARAK DİYORUM Kİ; SON DERECE OLUMSUZ BU İKİ TİP VE DOLAYISIYLA MUHALEFETİN ELİNE VERDİKLERİ MUHTEŞEM AVANTAJLARI KULLANAMAYAN DİĞER TÜM PARTİLERİ HEM TARİH VE HEM DE BEN HAK ETTİKLERİ DİLDE DEFALARCA KALEME ALACAĞIM.

YAZIK, SANA ÇOK YAZIK MALATYA’M…