Yaşımız, orta sınıf içerisinde bir kategoride bulunuyor olması hasebiyle hatırı sayılır hükumet gördük, tanık olduk ve onca yıllara dayanan yönetim şekli ve uygulamalarına tanıklık ettik. Gayet tabi ki o dönemlere ait ahlaksızlıklar, yolsuzluklar, hırsızlıklara da aynı oranda tanıklık ve şahitliğimiz oldu.
Ne ki hiçbir dönem ve iktidar süreci içerisinde ilahiyat ve ilahiyatçının, cemaat ve önderlerinin, tarikat ve şeyhlerinin, dernek, vakıf ve benzeri sivil toplum örgütlerinin hiç bu kadar yalancı, sahtekâr ve gerçeği örten bir ahlaki dumura uğramışlığına şahitlik ve tanıklığımız olmamıştı.
İktidar sosyolojik, ekonomik, eğitim, iç ve dış politik ve yargıya dair bir iş, eylem ve söylem içerisinde bulunmasın ki ve bu fiil ve söylemler başından sonuna kadar ahlaka, izan, akıl, vicdan, hakikat ve İslam’a tabandan tavana zıtlık içeriyor olmasına rağmen tarikat ve şeyhinden, ilahiyat ve Prof. kılıklı ilahiyatçısından, cemaat ve önderinden temiz, helal ve meşru fetvası, onay ve içtihadı almamış olsun.
İcraat ve söylem bütün çıplaklığıyla haramı, yalanı, istismarı eline almış ve kuşatmış, şer’i ve beşeri hukuku hiçe sayan tüm aleniliğine rağmen bahsini yaptığım içi, değeri ve mahiyeti boşaltılmış kişiler ve kurumlar eliyle ‘’ Helal ve Mubah ‘’ biletini almamış olsun…
Milli ve manevi değer ve söylemlerin ayyuka çıkarıldığı ama bunun tam onlarca katı ruh, samimiyet ve içtenliğinden soyutlanmış uçucu ve uyuşturucu mahiyete dönüştürülmüş bu kof söylemler yine aynı hahamlar ve keşişler eliyle helal ve mubah bezine sarılmamış olsun…
Daha yalın şekilde ifade edecek olursak eğer siyaset, baştan sona ahlakı terk etmiş, diyanet, baştan sona Allah ile savaş başlatmış, tarikat, cemaat, dernek, vakıf ve dini otorite kabul edilen kurum ve kişilerin para ve İslam tercihini açık ara paradan yana kullanmış tiplerin bu denli etkinliğine hiç ama hiç tanıklık etmemiştim…
Çeyrek asırdır içerikten, samimiyetten, vitamin, tat ve lezzetten yana epey mesafeli Ezan, Bayrak, Cami, Minare, Ezan ve benzeri söylemlerin kat sayısı artarak gündemimize girdiği ama beraberinde abdestli hırsızların ilgası ve istilası altına girmişliğimize hiç ama hiç şahitlik etmedim.
Yerden bitme İmam hatip liselerinin, sayısının bilmem kaça dayandığı İlahiyat fakülteleri ve ilahiyat profesörlerinin, camii, cemaat, dernek ve pek tabi ki tesettür yaygaralarının tüm dini ve milli değerlerimizin ırzına geçtiği bir sürece asla denk gelmemiştim.
Öyle ya, en Kârlı ticaret din ticaretiydi ve bu ticaret, din kılıklı kurumlar ve Müslüman müsveddelerinin eliyle esaslı şekilde cari edilmekteydi.
Oysa hakikat Kâr değil kir içermekteydi ve bu en kirli ticaret yine aynı mahfiller eliyle şeytana bile papucunu ters giydirecek şekilde tevillere tabi tutuluyor ‘’ Helal ve Mubah ‘’ ambalajı içerisinde ve tumturaklı söylemler ile icazet almaktaydı.
Vatan: bayrak ile ezan ile şehadet ile vuruluyor ve Allah yapay bir din ile merhametsiz, izansız ve şerefsiz bir saldırı ile tedavülden kaldırılıyordu aşağılık kurumlar ve tiplerin elleriyle…
Hiçbir zaman bu denli şaklabanı, bu kadar soytarıyı, sahtekâr ve ahlaksızı bir arada ve bu denli etkin, yetkin, layüsel ve envai tür güvenceler altında ve üstelik sarhoş edici zenginlik, şaşa, debdebe içerisinde olduklarına bir lahza bile tanıklık etmemiştim.
Oysa Allah hakikati, ahlak ve adaleti tebliğ ve tavsiye eden tüm Resullerine ‘’ yaptığınız iş ve emeklerin karşılığı benim üzerindedir ve hiç kimselerden en küçük bir bedel isteme hakkına sahip değilsiniz diye müteaddid uyarıları hala kerim kitabın orta yerinde bulunuyor olmasına rağmen bu denli küstah din(!) adamlarına hiç ama hiç tanıklık etmemiştim.
Bir tek okulun dahi olmadığı sayısız sokak ve cadde saymaktan yana zerre kadar zorlanmayacakken aynı sokak ve caddelerde iki’şer ve üç’er cami ve her birinde bir imam ve müezzinin ve yine her tekinin de okkalı maaşlar için olmadık şaklabanlıklara ve soytarılıklara gönüllü askerlik ve dahi kölelik yaptıklarına bir kez bile tanıklığım olmamıştır.
İmamın, ilahiyatçının, kanaat önderinin, şeyh, alim, molla, mele gibi vasıfları taşıdığını ve buradan elde ettiği haram imtiyazlar dolayısıyla küçük dağları ben yarattım edası ile kibirli kibirli yürüyen bu ayak takımının ossurması dolayısıyla değil midir ki siyaset, siyasetçi, eğitim, yargı ve halk el birliği ile bulduğu ve bulunduğu her yere sıçıyor ve burunları da boktan çıkmıyor…
News
Asayiş
Asayiş
Asayiş
Asayiş
Asayiş
