SİVİL ANAYASA YAYGARASI

9

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Tersinden başlayacak olursak şayet ‘’ Darbe Anayasası ‘’ diye 1982 den bu tarafa üzerinde tepinmeyen iktidar, değişime uğramamış, ırzına geçilmemiş adeta tek maddesi bile kalmamış iken, hala ve hala Sivil ve Darbe Anayasası üzerinden Pazar arayan bir zihniyet ve alıcısı olan bir milletin iflah olması mümkün mü!? Varın bu can alıcı cevabı siz verin.

Bütün bunlara bir de bambaşka bir zaviyeden bakmaya ne dersiniz!?

Ülkenin tam anlamıyla ve bütün alanlarda çivisi çıkmış ve adeta yerli yerinde olan, kırık dökük bile olsa Anayasa ve yasalara uyan tek bir kurumu, kuruluşu ve işleyişi kalmamış iken, sivil ya da darbe Anayasasının varlığı ve anlamı nedir Allah aşkına!?

Evet, akp ‘’ Darbe ve Sivil Anayasa ‘’ vurguları üzerinden bizleri yine avutacak ve bu iki kavram üzerinden yine algılarımızı hedefe koyacak ve yine bir takım değerler üzerinden yumuşak taraflarımıza ateş etmeye başlayacak.

Oysa toplum olarak ve alabildiğine yüksek bir tonda

HUKUK YOK!

ADALET YOK!

HAKKANİYET YOK!

ALLAH KORKUSU YOK!

ANAYASA, YASA VE ANAYASAL KURUMLARDAN KORKUP ÇEKİNEN YOK!

VİCDAN YOK!

AHLAK YOK!

İZAN YOK!

ORTAK AKIL YOK!

İSTİŞARE YOK!

MECLİS YOK!

HÜRRİYET YOK!

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK!

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK!

EHLİYET YOK!

LİYAKAT YOK!

EĞİTİM YOK!

HAYÂ YOK!

Bunca ve hatta sayamayacağım derece de doğruların yok edilip hükümsüz bırakıldığı bir yerde yeni bir Anayasa vurgusunun iler tutar tarafı ne olabilir Allah aşkına!?

Bir ülke düşünün eğitimin dibe vurduğu, Yargının hepten içler acısı hale düştüğü, ekonomisinin akıllara zarar derece de kötü durumu, enflasyonun Cumhuriyet tarihinde görülmemiş seviyelere çıktığı, üretim ve istihdam bakımından diplerde süründüğü, halkının her anlamda inanç ve umudunu yitirdiği bu yönetim şeklinin hâkim olduğu zihniyet değişmediği sürece yeni ya da eski Anayasa sadece göz boyamadan başka hiçbir tarafı bulunmamaktadır.

Hele hele de ‘’ Yeni ve Sivil Anayasa ‘’ vurgusu altına saklanmış daha bir hin ve cin hesapların konuşulduğu, çok ciddi ve çeşitli tehlikelere dikkat çekildiği bir zamanda sahaya sürülmüş olması, bahsini yaptığımız tehlikelerin ciddiliği ve büyüklüğüne daha bir dikkat kesilmemizi sağlamalıdır.

Yeni bir Anayasa, bu ülkenin değil birincil ihtiyacı yüzüncü sırada bile değildir.

Sınırları kevgire dönmüş, ekonomisi yalan ve talan edilmiş, Cumhuriyet değerleri ve kazanımları tarumar edilmiş, demografik yapısı bilinçli şekilde ve adeta sistematik bir operasyona tabi tutulmuş ülkenin Anayasa değişikliğine değil iktidar ve zihniyet değişikliğine ihtiyaç duymaktadır.

Hayra, hukuka, umuda, heyecana, akla, insani ve İslami değere denk düşen tek bir eylemi dahi olmayan bu zihniyet ve iktidarın yeni bir anayasa ile doğru bir iş yapacağına inanmak akla, hakkaniyete, insanlık, İslamlık, tecrübe ve tekâmül denen değerlerin tamamına en okkalı hakaretler savurmak demektir.

Buradan meclise ahlak, insan ve İslami değerlerden; hukuk, adalet, insan onuru, devletin ve ülkenin bekası ve halkın huzur ve refahına anlam yükleyen her bir vekile seslenerek: SEVİLECEK VE KORKULACAK, SAYILACAK VE ÖNÜNDE HUŞU İLE CEKET İLİKLENİP RUKU EDİLECEK, KORKUP EDNDİŞE DUYULACAK TEK MAKAM ALLAHTIR ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM…