MALATYA AKP DE İŞLER NASIL YÜRÜYOR (3)

7

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

MALATYA AKP DE İŞLER NASIL YÜRÜYOR (3)

Kirli ellerin, tiplerin ve dolayısıyla şebeke müntesiplerinin sayısı ve yedikleri haltlar bitecek gibi olmaması hasebiyle yazılarımı bir seri haline döndürmek zorunda kaldım. Bu kadar kalabalık ve bu kadar karmaşık ve bir o kadar büyük ahlaksızlar ve ahlaksızlar Malatya’yı teslim almış haldeler.

Gelelim kirli ilişkiler ağının bu gün ki aktörlerine!

Bülent Tüfenkçi, akp’nin bir diğer milletvekilidir. Garip ve karmaşık bir tiptir. Bir taraftan dört davarı eline verseniz döndüğünde bir tekine bile kavuşmuş olmaya şükredeceğiniz bir tip; diğer taraftan ise ekürisi (kanka- hedefdaş)  Rıdvan Budak ile kurduğu hatırı sayılır ve hatta dudak uçuklatan kallavi ilişkilerin baş aktörü Bülent Tüfenkçi…!

Bir diğer taraftan ise uyduruk lise diplomasına rağmen daire başkanlığına getirdiği kayınçosu ve şimdi ise akp Milletvekili aday adayı Ertan Mumcu ile kurduğu enişte-kayınço ilişkisinin çok daha ötelerine düşen enteresan işlerin baş aktörü…

Çözdüm dedikçe dibinin olmadığı, anladım dedikçe karanlık ve karmaşıklığı dolayısıyla apışıp kaldığınız, saf ve niteliksiz dedikçe ilişkilerin yatay ve dikey boyutları karşısında ki yutkunup ve ‘‘yok artık” dediğiniz kapkaranlık ve bir o kadar ürkütücü tipoloji Bülent Tüfenkçi.

Kendisine dair en doğru, aydınlatıcı ve doyurucu bilgiyi elbette ki 55 gün sonra ki seçimle birlikte yönetim değişikliğinin hemen sonrası elde edeceğim. Ama şimdilik Milletvekili aday adayı yaptırdığı ekürisi Rıdvan Budak ve kayınçosu Ertan Mumcu ile kaldığı yerden ve yine onların eliyle devam etmek istediği tutkusu ve şehvetinin altını çizmek istiyorum.

Ortağı, kankası ve hedefdaşı ( Eküri ) olan Rıdvan Budak ise çok kısa bir zamanda onlarca ve belkide yüzlerce trilyonu aşan korkunç bir serveti nereden, nasıl ve kimlerin himayesinde bulduğuna dair Malatya’yı sallayıp duran söylemler, elbette gelecek dönemin dava konusu olacak başlıca baş döndüren olaylar arasında olacaktır.

Bir o kadar da lise mezunu olan, basit bir şirketin muhasebesine bakarken bir an da daire başkanlığına getirilen kayınço Ertan Mumcu ve yine ona ait olduğu iddia edilen dudak uçuklatan servette, yargının, gelecekte ciddi ciddi ilgileneceği konular arasında olacağına dair zerrece kuşku taşımamaktayım.

Bir adım bile boşluk bırakmayan, markaja dair ihtisas yapmış ve dolayısıyla sahaya çok orijinal ve teknik olarak yayılmış bu ekabir takım, bütün nimetleri, imkan, olanak ve makamları bir başkasına bırakmamak için safları alabildiğine sıklaştırdıklarına dair hepiniz sağlam kanaate sahip oldunuz diye düşünüyorum.

Her ne kadar yazımın sonunda önemli bir başlık açacak olsam da ara ara, bütün bu kişilerin tamamının, Malatya’nın baş belası olan bir dini yapının müntesibi olduklarının ve yaptıkları her şeyi o yapının ‘’ Kanaat Önderlerine ‘’ teyid ve tasdik ettirdiklerinin altını bir kez daha çizmek istiyorum.

Bu yapının 28 Şubat’ta nasıl bir tavır takındığının, devleti nasıl tanımladığının, Malatyalıların din ve devlet kanaatlerini nasıl sabote ettiklerinin altını zaten kalın kalın çizeceğim.

Ve yine ilk yazımda da altını çizdiğim üzere akp Malatya’nın beyin ve komuta merkezi olan Öznur Çalık’ın onay ve desteği olmadan hiçbir şeyin vuku bulamayacağına dair önemli atıflarda bulunmuştum. Turgut Özal üniversitesinin kurulur kurulmaz Rektör olarak atadığı kız kardeşi Aysun Bay Karabulut’un ise bu dönem MHP’de Milletvekili aday adaylığını açıklamış olması, komuta merkezi olan Öznur Çalık’ın kurduğu ilişkinin yatay ve dikey bağlamda ki büyüklüğüne de ayrıca dikkat çekmek istiyorum.

Tam saha pres, adam ve alan markaj ve savunması anlamında ki ihtisaslarının %1’ini bile ülkemiz ve şehrimize göstermiş olsalardı şayet, yaptıkları kazanımların ne kadar büyük olacağının da ayrıca altını çizmek istiyorum.

Ama yalanın, talanın, yanlışın (…) direğinin ve direncinin olamayacağı düsturundan hareketle hem içerisinde bulunduğumuz zaman ve hem de gelecek zaman da yine bu kişilerin birbirlerini satacaklarına, birbirlerinin kanlarını içseler bile off demeyeceklerine, birbirlerinin aleyhine konuşup davacı olacaklarına ve yine birbirlerini sayısız olay ve boyutlarda suçlayarak deşifre edeceklerinin de garantisini yine bizzat ben veriyorum.

Din, cemaat, vakıf, dernek, siyaset ve bahsini yaptığım kişiler ve odaklar arasında ki karışık, karmaşık ve utanç verici ilişkiler ağını ise bir sonra ki yazıma bırakıyorum.

Ama gelecek yazımın işaret fişeği olması adına bir cümleyi hemen şuracığa sığdırmak istiyorum.

Bir cümle var ki bir cümle alabildiğine utandığım, alabildiğine midemin bulandığı ve irrite olduğum cümle; Müslümanlar kardeştir ve yanına eklemlendirilmiş amorf iki kelime Ensar ve Muhacir…!