42,5107$% 0.02
49,4831€% -0.24
56,6755£% -0.19
5.792,05%0,69
9.481,00%-0,05
Bazıları ise, öyle bir yer eder ki insanın içinde, zamanla bir yara olmaktan çıkıp karakterinin bir parçası haline gelir. İşte ben, o izlerin toplamıyım ve yaralarımın anıt defteri… Beni ben yapan; güldüğüm anlarda bile gözlerimin kenarında gizlenmiş tüm biriktirdiklerimin hüznüdür.
Çok şey birikirdim… öyle ki, beş göbek sonra ki torunlarıma derin, anlamlı ve değerli izleri miras olarak bırakıyorum…
Hayat bana, hiç bir zaman yumuşak davranmadı.
Belki de, kaldırabileceğim tonajın, ben bile kıymet takdirini beceremedim…
Herkes gibi değil, ben esaslı kaybettim.
Kaç kez yere geldi sırtım, kaç kere tuş oldum, saymayı bile bıraktım.
Zaman zaman vazgeçtim, kırıldım… Ama en çok kendi içimde savaştım. İnsanlara “iyiyim” derken, içimde sessizce ağlayan kırık, dökük ama hep kendisini bileyleyen inanç, umut ve kinlerim vardı.
Belki de en çok, kimseye anlatamadığım o duygular büyüttü beni.
Üç beş dost! Dışarıdan, güçlü görünmemi istediğinde, sessizce, kendi içimde parçalanmayı öğrendim. Sessizce…
Bazı sabahlar yalnızlıkla, hınç., kin ve yorgunlukla uyandım, bazı geceler, merhametsizce yaptığım geçmişin muhasebesi ve kendime kestiğim ağır faturaların ağırlıklarıyla savaştım. “Neden ben?” Diye sorduğum çok zaman oldu.
Ama sonra fark ettim ki, acı, yalnızca yıkmak için değil; yeniden inşa etmek için de var.
Her düşüşümde, yerden kalkmayı öğrenirken başka bir yönümü tanıdım. Her gözyaşımda kendime biraz daha yaklaştım. Güçlendim, büyüdüm ve tek başıma iken sürgünler verdim, dal budak oldum, bir çınar gibi…
Bugün buradaysam, kırıklarım sayesinde.
Budamak, budanmak gibiydi kırıklarım…
İçimde, hâlâ sızlayan yerler var ama artık onlara minnet duyuyorum. Çünkü beni ben yapan, yaşadığım güzel günler değil; direndiğim zor zamanlar oldu.
Şimdi, ne zaman aynaya baksam, sadece bir yüz değil; arkada saklı koskoca bir mücadeleyi, anlatılmamış hikâyeleri, sessiz çığlıkları ve dimdik ayakta kalmayı seçmiş bir ruhu; özgür, özgün, dirençli, inançlı ve saygın bir ruh görüyorum. Dedim ya derin izler bırakıyorum miras diye…
Ve şimdi diyorum ki:
“İyi ki acımışım, acıtılmış, kırılmış, örselenmiş, ötekileştirilmişim… Çünkü, bütün bunlarla büyüdüm ve bütün bunları zaman içinde öğüterek insan olabildim.”
Henüz on üç yaşındaydım. Bir kış akşamı, çingene sobamızın başında otururken annemin kaderi ve o kaderin ağırlığı küçücük beden ve ruhumu parçalarken, içime akıttığım ama dışıma sarkmasına da mani olamadığım hıçkırıklarım, anamın kulağına gitmesin diye ayrıca nasıl da paraladım kendimi.
Hıçkırıklarımın düzeyi ve şiddeti büyüyüp yükseldikçe, yüreğim küçülüyordu sanki. Kaçacak bir odam ( evimizin tamamı tek bu odaydı ) olmadığı için yorganın altına saklanmıştım. Nasıl da büyük bir alan kaçmış ve özgür kılmıştım kendimi, anlatamam.
Ve sonra hıçkırıklarımla ben, alabildiğine aşkın bir ilişki kurduk sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, takatim kesilinceye kadar…
Kimse yoktu, sadece ben, acılarım, kaderimiz ve bütün bunlarla hıçkırık ilişkisini tüm ilişkilerin üzerine taşımış, aşkın bir çocuk…
O gece öğrendim, aslında insanların sadece söyledikleriyle değil, söyleyemedikleriyle de incindiğimi. O gece, içimde birçok şey kırıldı ve yıllar geçse de o kırık hep benimle kaldı. Ama işte o çocuk büyüdü, yorganın büyüttüğünü ve sonra büyümüş olarak çıkıp kendi ışığımı yakmayı o daracık ama büyük öğretileri yaşadığım yorganım…
Acı, ciddi bir öğretmen gibi gelir,
Elini tutmadan yön gösterir.
Yalnızlıkla yoğrulmuş bir yürek,
Bir gün başkasının umudu olur, çünkü ışık onun elindir!
Derin, en derin izler,
En güçlü karakterleri doğurur.
Ve en çok ağlayanlar,
Bir gün en çok düşündürenler, yol ve yön gösterenler olur…
Mektup. Kendime Mektup!
– O Kırıldığın Günlerden Sonra
Sevgili “Ben”,
Biliyorum… Yoruldun. Ve ayrıca yaşlanıyorsun, biliyorum…
Olsun, artık dalı budağı meyve dolu ağaç gibisin, daha bir güvenli, dinç, ne istediğini ve ne istemediğini bilen bir doluluk…
Evet, gerçekten esaslı kaybettin. Birçok kez yere geldi sırtın, tuş oldun ve bütün bunları yaşarken sadist Allahsızların alani ve kıs kıs gülüşleri daha bir çöküverdi omuzlarına. Olsun, ders almasını becerebildiğin için, dal ve budaklar meyve dolu…
Her bir meyvenin rengi, kokusu ve dokusu göz okşuyor, gönül okşuyor, göz ve gönüle dokunuyor. Milyonlarca tomurcuk saklıyor yüreğinde, nice şefkatli rahimlerde yeni büyümüşlere gebe kalmak için..
Büyüdün ve buradasın!
Yine ve yeniden buradasın.
Bak, geçmişin yüküne rağmen yürüyorsun hâlâ.
Kırıldın, ama dağılmadın.
Yıkıldın, ama yeniden kalktın.
Güvenin sarsıldı, ama kalbin hâlâ sevgiyle, umutla, inançla ve elbette kin, nefret ve intikamla atıyor.
Şunu bil ki, seni en çok, senin yanında olan acıların büyüttü.
İyi ki vazgeçmedin.
İyi ki içindeki çocuğu elinden tutup bugünlere getirdin.
Bugün, kendine sarılma zamanı.
Çünkü sen, bütün o kırık parçalarınla bir bütünsün.
Sevgiyle,
Seninle hep yürüyen “sen”
Kırıklarımda Büyüdüm
Kırıldım, ama eksilmedim,
Her darbe bir iz bıraktı içimde.
Ama o izlerde filizlendi direncim,
Acılarım büyüttü beni sessizce.
Gecenin koynunda ağladım belki,
Ama sabaha umutla kalktım yine.
Çünkü ben…
Kırıklarımda büyümüş, gerçekten ciddi ciddi büyümüş çocuğum ben!
Bazen susarsın.
Çünkü anlatmaya çalıştığın her şey boğazına düğümlenir.
Kimse anlamaz… Zaten dinlemez de çoğu.
Ama sen içinden anlatmaya devam edersin.
Her sustuğunda biraz daha büyürsün…
Kimsenin görmediği o iç savaşlarda,
Sen… Zaferin ta kendisi olursun.
Geceler uzun olur bazen.
Uykun gelir ama huzurun gelmez.
Kafanda bir sürü “keşke”,
Kalbinde yığılı “neden ben?” cümleleri ve sen yine büyürsün
Ama sen hâlâ buradasın.
Düşmedin.
Kaç kere kırıldığını sen bile unuttun belki…
Ama o kırıklarında kaynadı ve sen yine büyüdün…
Çünkü sen,
Sessiz kalanların en güçlü olanısın.
Ve bu dünya, senin gibi savaşçı yürekleri asla unutmaz.
Öğrendim, yorgan altında en derin acılar, en güzel insanları ve en güçlü insanları yaratır.
Bazı şeyler seni bir anda değiştirmez.
Yavaş yavaş olur…
Kırılırsın bir gün,
Ertesi gün gülümseyemezsin.
Sonra bir sabah, uyanmak bile ağır gelir.
İşte tam o an başlar dönüşüm ve sen yine büyürsün…
Ben yandım.
Kimi zaman insanların bencilliğinde,
Kimi zaman kendi sessizliğimde.
Kimi zaman çok sevdiklerimin yokluğunda,
Ama en çok da “keşke”lerimde ve ben onlarla yeniden büyüyorum…
Ama bir şey öğrendim:
Acı beni yaktığında, iki seçeneğim var!
Ya küle karışırsın…
Ya da küllerinden doğarsın.
Ben ikinciyi seçtim.
Çünkü kimse gelip tutmadı elimi.
Kimse “hadi kalk” demedi.
Kimse “anlıyorum seni” demedi.
Ama ben yine de kalktım ve ben yine büyüyorum
Çünkü içimde biri vardı:
Küçük bir ses…
Sessiz ama ısrarcı…
“Dayan,” diyordu, “bitmedi. Daha yaşayacak çok şeyin var.” Diyor ve ben bir kez daha büyüyorum…
Bugün aynaya baktığımda hâlâ o kırık çocuk var gözlerimde…
Ama bir farkla.
Artık korkmuyor.
Çünkü o çocuk, büyüdü.
Kırıldı.
Yandı, yanarak pişti…
Ama yıkılmadı.
Ve ben şimdi biliyorum ki:
Acılar beni kırmadı, beni tamamladı ve ben yine büyüyorum
🍂 “Yaralar geçer… izler kalır ve o izler neler neler anlatır.”
GAZETECİ VE GAZETECİLİK!
1
MEŞALECİ MEŞALECİYE DEMİŞ CIRT GÖZÜNE!
2
AKP’NİN EN BAŞARILI VE İSTİKRARLI OLDUĞU TEK ALAN! ZAM ZAM VE ZAM HEM BENZİM VE HEM DE MOTORİNE YİNE ZAM
3
CHP’DE SULAR DURULMUYOR. ESKİ DELEGELERDEN CHP KURULTAY’INA BİR KEZ DAHA İPTAL DAVASI!
4
SİYASAL DİNCİLİĞİN EGEMENLİĞİ ALTINDA Kİ ÜLKENİN SAĞLIK MÜDÜRÜNE VARINCAYA KADAR HIRSIZ!
5
AKBABA VELİ’YE YOL GÖRÜNMÜŞ!