DOLAR

$%

EURO

%

STERLİN

£%

GRAM ALTIN

4.123,27%0,58

ÇEYREK ALTIN

6.773,00%-0,87

Malatya PARÇALI BULUTLU 16°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
admin

admin

28 Nisan 2025 Pazartesi

AHLAKSIZLIĞIN BU KADARINA YUH OLSUN!

AHLAKSIZLIĞIN BU KADARINA YUH OLSUN!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Artık utanmanın öldüğü, hukuk, Anayasa, yasa ve yargı diye kurumların ve gücün hepten ortadan kalktığı ve Türkiye’nin adeta batan bir gemi misali duraksız ve limitsiz yağmalandığı bu süreç nerede nihayete erecek!?

Bütün bunları izlemenin de ötesinde bizatihi göbeğinde olan bir iktidar hala ve hala %30 ve üzeri oy potansiyeline sahip ise bu milleti hangi azap ve hangi gazap temize çıkaracak, doğrusu sözün bittiği yerdeyiz.

Yok artık! Diyeceğimiz hiçbir şey kalmadı. Her şeyin olduğu ve hatta alabildiğine normalleştiği şu süreç, Kuran’ın sıklıkla vurguladığı ‘’ Helak olan millet, devlet ve kavimler ‘’ tanımlamasına fazlasıyla denklik gösteriyor oluşumuz kimselerin umursadığı konulardan değil artık.

Buyrun, tanımı mümkün olmayan ama her şeyin rutine bağlandığı, ayıp, günah, yazıp ve edep gibi değerlerin tedavülden kalkmış olması dolayısıyla rutine bağladığımız bir hırsızlık, akla zarar bir yolsuzluk ve hatta bilmem neyin haberi daha!

AKP döneminde İstanbul ‘Belediyenin helikopteri değerinin yüzde 20’sine satıldı!

Kimin umurunda!?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AK Parti dönemindeki helikopter alım-satımını sosyal medya hesabından paylaştı ve sert ifadelere yer verdi. 18 milyon lira zarar olduğunu belirten Yavuzyılmaz ‘Haydi soruşturun görelim’ diyerek faturaları paylaştı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, İBB’ye AKP döneminde alınan helikopterin 18 milyon lira zararla satıldığına ilişkin faturayı sosyal medya hesabından paylaştı. “Bunun adı belgeli ve gerçek yolsuzluktur! Soruşturun da görelim” ifadelerini kullanan Yavuzyılmaz, konunun iktidar tarafından sümen altı eedildiğini vurguladı.

“HAYDİ SORUŞTURUN DA GÖRELİM”

Yavuzyılmaz’ın, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeler yer aldı;

“İBB’deki belgeli helikopter yolsuzluğu! AKP dönemi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde; 2012 yılında satın alınan SIKORSKY tipi helikopter 2019’daki yerel seçimler öncesinde değerinin %20’sine satıldı. Araç: Helikopter Marka: SIKORSKY Model: S-76B Alış fiyatı: 590.000 dolar, satış fiyatı: 113.243 dolar. Aradaki fark 476.757 Dolar Güncel kurla zarar 18 Milyon Lira! Bunun adı İBB’de belgeli ve gerçek yolsuzluktur! Haydi soruşturun da görelim!”

CHP’li belediyelere soluksuz yapılan operasyonların bir tekinin bile AKP belediyelerin yapılmamış olması direk, açıkça ve aleni olarak hırsızlık, yolsuzluk ve rant çağrısı, tasdik ve onayı anlamına gelmektedir.

AKP hizmet yapmaz, yolsuzluk yapmak için yatırım yapar! Tespitinde ki haklılık, hemen hemen bütün AKP uygulamaları ve belediyeleri eliyle adeta teyit ve tasdik edilmiştir.

AKP eliyle ülke batırılmak kaydıyla talan ediliyor, yağmalanıyor ve yok ediliyor!

işte size hırsızlık, yolsuzluk, peşkeş ve rantın belgeleri!

Devamını Oku

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI MAHMUT ARIKAN: DİNDARLAR YOLSUZLUK YAPMAZ/DI!

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI MAHMUT ARIKAN: DİNDARLAR YOLSUZLUK YAPMAZ/DI!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Saadet Partisi’nin genç, dinamik ve ahlaklı lideri ve dolayısıyla Türkiye’nin geleceğine bir ışık ve umut vadeden Genel Başkan Mahmut Arıkan’dan içe ve öze dönüş son derece anlamlı bir iç ve özeleştirisi geldi.

Yine gündemin en sıcak, en can alıcı ve yapısal sorunlarına cüretkâr, öze atıf yapan ama salt yakınma değil bir o kadar da çözüm odaklı bakan ve öneriler sunan Saadet Partisi lideri Arıkan’ın konuşmasındaki hayati başlıklar şöyle:

Kocaeli’nde konuştu Sayın Arıkan, konuşmasında 2027 yılında yapılacak bir erken seçime destek vermeyeceklerini ifade ederek, seçimlerin zamanında yapılması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olamayacağını kaydetti. Bu açıklamasıyla CHP dâhil hiçbir partinin ve liderinin yapamadığı bir saptama ve hukuki gerçekliği dile getiren Arıkan, son derece yüksek bir kitlenin yüreğine adeta su serpmiş oldu.

 Genç Başkan Arıkan, konuşmasının devamında; “Son 23 yılda yapılan ülkemizde en büyük kötülük, ‘dindarlar yolsuzluk yapmaz’ algısı Türkiye’de yıkılmış oldu” dedi. Can yakan ama özellikle de dindarların yüreğini yakan ve fakat bir o kadar da gerçek bir saptama yapmış olan SAADET LİDERİ; acilen fıtrata, öze ve bizi var eden kaynağa dönüşün tek çıkış yolu olduğunu gösterdi.

Partisinin bugün gerçekleştirilecek olduğu 8. Olağan Kocaeli İl Kongresi için Kocaeli’ne giden Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, yardımcıları ve milletvekilleriyle İzmit’te bulunan bir otelde gazetecilerle bir araya geldi ve umut vaat eden açıklamalarda bulundu.

SAADET LİDERİ SAYIN ARIKAN’IN KONUŞMALARINDA Kİ ANA BAŞLIKLAR!

23 Nisan’da İstanbul merkezli olarak meydana gelen depremi hatırlatan Arıkan, “Nüfusumuzun yüzde 98’i deprem tehlikesi ile karşı karşıya ve iki yıl önce Kahramanmaraş’ta da bir deprem yaşadık. Biz Kurtuluş savaşında 37 bin şehit verdik fakat depremde 2 katı vatandaşımızı kaybettik. Depremden sonra ders alındı sandık, çok fazla açıklama yapıldı fakat görüyoruz ki ders alınmamış. Yakın zamanda deprem bölgesindeydik ve gördük ki daha evlerin 3’te1’i teslim edilmiş üstüne ucube bir yasa çıkarttılar imar barış yasası ve bununla süreç daha da kötü hal aldı dedi. Devamla böylesi bir yönetim, uygulama ve ahlaki çarpıklığı net şekilde ortaya koyan Arıkan; bu bakış açısıyla ne ülke yönetilir ne de başarılı bir sonuç alınabilir dedi.

MÜTHİŞ BİR BAŞLIK DAHA!

İKTİDARA ‘KANAL İSTANBUL’ TEPKİSİ

Genç Lider Sayın Arıkan, sözlerine şöyle devam etti:

“Rahmetli Ecevit geçmişte 1 yıla mahsus özel iletişim vergisi getirdi. Bu vergi uzatıla uzatıla bugüne getirildi. 2004 yılında kalıcı hale getirdiler ve sonrasında özel iletişim vergisini kendi çıkarları doğrultusunda harcayacak noktaya geldiler. 26 yıllık birikim kendi elleri ve kendi ifadeleriyle adeta buharlaştırdı.

Bizleri ve koca ülkeyi FAİZ lobisinin kucağına oturtan bu kafa, 2025 yılında tam 2 Trilyon lira gibi dudak uçuklatan bir rakamı faize ödediler. İşte bu kafanın ülkeye, millete ve devlete nasıl baktığını açıkça görüyoruz.

Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul. İktidar her seferinde İstanbul’a ihanet ettik ve buna bir son vermeliyiz derken ihanetler zincirine bir yenisini daha eklemekten çekinmiyor.

Bir İstanbul Anadolu’ya yetebilir ama bir Anadolu İstanbul’a yetmez. Ülkemizin tek gerçeği bu olmasına rağmen İstanbul’a karşın böylesi umarsız, duyarsız ve lakayt davranışı kabul etmemim mümkün değildir diyen Arıkan: Depremde en küçük bir tedbir almışlıkları olmadığı gibi şehri hepten içinden çıkılmaz hale getirecek olan Kanal İstanbul gibi akla zarar bir projeyi devreye sokuyorlar. Bu tam bir akıl tutulmasıdır dedi..”

Gazze’de yaşanan ve yürek dağlayan açılara da değinen Arıkan, şunları söyledi:

“Gazze’deki insanlar hicret etsinler, işler düzelince oraya dönerler! diyenler var. Gazze düşerse insanlık ölür diyen Arıkan, bu söylemin arkasında ki kirli ve büyük planı da deşifre etti.

Meselemiz Gazze!

Trump gelmeden önce kapalı kapılar ardında konuşulanlar, Trump gelince kameralar önünde canlı yayında konuşulmaya başlandı. Gazze düşerse Kıbrıs ve sonra Türkiye’nin de içinde olduğu bu topraklarda Büyük İsrail devletini kurmak istiyorlar diyen Arıkan, bir başka hayati noktaya daha dikkat çekerek: Bugün Gazze’de yapılmayan tek bir şey kaldı: bölgeye askeri bir güç göndermek. Dedi.

Bir de Kıbrıs Meselesi var. Kıbrıs Harekâtı sonrası Ambargo yapan Amerika’ya tüm üslerine Türk Bayrakları çekerek geri adım atmadılar. Amerika geri adım atmak zorunda kaldı. Ey İsrail, Ey Rusya, Ey Amerika diye sesleniyoruz ama daha sonra U dönüşü yapmak zorunda kalıyoruz. Geçmişte Dindarlar yolsuzluk yapmaz algısı vardı. Son politikalara nedeni ile bu algı yıkılmış oldu.

‘2027’DEKİ ERKEN SEÇİME DESTEK VERMEYİZ’

Bugün Türkiye’de seçim olması gerekir ama iktidar ısrarla bütün muhalefet partilerinin erken seçim istemesine rağmen seçimin olmayacağını, vaktinde yapılacağını söylüyor. 2027 Kasım’ından bahsediyorlar. Ben de ‘2027 Kasım’ında seçim olacaksa biz Saadet Partisi olarak buna destek vermeyiz’ diyorum.

Niye? Madem onca süre durduk, bir 6 ay daha dururuz; 2028’in mayıs ayında seçim yapılır. İktidarın yaptığı algı operasyonundan biri de aylardır ‘Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim?’ tartışmasıdır.

Ben de diyorum ki asıl tartışması gereken iktidarın, Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim? Bunun tartışılması lazım. Niye? Eğer seçim vaktinde yapılacaksa Sayın Erdoğan tekrar aday olamayacağına göre Cumhur İttifakı’nın adayı kim olacak?

Diyerek günde mi AKP’nin ve Erdoğan’ın değil Saadet partisi ve kendisinin belirlediğini göstermiş oldu.

Devamını Oku

ÖZGÜR ÖZEL YİNE EL YÜKSELTMİŞ!

ÖZGÜR ÖZEL YİNE EL YÜKSELTMİŞ!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP’nin, ülke enerjisini heba etmek, öldürmek ve sönümlemek ve dolayısıyla AKP’nin istediği kıvama getirmek için ulusal tepkiyi bir belediye başkanının tutuklanmasına idirgediği Mersin Mitingi düzenlendi.

Ekrem İmamoğlu için düzenlenen mitinglerin üçüncüsü Mersin’de gerçekleştirildi.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim için her hafta sonu Türkiye’nin farklı bir ilinde düzenlenen ”Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin üçüncüsü bugün Mersin’de.

Miting Yenişehir Meydanı’nda başladı.

İlk miting Samsun’da, ikincisi ise geçen hafta Yozgat’ta yapılmıştı.

ÖZGÜR ÖZEL KONUŞMASINDA:

Bugün bir kez daha Mersin’deyiz. Ancak bugün gördüğümüz tablo, Mersin’in iradesinin, milli iradeye sahip çıkma azminin bir göstergesi. Bugün Mersin’de Saraçhane’de ilk kez olan bir şey oldu. Saraçhane’de 23 Mart günü yani milletin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için koyduğumuz dayanışma sandıklarına koştuğu, oradan Saraçhane’ye geldiği, bütün öğleden sonrayı akşama orada geçirdiği, gecenin saat 10’unda dronun uçup uçup uçup ucuna varamadığı, menzil dışına çıktığı akşamki gibi bugün de Mersin’de dron kalabalığın ucuna ulaşamıyor. Hepiniz hoş geldiniz. Mersin tarihinin en büyük mitinglerinden birini yapıyor ama hep söylediğimiz gibi, bugün biz burada Mersin’de toplanmaya, miting yapmaya gelmedik. Biz bugün Mersin’e eylem yapmaya geldik, sonuç almaya geldik.

“ADALETİ LİMON GİBİ SIKANLARA KARŞI MİTİNGE DEĞİL EYLEME GELDİK”

Sözün her bitiş ve başlangıcını Ekrem İmamoğlu’na bağlayan ve böylesi harika kitlenin enerjisini, amaç ve hedeflerini saptırmaya devam eden Özgür Özel

Cumhurbaşkanı adayımıza, Ekrem İmamoğlu’na, belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize, belediye bürokratlarına yapılan darbe girişiminden sonra, milli iradeye yapılan saygısızlıktan sonra milyonlar olup sokaklara taşanlar, meydanlara sığmayanlar bugün Mersin’den hep birlikte “İmamoğlu’nun özgürlük, adayımı yanımda, sandığı önüme istiyorum.” demeye geldiler. Diyerek olayı özellikle lokalleştirme ve şahıs üzerine indirgemeye ısrarla devam etti.

Bütün bunları gerçekten İmamoğlu taraftarlığı, koruma, kolama ve sahiplenme güdü ve inancıyla mı yoksa ileri ki süreçlerde ciddi ve keskin bir aks değişimine masumane bir geçiş olması adına bir payanda olarak mı kullandığı zaman içerisinde anlaşılacak sorulardır.

Saraçhane’den, Maltepe’den, Samsun’dan, Yozgat’tan, Ankara’dan Mersin’e selam getirdik. Selam olsun Mersin! Selam olsun güneyin güzel insanları, Akdeniz’in sıcak ve yiğit insanları. Bugün bu meydanda narenciyeyi dalda bırakanlara, adaleti limon gibi sıkanlara karşı mitinge değil, eyleme geldik. Zulme karşı susmayan, bugün de Yenişehir Meydanı’na sığmayan Mersinlilerle birlikte tarihe geçmeye, tarih yazmaya geldik. Mersinliler adalet istiyor. Adalet diye seslerini yükseltiyorlar. Gerçekten Mersin hem Türkiye‘de yaşanan adaletsizliklere hem de kendine yapılan haksızlıklara, Mersin’in artık tahammülü kalmadı. Mersin en fazla vergi veren ya beşinci ya altıncı il olurken her sene hizmet alımında 25. sırada. Yıllardır beklediği, söz verilmiş projeler tamamlanmıyor, birçoğuna başlanmıyor. Ana konteyner limanı projesinden vazgeçtiler. Mersin’e büyük bir haksızlık yaptılar. 8 kültür ve turizm bölgesinin birini bile yatırıma açmadılar. Çeşmeci-Taşucu otoyolunu 10 yıldır bitiremediler. Akbelen katlı kavşağı yıllardır tamamlanmıyor. Mersinli çiftçi için Pamuklu Barajı 8 yıldır bekliyor, açmadılar, hala açmıyorlar.

“AK PARTİ GİDECEK! CHP GELECEK HUZUR GELECEK”

Yine birçok yazı ve yayınlarımızda özellikle ve özenle belirttiğimiz ve CHP tabanının dikkatini çekmek için çaba sarf ettiğimiz olaylardan bir tanesi de, Özgür Özel’in bir kez bile olsa AKP demeyip özenle, dikkatle ve ısrarlı bir şekilde AK PARTİ deyişinde ki maksada da ciddi atıflar yapmıştık.

Hatta öylesine özenle, dikkatli, vurgulu ne nezih bir AK PARTİ deyişi var ki birçok AKP’linin böylesi nezih bir üslüpla söyleyemedikleri için Özgür Özel’i kıskandıklarına da ciddi bir inanç koyuyoruz ortaya.

ÖZGÜR ÖZEL DEVAMLA:

Ege’de istenmeyen, eylemlerle sökülen balık çiftliklerini Mersin’in burnuna, dibine dayayıp Mersin’in suyunu, denizini kirletmeye kalkıyorlar. Ey Mersinliler! Sizi yok sayan bu iktidara bugün sesinizi duyuruyorsunuz. 31 Mart’ta 2019’da sesinizi duyurdunuz. 2024’te bu iradenizin arkasına çok daha sağlam bir şekilde geçtiniz. Buradan Mersin’e ve Türkiye’ye söylemek isteriz ki nasıl 2019 öncesinde Mersin’de rant vardı, Mersin’de kavga vardı, Mersin’de mafya vardı, Mersin’de gerginlik vardı. 2019’da Vahap Seçer geldi, huzuru, hizmeti ve barışı getirdi. Bugün Mersin Türkiye’nin en huzurlu, en barış içinde yaşayan kentlerinden biri nasıl olduysa, gelecek seçimlerde sonra AK Parti gidecek, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek. Türkiye’de huzur gelecek, barış gelecek. O huzuru getirecek olan isim ise bugün bizi Silivri’deki zindanından, odasındaki küçücük telefonundan koca yüreğiyle izleyen Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu‘dur. Buradan Ekrem Başkan’a, Silivri’ye biz selam yolluyoruz. Sizi görüyor, sizi duyguyla, sizi heyecanla izliyor. Bu millet, bu millet bu ülkeyi kolay kurmadı. Bağımsızlık da, cumhuriyet de kolay kazanılmadı. 100 yıl boyunca zor zamanlardan geçtik. Çok kara kışlar gördük ama nerede tökezledik, nerede düştük, hep birlikte daha güçlü ayağa kalktık. Şimdi de kendini milletin üstünde görenler, bu millete istikamet dayatmak isteyenler var. Bu milletin nasıl bir millet olduğunu bir kişiden, bir zümreden, bir partiden çok daha güçlü ve çok daha büyük olduğunu bütün Türkiye’ye ve dünyaya her gün gösteriyoruz. Çünkü bu millet her şeyi affeder. Yoksulluğa, sıkıntıya bile sabreder ama iradesini elinden almak isteyenlere sabretmez, onları affetmez. Bu millet sandığın değerini bilir ve sandığına, seçme seçilme hakkına her zaman sahip çıkar.

“TEK ADAM REJİMİN SONU HÜSRANDIR”

Bu vurgu, ne kadar enteresan değil mi? Tek adam üzerine siyaset bina edecek ama koca bir mitingi ve uzunca bir konuşmayı bir başka tek adam üzerine olumlayacak ve buna da demokrasi ve CHP’nin iktidar yürüyüşü diyerek CHP tabanını kandıracak ve uyuşturacaksınız!

Darbeler olur. Kimine hemen direnir, kimin de biraz gecikir ama eninde sonunda iradesinin arkasında, darbecilerin karşısında olur. Çünkü bilir ki sandık giderse, seçme hakkı giderse her şey tehlike altındadır. Bunu nereden bilir? Bunu şuradan bilir: Çanakkale Savaşı’nda bütün bir millet Çanakkale’yi bırakmamak için, oradan donanma geçmesin, işgal orduları geçmesin diye, Anadolu işgal edilmesin diye can vermiştir. On binler, on binler toprak altında kefensiz yatmıştır ama sonra bir kişinin iradesiyle..

Ne zaman ki ne zaman ki Çanakkale geçilmesin diye dedelerimiz koyun koyuna toprak altında kefensiz yatmasına rağmen İstanbul‘daki tek kişinin bir onayıyla, bir hatasıyla o donanmalar birkaç yıl sonra gelmiş, İstanbul işgal edilmiştir. Bir yönetimin, tek adamın rızasıyla nasıl işgal orduları ayak basmıştır? Sonrasında Anadolu 7 farklı ordu tarafından taksim edilmiş, işgal edilmiştir. Anadolu’daki çiftçinin tarlasına, bağına, bostanına asker, işgalci askerlerin postalı basmıştır. Köyüne düşman ordusu gelmiştir. Malı, mülkü, namusu tehdit altına girmiştir. O gün Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘le beraber ayağa kalkmış, şahlanmış, düşmandan yurdu kurtarmış, sonra da kurtarıcısıyla birlikte cumhuriyeti kurmuştur. Herkes Mustafa Kemal’e kimi krallık layık görmüştür, kimi padişahlık. Kimi Amerikan tipi başkanlık önermiştir, kimi İngiliz gibi krallık. Paşa demiştir ki: “Biz milletle birlikte bir meclis kurduk, demokrasiyi getirdik. Kararı millet verir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” İşte Anadolu’nun, Rumeli’nin irfan sahibi güzel insanları bilir ki her tek adam rejiminin sonu hüsrandır. Kendine de hüsrandır, vatana da hüsrandır. Nerede sandık vardır, nerede demokrasi vardır, nerede seçme hakkı, seçilme hakkı vardır, orada huzur, barış, bolluk vardır. Onun için kim kim sandığa el uzatırsa, kim seçme hakkını almaya “Kararı ben vereceğim.” derse o bu milletin düşmanıdır. Bu millet o darbecilerin karşısındadır.

Bu millet onun için sandığı namusu bilir, namusu gibi korur. Çünkü sandık yoksa tek adam vardır. Tek adam varsa hata vardır. Hata varsa işgal vardır. İşgal varsa ne malın, ne mülkün, ne namusun garantisi vardır. Onun için sandığımıza, adayımıza, ülkemize, namusumuz gibi sahip çıkmaya devam edeceğiz hep birlikte. Dünyada iki çeşit darbe var. Bunlardan biri sivil, biri askeri darbe. Bu ülke ikisini de gördü geçmişte ama bu dünya bugünlerde Türkiye’de olan gibisini görmedi. Geçmişte seçilmiş birisine değil elbette, geçen yerel seçimin İstanbul Belediye Başkanı’na ama esas olarak gelecek seçimin Cumhurbaşkanı adayına, Cumhuriyet Halk Partisi’nin, ülkenin kurucu partisinin Cumhurbaşkanı adayına, geleceğin cumhurbaşkanına darbe girişimi vardır. Bu darbe girişiminin karşısında on milyonlarca on milyonlarca cesur yürek, on milyonlarca cumhuriyetini, Atatürk’ün emaneti sandığını, demokrasiyi koruyanlar vardır. İşte ben bugün Mersin’de, Yenişehir’de o iradeye sahip çıkan yüz binleri görüyorum, milyonları görüyorum.

“CUNTANIN KARARGAHI SARAY’DIR”

Ama aynı saray ile dirsek teması içerisinde olduğu ve hatta Saray ile şahsi ikbali üzere ciddi pazarlıklar içerisinde olduğu bizzat CHP’li bir çok gazeteci tarafından yazıldı, çizildi ve dile getirildi!

BU YAPAY KONUŞMANIN DEVAMI ŞÖYLE!

Malum her darbenin bir cuntası .bir başı, her darbenin bir hedefi var. Hedef şüphesiz şahıs olarak Ekrem İmamoğlu ama esas olarak sizin iradenizdir. Bu cuntanın karargahı Beştepe’dir, saraydır. Bu cuntanın silahı ele geçirdiği yargıdır ve bu silahın mühimmatı yalandır, iftiradır. Mübarek Ramazan’da bir iftar sofrasında haber aldık ki Ekrem Başkan’ın 31 yıl önce aldığı diplomasını iptal ettiler. Takip eden takip eden sahura binlerce polis kardeşimizi haksızca evine gönderdiler, gözaltına aldılar. 4 gün tuttular ve ardından Silivri zindanına koydular. İstiklal Marşı’mız “Korkma!” diye başlar. Saraçhane’de 7 gün 7 gece direnenlere, Mersin’de, 81 ilde sokaklara taşanlara, Maltepe’de 2,2 milyon olup meydanlara sığmayanlara, 15,5 milyon kişi sandık başına koşup adayına sahip çıkanlara selam olsun, helal olsun ki darbecilere tarihi bir ders vermişlerdir. Ancak halen karşımızda bir vesayet rejimi kurmak isteyenler vardır. Onlar artık iktidar değildir. Onlar artık gayrimeşru bir cunta yönetimidir. Çünkü milletten korkana, sandıktan kaçana iktidar demek mümkün değildir. Olsa olsa geleceğin muhalefet partisidir ve iktidar değişimi için milletimiz gün saymaktadır ya, sabır çekmektedir. Devlet dediğiniz milletin evidir ama bu evin kapısına bugün bir avuç vesayetçi kilit vurmuştur. İçeri giren onlardır, dışarıda kalan millettir. Devletin kapıları millete kapanmıştır. Bu millet önce işgalden kurtuldu. Sonra yokluktan kurtuldu. Şimdi iradesini esir almak isteyen bu bir zümre insandan kurtulacak. Nasıl Vahap Başkan, Mersin’deki başkanlarımız nasıl belediyenin kapılarını millete açtılarsa size ant olsun ki devletin kapıları da bu millete açılacaktır. Ant olsun!

“DUYUYUR MUSUN TAYYİP BEY, İSTİFAYA ÇAĞIRIYORLAR”

Tayyip Bey, Türkiye’nin dört bir yanına gidiyoruz. Millet dört bir yanından iki tane şey söylüyor. Bir: “Ekrem İmamoğlu’na selam söylüyor.” Görüyor musun? Ekrem İmamoğlu’na selam söylüyor. Bir de bu millet Türkiye’nin dört bir yanından sana bir şey söylüyor. Duyuyor musun, Tayyip Bey? Bu millet sana ne diyor? Millet Tayyip Bey’i istifaya çağırıyor. İstifa bir erdemdir ama bunu yapmayacaksan eğer istifaya gerek görmüyorsan, kendine güveniyorsan o zaman sandığı getireceksin, kararı millet verecek. Var mısın? Hodri meydan! Neredeyse 40 gün oldu. Ekrem Başkan, arkadaşlarımız hakkında bir tek iddialarını ispat edemediler. 40 gün 40 gece yandaş medya ekranlarında yalan attı, iftira attı, atmaya da devam ediyor. Ancak yapılan bütün anketlerde en yükseği %30, geneli %25-30 arasında sonuçlarla bu yalanlara, bu iftiralara inanan %25, en çok %30. Dört kişiden birini bile bu kadar iftirayla ikna edememiş bir müfteri iktidarla karşı karşıyayız. Halen ortada iddianame yok. Baskıyla, tehditle yalancı tanıklar aranıyor. Gizli tanıkların Meşe, çınar, ladin diye üç tane odunun attığı iftiraları ne MASAK raporuna doğrulayabildiler ne bir tek kanıt bulabildiler. Şimdi hep birlikte savcılarıyla ifade vermiş olan tanıklara, ifade vermiş olan sanıklara baskı yaparak, mobbing yaparak “Benim istediğim gibi ifade ver, evine git, çocuklarına kavuş ama böyle ifade verirsen seni 10 yıl içeride tutarım.” diye tehditle, şantajla yalancı tanık yaratmaya çalışıyorlar. Başaramıyorlar, başaramayacaklar!

ÖZEL’DEN ERDOĞAN’A DÜELLO TEKLİFİ

Koca bir muhalif parti ve üstelik ana muhalefet partisinin genel başkanının dili, söylemi ve çağrısı işte bu kadar sıradan, banal ve seviyesiz!

Küçücük çocukları olan, küçücük çocukları olan kadın tutukluları alıp da “Hastaneye götürüyoruz.” diye bir yerlere götürüp onların karşısına geçip “Benim dediğim gibi ifade ver.” yani özeti “Ekrem İmamoğlu’na iftira at. Sonra direkt evine git.” diyen “Bunu yapmazsan 10 yıl evladının yüzünü göremezsin.” diyenlere hukuk insanı denemez. Bunlara savcı denemez. Bunlar iftiracılardır. Bunlara aman, el aman demeyeceğiz, teslim olmayacağız. Buradan buradan Mersin’den buradan Mersin’den Tayyip Erdoğan‘a sesleniyorum: Sayın Erdoğan, eğer savcına güveniyorsan arkasına geç. Ben cumhurbaşkanı adayıma, Ekrem Başkan’a güveniyorum, tam arkasındayım. Eğer iddialarına güveniyorsan TRT’yi açalım. İsteyen bütün televizyonları açalım. Senin savcın soruları sorsun, benim başkanım canlı yayında yargılansın. Görelim bakalım kim dürüst, kim iftiracı. Var mısın? Buradan Sayın Erdoğan’a bütün milletin önünde bir büyük teklifte bulunuyorum ve siyaset tarihinin, siyasetimizin en büyük karşı karşıya gelmesini, düellosunu teklif ediyorum. Şunu yapacağız: Canlı yayında yargılama olacak. Sonra Türkiye’nin bütün anket şirketlerinin ortalamasını alacağız. Eğer Ekrem İmamoğlu’nun suçluluğuna millet ikna olursa siyaseti ben bırakıyorum. Olmazsa sen bırakmaya var mısın? Sana siyasi düello teklif ediyorum. Canlı yayında hatta sana %25 de avans veriyorum. Eğer senin savcın haklı çıkarsa ben istifa edeceğim. Ekrem İmamoğlu’nun haklılığı ortaya çıkınca sen istifa edecek misin? Var mı cesaretin? Hodri meydan sana! Ama böyle bir yürekleri yok, böyle bir cesaretleri yok.

Daha bu sabah daha bu sabah millet bu operasyonlardan illallah demişken “Ekonomiye zarar veriyor.” demişken maalesef millet “Deprem gündemim var. Benim seçtiğimi getir yerine otursun.” demişken bugün yeni bir operasyona giriştiler ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden üst düzey bürokratların da içinde olduğu 53 kişiyi daha gözaltına aldılar. Maksat bulamadıkları kanıtı, ikna edemedikleri yalancı şahidi şimdi 53 yeni masum üzerinden yapmaya çalışacaklar. Piyasalar, borsa hukuk ister, güven ister. Bunun için bu operasyonu hafta içinde yapmaya cesaret edemediler. Piyasalar kapandıktan sonra bir cumartesi sabahı bu operasyonu yapıyorlar ki borsa düşmesin, dolar yükselmesin. Bu operasyonun içinde ahlak olsa, hukuk olsa neden düşsün borsa, neden bozulsun piyasalar?

“OPERASYONUN İÇİNDE AHLAK HUKUK OLSA BORSA NEDEN BOZULSUN”

Bu operasyonun içinde ahlak olsa, hukuk olsa neden düşsün borsa, neden bozulsun piyasalar? Hepimiz atılanın yalan olduğunu, bunun bir iftira olduğunu, Tayyip Erdoğan’ın rakibinden kurtulmak için yaptığı bir kumpas olduğunu hepimiz biliyoruz, hepimiz. Bugün yapılan iş, tamamen iki hedefi vardır. Bunlardan birincisi milletin iradesine çökmek, ikincisi İstanbul’un rantına çökmek. Öyle ki Ekrem Başkan hapse atıldıktan hemen sonra Kanal İstanbul ihanetini hemen raftan indirdiler. İstanbul’un muhafızı Ekrem Başkan Silivri’deyken Arap televizyonlarının reklamlarına Recep Tayyip Erdoğan başrolde çıktı. “Kanal İstanbul manzaralı evler”, “İstanbul’da göl manzaralı evler”, “Türkiye pasaportu Türk pasaportu garantili evler” 3,5 dakikalık reklam yayınlarında Tayyip Erdoğan Katar’dakilere, Araplara, Arap şeyhlerine güzel daireler vaat ediyordu ve bunu gören İSKİ buna itiraz etti. İSKİ’nin Genel Müdürü Şafak Başa buna en temelden itiraz eden kişi olarak Ekrem Başkan’a gitti, ziyarette bulundu, bilgi notlarını sundu. Kendisi, genel müdür yardımcısı ve imar daire başkanı Kanal İstanbul için yapılan inşaatları, öyle dedikleri gibi yoksulun, yoksullar için yapılan konut falan değil, Kanal İstanbul inşaatı için yapılan bütün işleri gördü ve bunların kaçak olduğu için TOKİ’ye bunlar hakkında yıkım kararı verdiğini bildirir yazıyı dün yolladı. Bugün gazetelerde, muhalif gazetelerde bu haber var ve bu sabah bu sabah 40 gün önceki operasyonda adı olmayan, hakkında hiçbir iddia olmayan İSKİ’nin genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve imar daire başkanı Şafak baskınıyla gözaltına alındılar. Hepimiz biliyoruz ki mesele yolsuzluk değil, mesele Kanal İstanbul’suzluk. Kanal İstanbul yoksa Tayyip Erdoğan yok. Onun için saldırıyor arkadaşlarımıza. Buradan Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. İstanbul, unuttuğun, unutturmaya çalıştığın deprem gerçeğiyle geçtiğimiz günlerde bir kez daha yüzleşti. AKOM’un, Afet Koordinasyon Merkezi’nin baş koltuğu boş duruyor. Oraya İstanbullular Ekrem Başkan’ı oturttular. Deprem paniğinde İstanbul’a güveni verecek olan da, deprem tehlikesine karşı bugüne kadar yaptığı çalışmaları sürdürecek, bitirecek olan da, İstanbul’u depremden koruyacak olan da Ekrem Başkan’dır ve arkadaşlarımızdır. Ancak bu durumda bile depremden siyaset yapan, Ekrem Başkan’ın yerine seçilen belediye başkan vekili yerine AK Parti il başkanını yanı başına oturtan Erdoğan, deprem tehlikesine karşı bugün en lazım olan bürokratlarımızı sabahleyin evlerinden toplamıştır.

Her yağmurda denizle birleşen Üsküdar Meydanı’nı o günlerinden kurtaran arkadaşlardır. Ranta direnen, kaçak yapıyla mücadele edenlerdir. Ayamama Deresi… Son taşkınında 31 kişinin öldüğü Ayamama Deresi’ni ıslah edenler, artık derelerin içinde bebekleri ölüme terk etmeyenlerdir. Bu arkadaşlarımızı alıp içeriye atmak, felakete karşı, depreme karşı İstanbul’u savunmasız bırakmaktır. Bu sabah, güneş doğarken İstanbul’un muhafızlarını gözaltına alan Erdoğan’a sesleniyorum: Ne yapıyorsun sen? Bu saatte, bu vakitte yılan sokmaz adamı, yılan sokmaz. Böyle bir günde, bu halde, deprem kapıdayken deprem kapıdayken sen bu uzmanları topluyorsan gerçekten sen bu İstanbul’a da bu millete de dost değilsin ama sadece onları değil, dün akşam Ankara‘da 30 tane de gencimizi gittiler gözaltına aldılar. İstanbul’da 2.000 gencimizi gözaltına almışlardı. 301 evladımızı tutuklamışlardı. Halen daha 40’ın üstünde evladımız Türkiye’nin dört bir yanında tutuklu.

“ANKARA’DA 30 GENCECİK EVLADIMIZI GÖZALTINA ALDILAR”

Şimdi de Ankara’da 30 gencecik evladımızı gözaltına aldılar. Pırıl pırıl çocuklar. Hepsiyle gurur duyuyoruz. Gençlerimizin ayrı ayrı alınlarından öpüyoruz. İyi ki varlar, iyi ki direniyorlar. Burada yüz binler varken burada bir ara sokakta da bu kadar kalabalığı bir ilçede bulsak miting yaparız. Hepinizi çok seviyoruz, teşekkür ediyoruz. Meydana giremeyen ara sokaklarda mini miting alanları var. Ben bu muhteşem miting için hem Mersin il ve ilçe başkanlarımıza, Büyükşehir Belediye Başkanımıza, bütün belediye başkanlarımıza, Adana’ya, Kahramanmaraş’a, Hatay’a yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki buradasınız, iyi ki hep birlikteyiz. Bu darbeciler zaten zorda olan ekonomimizin bel kemiğini kırmaya kasteddiler. Mersin’in çiftçisine, işçisine, emeklisine kaynak vermeyenler bu darbeyi yapmak için yıllardır biriktirilmiş dolar rezervlerimizi yaktılar. Tam $52 milyar. Düne kadar $50 milyardı, son dün de $2 milyar yakıldı. $52 milyarımızı mahvettiler, yok ettiler. Güya 2,5 puan faiz düşecek, faiz %40 olacaktı. Bırakın düşmesi, 3,5 puan arttı, %46 oldu. %60’lık Venezuela’dan, %35’lik Zimbabve’den sonra ikisinin arasında en yüksek faiz Türkiye’de. Dünyanın en yüksek ikinci faizi Türkiye’de ve Merkez Bankası’ndan satılan $52 milyar yaklaşık ₺2 trilyonla bakın, ne yapılabilir. Mersin’deki değil sadece, 81 ilde, bütün Türkiye’deki çiftçilerin banka borçlarının faiziyle birlikte toplamı ₺1 trilyon. Bugün Ekrem Başkan’ın operasyonunu yapmak için yaktıkları paranın yarısı çiftçilerin banka borçlarını bitiriyor. Diğer yarısıyla her bir çiftçiye ₺420.000 verebilirsiniz, ₺420.000. Bu parayla bu parayla atanamayan 1 milyon öğretmenin hepsini atayabilir, 3 yıllık maaşlarını peşin yatırabilirsiniz. Bu parayla her bir emeklimize asgari ücret ama Tayyip Bey’in layık gördüğü ₺22.000 değil, bizim savunduğumuz ₺30.000’lik asgari ücreti her bir emeklimize en düşük maaş olarak yatırabilirsiniz.

İMAMOĞLU’NUN MESAJI

İmamoğlu:

Hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı, milletin egemenliğini yok sayan, halkın iradesini gasp eden bu iktidara karşı sokaklarda, alanlarda hep birlikte omuz omuza meydan okuduğumuz, milletin iradesine hep birlikte sahip çıktığımız yol arkadaşlarımız hoş geldiniz! Bu ülkeye adaleti getirene kadar hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Erdoğan ve çevresindeki bir avuç çıkar grubu zenginlik içinde, refah içinde yaşarken yoksullaşan, insanca yaşayamayan emekliler, işçiler, memurlar, esnafımız, çiftçimiz hepiniz hoş geldiniz. Herkesin hakkını aldığı, adil ve refah içinde yaşayacağımız bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Gelecek için umut taşıyan, Erdoğan’a inat “buradayım, ülkemi seviyorum ve hiçbir yere gitmiyorum.” diyen gençler, öğrenciler, hepiniz hoş geldiniz. Değerli Mersinliler, bugün milletimizin iradesine sahip çıkmak için buradayız

Memleket bunların siyaset tarzı ve zekası ile AKP’den kurtulacak ve CHP iktidar olacak öyle mi?!

Devamını Oku

ÖZGÜR ÖZEL İLE YUSUF TEKİN ARASINDA DAR ALAN DA GÖNÜLLÜ PASLAŞMALAR!

ÖZGÜR ÖZEL İLE YUSUF TEKİN ARASINDA DAR ALAN DA GÖNÜLLÜ PASLAŞMALAR!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Böyle bir yaklaşım sergilerken AKP’nin Ilımlı İslam, çakma muhafazakarlık ve Laiklik ile kavgalı bir konuma subliminal mesaj verdiği CHP tabnınca görülmüyor, görülemiyor ya da görülmek istenmiyor.

Seçildiği kurultay üzerinden bin bir türlü şaibesi olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “CHP iktidar olursa başörtülüler yeniden okula alınmaz” sözlerine cevap verdi. Tekin’e “meczup” diyerek sert çıkan Özel, “Bu ayıplar 100 yıl geride kaldı, bunların teminatı biziz” dedi. Bu cevabı mantıklı bulan ve bu cevap ile dini siyasete alet eden taraf ile aynı karede olup sanki başka taraflarda bulunuyorlarmış/mış pozunu veriyor oluşuna zum yapamayan CHP kitlesi, Erdoğan’ın dini siyasete alet ediyor suçlamaları ne kadar da iki yüzlü durmakta.

Ankara Keçiören’de konuşan CHP lideri Özgür Özel, 1 Mayıs’ta emekçilerle aynı meydanda olacaklarını açıkladı. Grup toplantısını bu hafta yapmayacaklarını belirten Özel, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın yargılandığı duruşmada olacaklarını söyledi. Özel, CHP’nin 31 Mart’ta herkese güvence verdiğini, ancak bazılarının bunu hazmedemediğini söyledi.

Yusuf Tekin’in “başörtülüler okula alınmayabilir” sözlerine tepkisini yineleyen Özel, “Partimizde başörtülü MYK üyeleri var, ben başörtülüler için mücadele ettim” diyen Özel, bu konuda kimseye prim vermeyeceklerini vurguladı. Tekin’e “meczup” diyerek sert çıkan Özel, “Bu ayıplar 100 yıl geride kaldı, bunların teminatı biziz” dedi.

Ekonomik gündeme de değinden Özel, “50 milyar dolarlık rezervi erittiler, bu parayla tüm çiftçi borçları silinirdi” dedi. “Her emekliye 30 bin TL maaş verilecek kaynak bile buharlaştı” diye ekledi.

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB çalışanlarına da değinden Özel, “Tutuksuz yargılanma esas olmalı, herkes hesabını verir ama bu adalet değildir” dedi.

Tüm yargılamaların TRT ve diğer kanallarda canlı yayınlanmasını isteyen Özel, kamuoyunun gerçeği görmesi gerektiğini söyledi.

Deprem konusunda da iktidarı eleştiren Özel, “Yüzde 30 konut bitti, çadırda kalanlar var. Kanal İstanbul bahanesiyle yoksul için değil, Arap sermayesi için konut yaptılar” dedi.

“AKP’nin çizdiği siyaset sınırlarını kabul etmiyoruz” diyen Özel, “Sokaktayız, meydandayız, halkla birlikteyiz” mesajı verdi. Çiftçiden emekliye, öğrenciden çalışana herkesin yanında olduklarını vurguladı.

Devamını Oku

AKP + CHP VE İMAMOĞLU ARASINDA Kİ ORTAKLIK VE TİYATRO!

AKP + CHP VE İMAMOĞLU ARASINDA Kİ ORTAKLIK VE TİYATRO!
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Düşünün ‘CHP’nin gazeteci kökenli eski Milletvekili Barış Yarkadaş, Ekrem İmamoğlu’nun ne zaman serbest bırakılacağına dair tarih veriyor!

Üstelik demokrasiye, Anayasa, yasa, hukuk ve ahlaka son derece zıt ve savaş açan bu açıklamayı da CHP Genel merkezinden aldığı haberlere dayandırıyor!

Durum böyle olunca yaklaşık bir yıldır söylemekten, yazmak ve yayınlamaktan yana bıktığımız ‘’ CHP AKP’nin işgali ve istilası altındadır ‘’ tezimiz artık tamamen ispatlanmıştır.

Şayet AKP ve CHP arasında anlaşmaya dayalı bir oyun ve kurgu yok ise ve bu anlaşmanın diğer bir ayağı ‘’ Talimatlı yargı ‘’ eklemlenince böyle bir açıklama normal hale gelmiyor mu?!

CHP eski Milletvekili Barış Yarkadaştan CHP ile ilgili gündem sarsacak bir açıklama geldi. Gazeteci Barış Yarkadaş, katılığı bir canlı yayında Ekrem İmamoğlu’nun tahliyesi ile ilgili CHP Genel Merkezi’nde konuşulan tarihi açıkladı. CHP’de İmamoğlu’nun en geç Temmuz ayında tahliye edileceği beklentisinin olduğunu öne süren Yarkadaş, Özgür Özel’in o sözlerini de iddiasına referans olarak gösterdi. İşte detaylar…

Düşünebiliyor musunuz yargılanan ve üstelik son derece ağır suçlamaların iddia edildiği ve bir diğer tarafında bu durumdan ‘’ MAĞDUR EKREM ‘’ rolünü oynadığı bir tiyatronun bitiş tarihi!

KORKUNÇ AÇIKLAMALARA DEVAM!

CHP’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile birlikte geçilen teyakkuz durumu devam ederken dikkat çeken bir iddia ortaya atıldı. Gazeteci Barış Yarkadaş, TGRT Haber’de yayınlanan Taksim Meydanı programında CHP Genel Merkezi’nden edindiği kulis bilgilerini paylaştı. Yarkadaş, “CHP İmamoğlu’nun en geç temmuzda tahliye edilmesini bekliyor” dedi.

Bu TV kanalının AKP mevzilerinden birisi olduğunu ve haberi veren kişinin bir CHP Milletvekili olduğunu ve bu Vekilin de haberine CHP genel başkanı ve açıklamalarını dayanak gösterince ‘’ SOBE ‘’ dersek ne kadar haklı bir tespit ve bir yıllık serzenişte bulunduğumuz ortaya çıkacaktır değil mi?!

Barış Yarkadaş devamla, canlı yayında yaptığı açıklamada “Sayın Bahçeli’nin tweeti CHP Genel Merkezi’nde de tartışma yarattı ama bugün Özgür Özel dedi ki evet zaten İstanbul’un seçilmiş başkanı gelecek bir süre sonra yönetecek. CHP Genel Merkezi’ndeki genel hava hem Özgür Özel’in hem yakın çevresinin Ekrem İmamoğlu’nun Haziran en geç Temmuz ayında tahliye olacağı yönünde” ifadelerini kullandı.

“BU GERÇEKÇİ BİR YORUM MU?”

Yarkadaş’ın “O yüzden Özgür Özel bugünkü açıklamasında da ona işaret etti. CHP’de Haziran ve Temmuz ayına kadar hummalı bir çalışma olacağı görülüyor” ifadeleri sonrasında stüdyoda bulunan diğer yorumcular da şaşkınlığını gizleyemezken gazeteci Gürkan Hacır da bu ifadelerle ile ilgili “Barış bu gerçekçi bir yorum mu?” dedi.

CHP’NİN KONYA MİTİNGİ KARARINA DİKKAT ÇEKTİ

Barış Yarkadaş da Hacır’ın bu tepkisinin ardından iddiasını tekrarlayarak şu ifadeleri kullandı:

“3 Mayıs’ta Yozgat’tan sonra Konya’da da bir miting yapma kararı aldı CHP ve mitinglerinde genel slogan şu olacak: Milli egemenlik, milli irade ve adalet… CHP Genel Merkezi Ekrem İmamoğlu’nun en geç Temmuz ayında tahliye olması yönünde bir beklenti içerisinde onu söylemiş olayım.”

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.