Malum Türk kamuoyu Erdoğan’ın ABD ziyaretini ve özellikle Trump’un ‘’ sen, hileli seçimlerin ne olduğunu herkesten çok daha iyi bilirsin ‘’ suçlamasını, Erdoğan ve ekibinin yüzüne yüzüne ve öyle dümdük söylemiş olmasıyla çalkalanıyor!
Koca bir millet için ne büyük utanç tablosu!
Çalkantı sadece bununla mı sınırlı!? Ne mümkün efendim ne mümkün! Mevzunun birkaç ayağı daha var ve şimdi bu ayakları birer birer iğdiş edelim.
1: Kılıçdaroğlu ve Erdoğan yarışının kazananının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu kaç kez ve alabildiğine yüksek volümde dillendirdiğimi, kimi gazeteciler çok iyi biliyorlar. Üstelik Erdoğan aleyhine bitmiş olan sonucu, aradan bunca zaman geçmiş iken değil, seçimden hemen 3 ay sonra söylemiştim.
Dahası ne biliyor musunuz?
Seçim sonuçlarının bugün piyasaya sürüldüğü gibi öyle üç beş puan farkla bitmemiş olmasıdır.
Yine o süreçte konuştuğum kimi yerel gazeteciler ve kimi ulusal gazeteciler de şahittir ki %63 ile %37 gibi korkunç bir farkla, açık ara Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazandığını söyledim.
Devletin tüm kurumlarının teslim alındığını, işgal edildiğini, emniyet, askeriye ve yargının lağvedilmesi dolayısıyla kafasına göre kazandığını ve yine kafalarına göre bir yüzdelik rakam tayin ettiklerini kimlere kimlere aleni şekilde söylemedim ki!?
Bütün bunları bir sosyal bilimci ve özellikle İslam ve Kuran teolojisine ve elbette muhafazakar sosyolojiye hâkim birisi olmam dolayısıyla Erdoğan lehine bir seçimin bitmesinin mümkünsüzlüğüne dair, sayısız bilimsel parametreler ortaya koymuştum.
Evet, anayasal kurumlar teslim alınmış, yargı ve YSK lağvedilmiş ve hal böyle olunca kafalarına göre at koşturuyor olup Kafalarına göre yüzdelik dilimler ile ‘’ biz kazandık ‘’ heyulasını en fazla kendi tebasına yutturabilir, Erdoğan ve AKP!
Ama karşılarında ABD gibi Küresel bir devlet ve DÜNYA LİDERİ olunca, kalakaldı ortada AKP LİDER!
HEM ABD VE HEM DE O DEVLETİN BAŞI DÜNYA LİDERİ olunca, biz, ne haltlar yediğinizi çok iyi biliyoruz zira sizi, devlet içerisinde neler yaptığınızı, hangi rakamlarla nasıl oynadığınızı, rüyanız da bile görmenizin mümkün olmadığı bir seçimi nasıl kendi lehinize haram olarak iç ettiğinizi gayet iyi biliyoruz dediğinde, Erdoğan dahil hepsinin pişkin pişkin gülüşlerini, kimler içine sindirdi!?
Birde olayın CHP, Kılıçdaroğlu ve tabanının boyutu var elbette!
Vatan, millet, bayrak ve bu değerlere ihanetin ne olduğunu ‘’ Yalçın Küçük ‘’ gibi küçük bir zavallıdan öğrenen ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu’na olmadık hakaretler yapan ve arkasından açılmış ve eşilmiş devasa çukuru göremeyen o kesim, bulsun Kılıçdaroğlu’nu da helallik istesinler şayet mümkünse..!
Canhıraş şekilde görüşmek istedi Erdoğan, Trump ile!
Trump’un randevu vermediği, görüşmek istemediği, üzerini çizdiği defalarca iletildi AKP’nin çakma kurmaylarına. Ama mevzu vahim ve papuç pahalıydı. Çanların kimin aleyhine içli içli çaldığını en iyi bilen Trump olunca, açtı tüm kartlarını ve sürdü kozlarını tam saha masaya…
Her ne kadar İran gazı 191 Dolar, Azeri gazı 350 ve Rus gazı 450 dolar olsa da benden 610 dolar gibi uçuk bir rakama almak gibi bir mecburiyet ve mahkumiyet içerisinde olduğunu biliyorum, demekle kalmayıp, çeyrek asırlık bir kontratı koyuverdi iliklerine kadar suça batmışların önüne..!
Hakikaten papuç pahalı ve hal böyle olunca şuur beyni, vicdan yüreği ve ahlak ruhaniyeti terk etmişti. Önlerine ne konulsa ve şartlar ne olursa olsun bir an durma ve düşünmeye gereksinim duyulmadan imza atılacaktı ve atıldı…
Türkiye ve Türk milleti kimin umurunda!
Gelelim olayın bir başka boyutuna!
Erdoğan, neden bu kadar yanık şekilde Trum ile görüşmek istemiş ve masaya süreceğin bütün kartlara daha görüşmeden ‘’ Evet diyorum ‘’mesajını iletmişti!
17-25 Aralık!
Malum, o sürecin en tantanalı olayı ve başkahramanı Rıza Zerrap idi!
Kimlerle ne kadar iğrenç ve ahlak dışı ilişkiler kurmuş, kimlere ne gibi ortamlar hazırlamış, kimlerin önüne neleri ve kimleri koymuş ve kimlere ne kadar rüşvetler dağıttığı, ağız sulatır cinsten olaylardı. Hal böyle olurda kimleri masaya ve üstelik tamamen teslim olmuş şekilde oturtmazdı ki?!
Bomba gibi düşmüştü Rıza Zerrap’ın NETFLİX ile yaptığı anlaşma ve mesaj tam da muhatabına ulaşmıştı!
Biliyor işini gavurun oğlu!
Düşünsenize dünyada yarım milyara yakın müşterisi olan bir film sektörü Rıza Zerrap ile tam da hayatını ve yani az evvel bahsini yaptığım kirli, necis, haram ve kenef ilişkilerin yaşandığı süreci film yapmak istediğini, bunu kendisine satıp satmayacağını sormasına Zerrap ‘’ seve seve satarım ‘’ cevabını vermiş olması, yürekleri hoplatmaz mı?
Burada ilginç ve çetrefilli bir başka konu daha var!
Hem Trump ile Erdoğan’ın yaptığı anlaşma ve hem de Netflix ile Rıza arasında yapılmış anlaşmaların daha mürekkebi bile kurumuş değil. Şayet Rıza ile Netflix arasında yapılan bu anlaşma bir mesaj ise ve mesaj muhatabı tarafından alınmış, doğru okunmuş ve koca bir gövde bile taşın altına konuşmuş ise, bu iki anlaşmanın hangisi devreye girecek hangisi kadük kalacak sorusu, haklı bir soru olarak orta yerde durmakta.
Gelin bu soruya da aklınız ve yüreğinize tatminkar gelecek bir cevap vereyim.
Orası ABD ve Başkanı Trump. Yani öyle üfürükten bir DÜNYA LİDERİ değil! Harbiden Dünya lideri bir kişi ve devletten bahsediyoruz. Orada tek geçerli kural vardır ‘’ GÜÇ ‘’ ve şayet bu güç birisini ezmek ve yemeye karar vermişse, bu kişinin kim ve ne olduğu umurlarına ile gelmeksizin çıtır çıtır yerler.
Emin olunuz Netflix yaptığı anlaşmayı devreye sokacak, film çekilecek ve yaşanılmış bütün pislikler bir bir ve sansürsüz şekilde dünyanın gözleri önüne serilecektir. Üstelik çekilmiş filmin ilk sürümü de Trump’un önüne sürülecek ve şampanya eşliğinde izleyeceğine bir tekinizin de kuşkusu olmasın!
Sonra ki süreç mi?
Her ne kadar Erdoğan’ı sahada sildiği kesinlik kazanmış Kılıçdaroğlu olsa da, dar alanda kısa paslaşmaların yapıldığı mevcut ergenler konsülünden müteşekkil CHP, ABD ve Trump’un yeni partnerleri durumundalar. Onların kasetlerini ise DÜNYA DEVLETİ VE DÜNYA LİDERİ NE ZAMAN İSTERSE O ZAMAN PATLATIR…!!!
News
Asayiş
Asayiş
Asayiş
Asayiş
Asayiş
