35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
TEK-EL
Enteresan bir ülkeyiz. Her anlamda asrın tamamıyla gerisinde ve dolayısıyla anlamak ve uygulamak arasında devasa bir zaman, mekan ve anlam boşluğun da kahrolup giden bir ülke ve millet…
Herkes bir şeyleri sahiplenmiş ve tekeli altına almış. Öyle ki, kollektif ve anonim bir değer olmasını tamamen rafa kaldırmış, babasından kalmış bir miras gibi üzerinde tepinip durduğu bu sakat anlayış tarzı dolayısıyla halkın değerler kampına bölündüğü ve dolayısıyla yek diğerinin de kendisine mal ettiği bir başka değer ya da alanı tekelleştirip karşılıklı sıfır getiri üzerinden amansız bir emek kaybı, zaman kaybı, enerji ve maddi kayıpların faturasını millete kestiği izansız, imansız ve ahlaksız bir kavga…
Milliyetçilik birilerinin tekelinde!
Türkçülük birilerinin!,kürtçülük birilerinin!
Laiklik birilerinin!
Atatürk birilerinin!
Bayrak, Minare, Ezan, Sala ve dahi Allah bile birilerinin tekelinde!
Üstelik bütün bu değerler ve Hatta Allah bile ( haşa ) birilerinin tekeli altına alınmaya, sahiplenmeye ve dolayısıyla bir koruma ve kollanmaya gereksinim duyan biçare, zavallı, güçsüz ve dolayısıyla dokunsan yıkılacak cinsinden kumdan kaleler gibiler…
Oysa tamamı kollektif ve anonim değerlerdir. Birileri bir başkası üzerinden bu değerleri gerekçe gösterip boza pişirmeye ve hele hele de ‘’ Ben, bütün bu değerleri geri kalan herkesten çok daha fazla seviyorum ‘’ cinsinden absürt bir yaklaşım sergileyerek kendisini bir hiç konumuna indirdiğinin farkında bile değildir.
Bütün bunlardan daha çarpıcı olan nedir biliyor musunuz !?
Bahsini yaptığımız değerler manzumesini ya da bir tekini bile ikide bir diline pelesenk etmiş ve her sıkıştığında gaz çıkarır misali Allah, Laiklik, Atatürk, Bayrak, Ezan ve Marş gibi değerleri dillendirip volüm yükseltiyor ise şayet, direk kallavi bir sahtekar olduğuna dair hüküm vermiş olmanızın zerre kadar vebal içermediğinin altını çizmek istiyorum.
Hiçbir şey hiç kimsenin tapulu malı değildir!
Dahası, değerler, manevi bir iklim içermeleri dolayısıyla bir mal olmadığı için şahsi bir sahiplenme güdüsü de zaten mümkün değildir.
Ayrıca, her birinin kendisine özgü yüksek ve anlamlı bir değer içeriyor olması aynı zaman da gücünde kendisine tekabül ediyor anlamına gelmektedir. Değer ve güç korelasyonuna sahip bir şeyin koruma ve kollanmaya da gereksinim duyar olduğunu iddia etmek hem değerin kendisine hakeret ve hem de cehaletin istemsiz dışa vurumudur…
Bütün bu açıklamalar ışığında olayları, vurguları ve dile vurumları bir kez daha kriminalize etmek, daha rasyonal bir zeminde analiz etmek herkesin asli görevleri arasındadır. Aksi takdirde basit ve ucuz istismar üzerinden kendislerine saraylar, hanlar ve hamamlar kotaran arsız ve hırsızların kanalına su taşımış ve önlerini kendi ellerimiz ile açmış oluruz.
Ülke hepimizin ve her millet, ırk, din, dil, inanç ve yaşam tarzı bakımından mutlak bir saygıyı hak etmektedir. Bir dil, din, ırk, inanç ve yaşam tarzına gösterdiğiniz saygının boyutu evvel emirde sizin insanlık kalitenizi çek etmesinin yanısıra kendi dilinize, dininiz, yaşam tarzınız ve ırkınıza da nasıl ve ne tip yaklaşım gösterilmesini gerektiğini yine kendi elleriniz ile tayin etmiş olursunuz.
Allah hiç kimsenin değildir!
Atatürk hiç kimsenin değildir!
Milliyetçilik hiç kimsenin değildir!
Minare, Cami, Cemevi, Tesettür, inanç ve ibadet hiç kimsenin babasının malı değildir.
Tamamı bu ülkenin ortak değerleri olup hepsi saygıyı, ihtimam ve özeni hak etmektedir…
GELECEK PARTİSİNDEN UYUŞTURUCU EYLEM PLANI!