DOLAR

35,2068$% 0.3

EURO

36,7672% 0.92

STERLİN

44,3202£% 0.7

GRAM ALTIN

2.968,33%1,32

ÇEYREK ALTIN

4.853,00%0,96

Malatya PARÇALI BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • malatyahaber.com.tr
  • Gündem
  • YÖK ESKİ BAŞKANI PROF DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN’DAN ATANAMAYAN ÖĞRETMEN ADAYLARI SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ

YÖK ESKİ BAŞKANI PROF DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN’DAN ATANAMAYAN ÖĞRETMEN ADAYLARI SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Atanamayan Öğretmen Adayları Sorunu ve Bir Çözüm Önerisi

Yıllar içerisinde büyümesine müdahale edilmeyen atama bekleyen öğretmen adayları sorunu, sonunda ciddi değişiklikler yapılmadan çözülemez hale gelmiştir. Bu sorunu çözmek için daha fazla beklemek ileride daha sıkıntılı ve zor tedbirlerin alınmasını gerektirecektir. Artık hükümetler ‘Biz sorunu dört yıllık iktidarımız döneminde çözeriz’ türündeki sloganlardan vazgeçmelidir. Sorun çok ciddidir ve muhakkak milli mutabakatı gerekli kılmaktadır.   

Atanamayan öğretmen adayları sorunu ülkemizde genç istihdamı ve özellikle yüksek tahsillilerin istihdam sorunu içinde ele alınmalıdır. Benzer durumda olan diğer mesleklerde mezunların istihdam durumlarına bakmayıp sadece öğretmen adaylarının istihdam durumlarını ele almak sadece yanlış değil eksik bir analiz olacaktır. Ayrıca bugüne kadar yapılan tartışmalar şu varsayım üzerine gelişmektedir: Her Eğitim Fakültesi mezunu öğretmen olacaktır. Bu yanlış bir yaklaşımdır ve öğretmenlik mesleğini yüceltmek yerine küçültebilir. Hiç kimse alanında düşük ortalama alan adayların öğretmen olmasını arzu etmez. Öğretmenlerin akademik olarak yeterli olmalarını sağlamak için kimi ülkeler, Finlandiya’da olduğu gibi yüksek lisansı kimileri de Almanya’da olduğu gibi iki devlet sınavını mecbur kılmaktadır. Üstelik aşağıda da gösterileceği gibi alınacak öğretmen sayısını tayin eden en önemli faktör emeklilik, hastalık gibi nedenlerle meslekten ayrılan öğretmen sayısıdır. Bu düşünceler tayin meselesinden daha öncelikli ihtiyacın öğretmen adaylarının akademik seviyelerinin yükseltilmesi olduğunu göstermektedir. Sadece atanamama konusunu daha fazla seslendirdiklerinden ötürü akademik olarak yeterli olmayan öğretmen adayları için devletin sınırlı imkânlarını zorlamak doğru değildir. Böyle bir yaklaşım diğer meslek guruplarında benzer konumdaki mezunlar adına ciddi haksızlıklar doğuracaktır. (Bu bölümdeki fikirlerini benimle paylaştığı için eski öğrencim Prof. Dr. Zafer Çelik’e teşekkür ederim.)

Daha geniş bir teorik çerçeveye oturtulmadan ele alınan sorunlarından birisi, Eğitim Fakültelerini ve Fen Fakültelerini bitirip formasyon eğitimi almış atamayı bekleyen öğretmen adaylarıdır. Bu yazıda diğer meslek grupları mezunlarının atanma meselesini bir başka yazıda ele almak üzere sadece atanamayan öğretmen adayları sorununa değinilecektir. Sorunun ana nedeni Eğitim Fakültelerinden mezun olanlarla formasyon alanların sayısının o yıl Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından atanabilen öğretmen adayı sayısının iki katından fazla olmasıdır. Mezun olan aday sayısı kadar atama yapılamadığı için birikmeler olmakta ve birikenlerin sayısı her yıl artmaktadır.

Atama bekleyen aday sayısı bugün itibarıyla tam olarak bilinmemektedir. En iyi tahmine göre bu sayı 350-400 bin arasındadır. Bir-iki yılda bu kadar öğretmen adayını atamak mümkün olmadığı için sorunun kısa dönem çözümü mümkün değildir. Siyasi partiler dört yıl süren iktidarlarında sorunu çözeceklerini iddia etseler de en az 40-43 bin mezunun verildiği, bunlardan sadece 40 bininin atandığı ve 15 bin öğretmenin emekli olduğu bir ortamda tayin yoluyla çözüm mümkün değildir. Bu nedenle siyasi partilerin iktidarda oldukları dönemlerde atanamayan öğretmen adayları sorununu çözecekleri vaatlerine ihtiyatla yaklaşılmalıdır.

Burada önerilecek çözüm, iki iktidar döneminden fazla bir süreyi kapsar ve bu nedenle milli mutabakat gerektirir. 10-11 yıllık bir süreye ihtiyaç duysa da bu öneri, eğitim sistemimizin kangren olmuş bir sorununu çözecek ve sonrasında aynı sorunla karşılaşılmamasını sağlayacaktır. Yazının sonunda atama bekleyen öğretmen adayları sorunu çözüldükten sonra yılda 40-50 bin arası mezun veren Eğitim Fakülteleri ile ilgili ne yapılabileceği hakkında bir-iki öneri sunulacaktır.

Her ne kadar ülkemizde öğretmen yetiştiren kurumların başında Eğitim Fakülteleri gelse de formasyon (yeni sistemde tezli yüksek lisans) almak şartıyla Fen Edebiyat Fakülteleri, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO) ve İlahiyat Fakülteleri mezunları öğretmen olabilmektedir. Ana kaynak Eğitim Fakülteleri olduğu için onların mevcut sayılarına ve mezun ettikleri öğretmen adayları sayılarına bakmak uygun olacaktır.

Ülkemizde şu anda 92 Eğitim Fakültesi bulunmaktadır. Kıbrıs ve Azerbaycan’da olanlar bu sayıya dahil değildir. YÖK istatistiklerine göre bu fakültelerde 2021-2022 akademik yılında toplam 198.403 öğrenci okumaktadır. Yeni kaydolan öğrencilerin sayısı da 44.740’tır. Bütün öğrencilerin mezun olduğunu kabul etsek dört yıl sonra 40 binin üzerinde aday öğretmen sisteme girmiş olacaktır. Söz konusu 92 eğitim fakültesinde 1.757 profesör, 1.681 doçent, 2.815 doktor öğretim üyesi, 667 öğretim görevlisi ve 2.103 araştırma görevlisi olmak üzere toplam 9.023 öğretim elemanı çalışmaktadır.

Bilindiği gibi MEB her yıl belirli sayıda öğretmen adayını öğretmen olarak atamaktadır. Aşağıdaki tablo 2002 yılından 2021 yılına kadar atanan öğretmen sayıları ile emeklilik, istifa, hastalık gibi nedenlerle öğretmenlikten ayrılanların sayılarını vermektedir.

2002-2021 Yılları Arasında Atanan ve Ayrılan Öğretmen Sayıları (1000)

YılAtananAyrılan (emeklilik, hastalık)Gerçek artış
200230  
200323.124.1-1
20042024-4
20052128.2-7.2
20065119.131.9
20074519.125.9
20084115.325.7
200923,910.113.8
201040,99,531,4
201140,77,633,1
201256,28,847,4
201341,77,933,8
201451843
201552,81141,8
20164934,214,8
201723,4194,4
201825,58.916.6
201941.31526.3
202041.11526.11
2021402119

    Kaynak: MEB Yıllık Faaliyet Raporları

Son sütun, atanan ile ayrılan arasındaki farkı vermektedir. Kolayca anlaşılacağı gibi son sütundaki pozitif sayılar sistemdeki öğretmen sayısındaki artışı, negatif sayılar ise azalmayı işaret etmektedir. 2006 yılından itibaren atanan sayısı ayrılan sayısından fazla olduğu için öğretmen sayısı devamlı olarak artmıştır. Ancak değişen atanan sayısı ve değişen ayrılan sayıları nedeniyle bir eğilimden bahsetmek zordur. Bu gözle son sütuna bakıldığında atama yoluyla öğretmen sayısının en fazla arttığı yıllar 2012, 2014 ve 2015 yılları olmuştur. Bu yıllarda öğretmen sayısı 40 binden fazla artmıştır. Öğretmen artışının 30 binden fazla olduğu yıllar 2006, 2011 ve 2013 yıllarıdır. Burada söylenmesi gereken, yapılan atama sayısı kadar önemli olanın sistemden ayrılan öğretmen sayısı olduğudur. MEB yeni öğretmen atamalarında bu gerçeği hesaba katarak atanacak öğretmen sayısını belirlemelidir.  

Norm Fazlası Sorunu

Öğretmen atamalarında tek sorun atananla ayrılan öğretmen sayısı arasındaki dengenin korunamaması değil norm fazlası sorunudur. Yıllar içinde çözülmeden gelen sorunlar yüzünden atama bekleyen binlerce öğretmen yanında atanıp da norm fazlası konumunda olan öğretmenler vardır. Özellikle büyük şehirlerde ve şehir merkezindeki okullarda ihtiyaç fazlası öğretmen varken esas ihtiyaç olan okullarda öğretmen açığı bulunmaktadır. Bu durum hem atama öncesi hem de atama sonrası öğretmenlerin akılcı bir şekilde kullanılamadığını göstermektedir.

Bunun yanında bir diğer sorun sistemde halen 100 binin üzerinde öğretmen açığı olmasıdır.

Norm fazlası öğretmenler tamamen siyasi güdülerle yapılan il içi atamalardan kaynaklanmaktadır. Siyasi irade bu sorunu çözebilir. Hâlâ hissedilen öğretmen ihtiyacı ise önerilen sistemde çözüme kavuşacaktır.  

Yukarıda belirtildiği gibi Eğitim Fakülteleri her yıl 40-45 bin mezun vermektedir. Yine her yıl emeklilik dolayısıyla 13-20 bin öğretmen eğitim sistemden ayrılmaktadır. Buna karşılık ortalama yıllık 40 bin aday öğretmen olarak atanmaktadır. Her yıl 15 bin öğretmenin ayrılıp 40 bin adayın öğretmen olarak atanması bize gerçekte öğretmen sayısının 25 bin arttığını göstermektedir. Her yıl 25 bin atama yapmakla dışarıda atama bekleyen 350-400 bin öğretmenin eritilmesi (atanması) mümkün değildir. Kaldı ki dışarıda atama bekleyen öğretmen adaylarının sayısı Eğitim Fakültelerinin her yıl 40-45 bin arası mezun vermesi nedeniyle artmaktadır.  

İki Ayaklı Çözüm: Eğitim Fakülteleri ve MEB

Çözüm önerisinin iki ayağı vardır. Bunlardan ilki MEB diğeri de Eğitim Fakülteleridir. İşe Eğitim Fakültelerinden başlamak gerekmektedir, çünkü MEB’in istihdam edebileceğinin çok üzerinde öğretmen adayı mezun edip atama bekleyen aday sayısını artıran Eğitim Fakülteleridir. Bu konuda radikal bir değişikliğe gidilmesi mecburidir.

Bu radikal değişikliklerden birisi, Eğitim Fakültelerinin 10 yıl çok az sayıda lisans öğrencisi almalarını öngörmektedir. Bu sayı fakülte başına 20 ile sınırlandırılabilir. Bu kısıtlı kontenjan, öğretmen olmayı kendileri için ideal olarak gören öğrenciler içindir. Bu süre içinde Eğitim Fakültelerinden beklenen, halihazırda öğretmen olanlara ve atama bekleyen adaylara kendi konularında yüksek lisans yaptırmak olacaktır. Yüksek lisanslar tezli olacak ve bir yıl içinde bitirilecektir. Ülkemizdeki bütün Eğitim Fakültelerinin toplam yüksek lisans verme kapasitesi 40 bin civarındadır. Bu sistemde formasyon eğitimine ihtiyaç kalmayacaktır. Halihazırda öğretmen olan ama yaşı ve diğer nedenlerle yüksek lisans yapmak istemeyen bazı öğretmenlerin özlük hakları cari mevzuata göre devam edecektir.

İkinci ayak olan MEB’e düşen görev, bu modeli uygulamaya karar verip ilan ettiğinden bir yıl sonra yüksek lisansı olmayan hiçbir adayın öğretmen olarak atanmayacağı politikasını benimsemesidir. Dışarıda atama bekleyen adaylar ancak kendi konularında tezli yüksek lisans yaptıktan sonra öğretmen olabileceklerdir.  

Bir simülasyon yardımıyla modelin nasıl işleyeceğini görmek aydınlatıcı olacaktır. MEB’in 2024 yılında bu sisteme geçmeyi kabul ettiğini varsayalım. Aşağıdaki tablo basit bir şekilde 11 yıl içerisinde atama sayıları yıllık 40 bin ve ayrılan öğretmen sayıları yıllık 15 bin olarak kaldığı takdirde atama bekleyen öğretmen adayı sayısının sıfırlanacağını simüle etmektedir.

Atama Bekleyen Öğretmen Adaylarının Eritilmesi ile İlgili Simülasyon (1000)

YılMevcut bekleyenYeni mezunAtananEmekli olanToplam atanamayanYüksek lisansa giden
202440040401538540
202538540401537040
202637040401535540
202735540401534040
20283401,94015286,940
20292871,94015233,940
2030233,91,94015180,840
2031180,81,94015127,740
2032127,71,9401574,640
203374,61,9401521,540
203421,51,94015-31,640
      440

2024-2027 yılları arasında Eğitim Fakülteleri mevcut öğrencilerini mezun edecekleri için atama bekleyen öğretmen adaylarına her yıl 40 bin ekleme yapılacaktır. Ancak 2028 yılından itibaren bu sayı çok azalacak ve Eğitim Fakültelerinin aldığı öğrenci sayısı yaklaşık 1.840’a inecektir. Atamayı bekleyen öğretmen adaylarının sayısını azaltacak olan esas faktör budur. Yeni adayların atanması için ayrılan öğretmenlerle birlikte toplam 55 bin yeni atama yapma imkânı doğacaktır. Böylece 2028 yılını takip eden her sene, 55 bin aday öğretmen atanarak atama bekleyen aday öğretmen sayısı sıfırlanacaktır.  

Önerinin önemli bir katkısı da mevcut öğretmenlerden her yıl 40 bin tanesinin yüksek lisans yapabilme şansını elde etmesidir. 11 yıl çok az lisans öğrencisi kabul edecek Eğitim Fakülteleri bu süre içerisinde 440 bin öğretmene tezli yüksek lisans derecesi kazandırmış olacaklardır. Böylece MEB’de çalışan öğretmenlerin büyük bölümü yüksek lisans dereceli olacaktır. Bu yolla ülkede uzun yıllar hayalini kurduğumuz ve Finlandiya gibi ülkelerde gördüğümüz yüksek lisans dereceli öğretmenlere kavuşulmuş olacaktır.  

Bu meselede cevaplanması gereken en önemli sorulardan birisi atama bekleyen aday öğretmen sorunu halledildikten (2034 yılından) sonra Eğitim Fakülteleri ile ilgili ne yapılacağıdır. Yukarıda belirtildiği gibi sorunun esas kaynağı ihtiyaçtan fazla öğretmen adayını kabul eden ve mezun eden Eğitim Fakülteleridir. Hemen akla gelen çözüm, bu fakültelerin ihtiyaç duyulan kadar öğretmen adayı yetiştirenlerini muhafaza edip diğerlerini kapatmaktır. Burada zor olan kapatılan fakültelerde görev yapan öğretim elemanlarına ne olacağıdır. Ülkemizin yıllık öğretmen ihtiyacı 25 bin olarak alınsa, kapatılacak fakülte sayısı en az 45 olacaktır. Kapatılacak olan bu fakültelerde mevcut öğretim üyelerinin (9.023) yarısı, yaklaşık 4.500 öğretim elemanı çalışmaktadır. Devlet bu elemanları MEB başta olmak üzere diğer bakanlıklarda istihdam yoluna gidebilir.

Eğitim Fakültelerinin Birleştirilmesi

İkinci bir alternatif, toplam fakülte sayısını 45’e indirecek şekilde bu fakültelerin birleştirilmesi olacaktır. Bu alternatifte, özellikle yakın illerdeki fakültelerin birleştirilmesi esas olmalıdır. Birleştirilen fakültelere gerekmedikçe öğretim elemanı alınmamalı ve öğretim elemanı sayıları yıllar içerisinde azaltılmalıdır. Bu alternatif söz konusu olursa Eğitim Fakültelerinin süresi beş yıla çıkarılmalı ve son 1,5 yıl okullarda staj yaparak geçirilmelidir.  

Yıllar içerisinde büyümesine müdahale edilmeyen atama bekleyen öğretmen adayları sorunu, sonunda ciddi değişiklikler yapılmadan çözülemez hale gelmiştir. Bu sorunu çözmek için daha fazla beklemek ileride daha sıkıntılı ve zor tedbirlerin alınmasını gerektirecektir. Artık hükümetler ‘Biz sorunu dört yıllık iktidarımız döneminde çözeriz’ türündeki sloganlardan vazgeçmelidir. Görüldüğü gibi sorun çok ciddidir ve muhakkak milli mutabakatı gerekli kılmaktadır. Sorun, iktidar olan partini sorunu değil ülkenin sorunudur.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

ZAFER PARTİSİ MALATYA İL BAŞKANINA ” DENETİMLİ SERBESTLİK ”

HIZLI YORUM YAP