34,7999$% 0.27
36,8294€% -0.07
44,4413£% -0.01
2.942,59%0,29
4.889,00%0,43
Makalemize, İsmet Özel’in; yazımın tamamını bir cümle ile betimlediği o veciz sözcük öbeği ile giriş yapmak istiyorum. Diyor ki Üstad ‘’ Allah, insanları iddialarından vurur!
Bu veciz cümleyi, almasını bilenlere hesabı hayli yüksek tonajda mesaj içeren bu cümleyi gücüm yettiğince şerh edecek ve oradan da yazımın gelişme boyutuna doğru sancılı, sızılı, utanılası ve yok artık denilesi bir yolculuğa tabi tutacağım vicdanı olanları..!
Evvela yazımızın başlığımızda ki Din ve Put kavramlarını kullanmaktan mütevellit meramımı dile getirip ama iyi niyetli ama mevcut cemaatin müşrik versiyonlarının pusuya yatmış olanlarının ellerinden ki tüm kozlarını alacak olan izahata girişmek istiyorum.
Doksanlı yılların başlarında başlayıp ortalarına doğru ivme kazanan ‘’ İslami hareketler ‘’ bir hırka bir lokma, rüşvet alanda verende melundur, komşusu aç yatarken kendisi tok olan bizden değildir, münafıklığın alameti üçtür ‘’ türünde hayli cilali iddia ve savların göz ve günül okşadığı yıllardı.
Sığdıramayacağım kadar çok ve biri diğerinden iddialı sözlerin gırla gittiği o yıllarda bende, memleketim olan Malatya’da bu tip bir oluşumun içerisine girmiş ve bir ton uçucu ve uyuşturucu cümleler ile çakır keyf birey haline dönüştürülmüş olan ciddi bir kitlenin bireyiydim.
Vayyyy vay vayyyy!
Adamlar(!) işi biliyorlardı. Nerede, ne zaman, hangi kıvamda ve kaç gram vereceklerini çok iyi bildikleri yapay ve yani put dinlerinin uçucu ve uyuşturucusunu, zihinlerimize, hayli mahir şekilde belirli günlerde, gece ve evlerde zerk ediyorlardı.
Aldıkça uçuyor ve uçtukça istiyorduk.
Bizler, seçilmiş insanlardık ve bizler ‘’ Müslüman ‘’ ve dolayısıyla diğerleri ile kıyası bile zinhar mümkün olmayan ahlak, erdem, haysiyet ve şahsiyet timsali bir yapı, camia, cemaat, vakıf, derken ve bireylerdik…
Bizlerin, yani birer ahlak, erdem ve şahsiyet timsali kurum ve bireylerin dünyaya hem dini, hem sosyolojik, hem tarihi ama özellikle de hak, hukuk ve adalet temelinde EKONOMİK bir söylemi, tez ve iddiası olan yapılardık ve bizler mutlaka imkân verilmesi ve daha olmadı bu imkânı mutlaka elde etmesi gerekenlerdik.
Ok yaydan çıkmıştı bir kere. Akın akın, bölük bölük çoğalan ve çoğaldıkça iddiaları da aynı oranda ses yükselten afyonlanmış tipler konferanslar yapıyor, mitingler, tel’inler, etkinlikler ve daha bir sürü aktiviteler organize ediyor ve ‘’ Şeriat isteriz ‘’ naraları atıyorlardı peltek dilleriyle.
Dillere destan şarkılar, şiirler ve marşlar dillere pelesenk olmuş ve ayakları yerden kesilmiş yığınlar şehitlik sevdası ile yanıp tutuşuyorlardı!
İklim işte aynen böyleydi.
Tam bu sıralarda imanı daha bir kıvama! getirecek ve Müslümanlara iktidar kapısını açacak olan 28 Şubat tezgâhı servis edilmiş ve ülkenin dört bir tarafında kanaat önderi, şeyh, âlim, mola, mele isimli şarlatanlar, galeyana getirdikleri kitlelerin önünde yerlerini almış ve milleti istedikleri gibi evirip döndürüyorlardı.
Öyle ya, onlar değil miydi kanaat önderi, şeyh, imam ve aktivist!? Elbette ki ön saflarda ve hak ettikleri(!) ilgi, alaka ve hürmeti de görmeliydiler…
Derken AKP kuruldu ve Onuru çiğnenmiş İslam ve onun müntesipleri olan Müslümanlar öç ve intikam almalıydılar…!
Bir Müslüman partisi olarak AKP, hepinize kaç sıklet, kaç okka ve kaç kırat imanınız var alayınıza göstereceğim cinsinden köşe bucak izler bırakıyor olsa da efsunlanmış ve afyonlanmış kitlelerin görebilmesi ne mümkün…
O ana kadar tavka, zühd, tevazü, kahkaha ile tebessümün bile sınırlarını kalın kalın çizmiş olan ve yine bir bardak suyu oturarak ve üç yudumda içip, her aralıkta bir şeyler terennüm eden takva ehli Müslüman kardeşler makam, makam aracı, kadın, servet, şöhret, şehvet içerisine giriyor ve girdikçe koca bir hiçe tekabül eden iman kıratları gün yüzüne çıkıyordu.
Döküm döküm dökülüyorlardı bizim iddialı Müslümanlar. Dedik ya iddialarından vuruluyor, sere serpe uzanıyor ve artları sıra pislik kokular bırakıyorlardı. İçlerinde bir müddet bulunduğum İslami cemaatin lideri salya sümük hoca, bir bardak suyu içerken ki gösterdiği takva performansı hala gözlerimin önündedir.
Salya sümük tipin o süreçte gerek kendisi ve gerekse kardeşleri açlık sınırlarında tevazu turları atarken, şimdilerde dudak uçuklatan servetlerin sahibi olurken dışa vurdukları OPUS DEİ’nin Malatya şubesi oldukları gerçeği de, ayrıca kayda geçirilmesi gereken başat konulardandır.
Bütün bu karanlık yapıları ve bağlı oldukları şer şebekeleri, nereden beslendikleri ve elde ettikleri bu devasa servetleri Cumhuriyet savcılarının özellikle dikkatlerine sunuyorum. Şayet bir gün devran döner ve harekete geçmeyen her bir etkili ve yetkiliyi ayrıca dava edeceğimi ve yakalarını bırakmayacağımın da altını kalın kalın çiziyorum.
DİN ÖLDÜ!
Hem dinleri ve hem de karakterleri yapaydı, yalandı, sahteydi, riya doluydu ve bir avuç alt tabaka müstesna alayı pis bir projeydi. Hepsi birer karun servetine sahip olmakla birlikte en hayasız seksüel ilişkiler ile şehvete, şaklabanlıkları dolayısıyla şeytana bile rol kestiler.
İslam’i cemaat, İslam’i vakıf, İslam’i dernek, tarikat, kuran kursu, İslam’i neşriyat, Dini yayın ve Ensar diye teşekkül etmiş olduğunu iddia edenlerin tamamına yakını makam, mevki, saltanat, şehvet ve servet dininin merkezi olan AKP’nin cemaati oluverdiler.
Allah var sağlam bir cemaat, sağlam bir kul ve dinlerinin sağlam müminleri oluverdiler.
Ağızlarından gırtlaklarına varıncaya ve hatta boylarını fersah fersah geçinceye kadar harama, necasete, şirk, hırsızlık, yolsuzluk, namussuzluk, nepotizm dinine gösterdikleri sağlam sadakat her türlü takdirin üstündedir.
Ne ki mahkemeye kadıya mülk değildir. Hem ölümlü dünya değil mi !? Ve yaşamasın mı bütün zalimler için CEHENNEM…!?
İKİMİZDEN, İKİSİNDEN BİRİ OLMAMALI!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.