BİZ GAZETECİ OLMAKTI SUÇUM!

10

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bir gazeteci olmaktı suçum!

Haklıya haklı, haksıza haksız, hırsıza hırsız, namussuza namussuz demek ve yapılmış tüm hırsızlıkları, yolsuzlukları, nepotizm ve daha bir sürü türden haram, yasak, yasa dışı ve dolayısıyla çok büyük ve yüksek sayılarda ki suçları yazmak, toplum ile paylaşmak ve afişe etmekti en büyük suçum…!

Bile isteye ve seve seve üstlendim bu suçu ve suçları. Dahası, aynı sevgi, heyecan ve iştiyakla işlemeye devam edecek ve tüm hırsızları, namussuzları, yolsuzluk yapanları, ihaleye fesat karıştıranları, mazlum milletin malını fütursuzca, haksız, hukuksuz ve Allahsızca gasp edenleri yine aynı millete ( HUKUK DEMİYORUM, DİYEMİYORUM ) şikâyet etmeye, deşifre etmeye devam edeceğim.

Ben, bütün bu suçları şerefle ve iftiharla yerine getirirken, bir an da piyasaya bir siyasetçi müsveddesi çıktı ‘’ bana hakaret ediyorsun ‘’ suçlaması ile dava açtırdı, siyasi gücünü kullandı ve sonucunda maddi, manevi ve cezai yaptırımlar ile karşı karşıya bıraktı beni…

Ve ben aynı suçu şerefle ve iftiharla yerine getirirken bir başka siyasetçi müsveddesi ise ‘’ Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ‘’ ettiğim iddiasıyla dava açtı ve yine maddi, manevi ve cezai yaptırımlar ile karşı karşıya bıraktılar.

Bütün bunlar yetmedi, kesmedi ve tatmin etmedi bu müsvedde takımını ki yine devreye girdiler ve yine devreye soktular sahip oldukları tüm güç ve imkânlarını. Zira ben sesi kısılması, kesilmesi, korkutulması, sindirilmesi ve kendi taraflarına geçirilmesi gereken bir gazeteci olmalıydım…!!

Olmadım, olmayacağım ve olduramadılar…

Olmadım ve olduramadıkları için daha bir kin, hınç ve hırs ile saldırmaya başladılar. Ve bu kez alabildiğine küçüldüler.

Öyle ki tüm hakikati, ahlaki ilkeleri, izan, vicdan, hayâ ve utanma duygusunu ayakları altına almalarıyla birlikte, Allah’tan da korkmayarak en aşağılık kumpası kurup en namussuz iddia ve isnatlar ile bir kez daha dava ettiler.  Ve elbette siyasi güçlerini de hakkı ile ve tam teşekküllü kullanarak bir kez daha maddi, manevi ve ceza evi yaptırımı ile karşı karşıya bıraktılar beni.

Ben, eşim ve dört çocuğum son derece kaotik ve müşkül bir durumun tam orta yerine terk edilmiştik. Bu durum sebebiyle hiç kimseler yanımıza yaklaşamıyor, maddi ve manevi bir yardımda bulunmak şöyle dursun hal hatır bile soramıyorlardı.

Davalarım istinaf ve Yargıtay’da beklemekte ve adeta Demokles’in kılıcı misali tepemde sallandırılıp durulmaktadır.

Öyle ya!

Dava onlara ait bir kavramdı ve onlar hakikatin taa kendileriydiler!!

Onlar Müslüman!

Onlar dürüst!

Onlar hakikat ehliydi ve onlar siyasi hareketleriyle birlikte Cennet ile muştulanmış, kabul olunmuş dua olmaları hasebiyle benim de bu hakikate(!) tabi olmam, biad etmem ve hatta iman etmem isteniyor, bekleniyor ve hatta dikte ediliyordu…

Bütün bu yaşadıklarımı, bugün sosyal medyadan izlediğim bir video ile tekrar yaşadım ve o travmatik günler tekrar girdabına alıverdi beni.

İzlediğim videoda da yine bir gazeteciye bir siyasetçi müsveddesi, Tatvan Belediye başkanı Emin Geylani’nin yakın koruması olan polis memuru(!) Engin Kaplan ve diğer koruması boksör Yücel Baysali tarafından yapılan insanlık dışı ve şiddetli saldırı görüntüleriydi.

İzlerken kanım dondu. Bir polis memuru yapılan saldırıyı koruma altına alıyor ve boksör olan diğer koruma bütün gücüyle gazeteciyi darp ediyordu. Dışardan ayırmaya gelenleri ise beylik tabancası ile tehdit eden bir polis memuru var orta yerde.

Gazeteci ama özellikle de namuslu gazeteci olmanın bedeli bu kez Bitlis’te ödeniyordu. Tatvan Belediye başkanımın ayıpları, yalanları ve yanlışları bu kez Bitlisli bir gazeteci Sinan Aygül tarafından yazılmış, çizilmiş ve deşifre edilmişti.

Burası Türkiye’ydi ve burada suçluyu, arsızı, hırsızı, namussuzu deşifre etmek suçtu ve bu suçun bedeli bir gün Malatya da Turan Güzel tarafından bir başka gün Bitlis’te Sinan Aygün tarafından ödeniyor ve ödetiliyordu.

Anayasa’nın, yasaların ve hukuk ile birlikte hukuk insanlarının hiçleştirildiği bir ülke de yaşıyor olmanın acısını, sancısını, sızısını ve utancını ancak namuslu ve dolayısıyla bedel ödemiş gazeteciler bilirler. NAMUSLU TÜM GAZETECİLERE VE ONLARA DESTEK OLANLARA SELAM OLSUN…

NOT: BÜTÜN BU FACİA VE FECAATLARIN AKTÖRLERİ; BİR TÜRLÜ SUSTURAMADIKLARI BENİ, RÜŞVET VE İLTİMAS İLE SAFIMIZA ÇEKER MİYİZ!? UMUDU İLE BENİMLE BİR TOPLANTI GERÇEKLEŞTİRDİLER. TOPLANTIDA, BİRİ DİĞERİNDEN ÖZEL, GÜZEL VE DEĞERLİ TEKLİFLER ( RÜŞVET ) YAPMALARI SONRASI`; ÇOK AMA ÇOK SERT BİR SES TONUYLA VALİ, SİYASETÇİ YA DA BİR BAŞKA MAKAMA GELEMEYECEKLERİNİ DEĞİL, ADAM OLAMAYACAKLARINI SÖYLEYİP TERK ETTİM BENİ AĞIRLADIKLARI MAKAM ODASINDAN…