DOLAR

35,2068$% 0.3

EURO

36,7672% 0.92

STERLİN

44,3202£% 0.7

GRAM ALTIN

2.968,33%1,32

ÇEYREK ALTIN

4.853,00%0,96

Malatya PARÇALI AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

İNADINA YAZACAĞIM

İlk yazdığım, daha doğrusu yazmaya çalışıp çabaladığım yıllarım geliyor aklıma. Ve zaman zaman dönerim geriye ve ilk zamanlarda ki yazılarımı tekrar okur ve gülerim kendime, yazdığım konulardan yazım üslübuma varıncaya kadar.

Allah var, o ilk zamanlar yazmanın bir bedelinin ve hele hele de Allah’tan korkarak, utanarak, ilke ve hukuku belirgin bir zemin edinerek yazmanın okkalı bir bedelinin olduğunu bu gün ki kadar fark etmiş ve bu bilinç ile yazıyor değildim.

İyi şeyleri, acıtan, dokunan, okuyandan bişeyleri parça parça koparan konulardan ziyade iyi yazmayı daha bir dert edinmiş ve bu minval üzere dikkat kesilmiştim. Kavramlar ile aşk ilişkisi kurmuş tum. Dolayısıyla kimi zaman tango, kimi zaman halay ve kimi zaman otantik birliktelikler kuruyor ve öyle yazıyordum.

Hele Samba, hele de Samba…

Tutkuydu yazmak. Oturup klavye başına, konu başlığını belirlememişken bile kullanacağım her bir kelime ve totalinde ki her bir cümle ile kuracağım ateşli birliktelik, damarlarımda şehvetle dolaşırken, bittikten sonra ki huzur veren tükenişimi anlatabilmem ne mümkün…

Zaman, nasılda çabuk ilerlemişti. Yazmak için okumanın ön şart olduğunu hayli zamandır kavramıştım zira kendimi  tekrar etmememin de ön koşuluydu ve gayet iyi farkındaydım.

Her ne kadar belli bir süre cemaat, İslami Dernek, vakıf ve benzeri  isimler altında teşekkül etmiş yobazların içerisinde kalmış olsamda felsefeyi, sosyoloji, atropoloji ve parapsikolojiye olan özel ilgim okuma seçeneğime özel dokunuşlar yaparak geniş bir bakış açısı ve zengin bir kaynak koydu önüme.

Ateşin etrafında dans

Şanslıydım, bu zengin kaynak ve panoromik bakış açısı Müslüman olmamla birlikte hukuk, ilke, ahlak, bilinç, hakkaniyet gibi kavramlar ile olan duygu bağımı felsefik ve mantık örüntüsüyle tahkim etmesi sonrası, ateşle olan dansım başladı.

O sebeple severim Samba’yı…

Zaman zaman sığ sularda, zaman zaman bir rafting çılgınlığı ve zaman zaman dibi görünmez sularda soluksuz, duraksız ve limitsiz bir kulaç atma gibiydi.

Ete dokunuyor, dişe dokunuyor, göze dokunuyor; Allah, haya, vicdan, izzet, şeref, namus, edep, hukuk ve adalet diyor ve isteye istemeye hırsız, namussuz, sahtekar, iki yüzlü, din tüccarı, yobaz ve şerefsizler ile her köşe başında dişe diş ve göz göz geliyordum.

Müslüman olmanın üzerime yüklediği iç ve dış birlikteliği ve bunun tabi tezahürü olarak ilkeli ve omugalı olmanın getirdiği erdem harici hiçbir kazanım elde etmedim. Aksine dünyalık olarak hep kaybeden tarafta oldum.

Ötelediler, iftira ettiler, hakaret ettiler, kara propaganda ile olmadıkkumpaslar kurup şeytana papucu ters giydirecek birliktelikler ile kupkuru alanda bile ayaklarımı kaydırdılar.

Her öteleme, her hakaret, her kumpas ve her iftira daha bir bileyledi bilincimi, inancımı, Allah ve hukuka olan bilinç dünyam ile kalemimi ve sonra kumdan kalelerini, yapay Tanrı ve dinlerini, haysiyetsiz ve samimiyetsiz şekilde örttükleri başlarının içinde ki tüm afiştelikleri bir bir aşikar eyledim.

Kuran’ı onlardan çok daha iyi biliyor olmam dolayısıyla kül yutturamadılar. Çeşitli kumpaslar sonucunda ceza evlerine göndererek korkutup terbiye(!) edemeyince yüksek rütbeli, esaslı makam ve payeli abiler ve ablalar eliyle makamlarda ağırlayıp tumturaklı teklifler ve yani daha alani ve doğru tabiriyle rüşvet tekliflerini de düşünmeksizin münasip yerlerine sokuvermelerinde yardımcı oluverdim kendilerine.

Yaklaşık on gün kadar sonra beni makamda ağırlayanlar ve saflarında yer almam koşuluyla neler teklif ettiklerine ve hangi makamda ağırladıklarına varıncaya kadar kaleme alacağım. Şimdilik herkesten 10 gün kadar müsaade istiyorum. Sonrasına tek tek ve isim isim sayacağım ve elbette kumpasın içinde olalara varıncaya kadar…

Yazmanın bedeli!

Bana; kurt’tan Kuş’tan, havadan su’dan yazmamı teklif etti tesettüre en büyük ihaneti yapmış müstakbel abla ve heyeti.

Kendi saflaında yer almıyorsam da bari karşılarında durmamamın bile yeterli olduğunu ve akabinde önüme koydukları hatırı sayılır teklifide ekleyivereceğim on gün sonra ki yazıma. Hele bekle beni hırsızların ablası bekle…

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

ATARLI VE RACONSUZ CÜMLELER

HIZLI YORUM YAP