Gündem o kadar hızlı ilerliyor ve benim de önüme o kadar çok konu ve materyal geliyor ki hangisini yazacağımı şaşırıyorum çoğu zaman.
Bugün kaç gündür ayrı ayrı yazılar yazdığım DİNCİ MEŞİALE ÖRGÜTÜN’den görüşme ve konuşma talebi geldi. Taleplerini seve seve kabul ederek evimde ağırladım. Yaklaşık 2 saate yakın bir görüşme gerçekleştirdik.
İşte bu çirkef görüşmeyi kaleme alacaktım ancak güncel bir konunun soğumadan Malatya kamuoyunun önüne koymamın hem ibret vesikası olması ve hem de dincilerin ve dinciliğin nasıl kural ve ahlaktan azade çalıştığını göstermek istiyorum.
Gelelim konumuza!
Gerek Akp’nin kendisini İslamcı kodlar üzerinden tanıtması ve gerekse bütün ilişkilerini de Dinciler, İslamcılar, tarikat ve cemaatler üzerinden ilişkiler kurup onlara ciddi ödenekler ayırması ve bu okkalı ödenekler karşısında İslam ve Kuran’ın mesajlarına akıl almaz taklalar attıran bu yapılar, geldiğimiz çirkef durumun en baş sorumlularıdırlar.
Dincilik ve İslamcılığın kendisini beslediği temel motivasyonun aldatma, kandırma ve istismar üzerinden cereyan ediyor olması dolayısıyla doğruluk, ahlak, iman, hakikat, adalet, hukuk, ciddiyet ve samimiyet gibi erdem ve ahlaki ilkeler hayli uzaklarına düşmektedir.
Konuya daha bir göbekten girecek olursak eğer Akp genel merkezi üç ismin aday adaylığı üzerinde ciddi ve sinsi bir çalışma yürüttü. Her ne kadar genel merkezin Selahattin Gürkan’ı gözden çıkardığını ve hatta arızalı bir uzuv gibi kökünden kesip atacağını defalarca yazmış olmama rağmen gerek kendisi ve gerekse avane takımı bu uyarımı bir türlü dikkate almadı ve almak istemediler.
Üç beş kişi ile yanyana, kolkola girmesine ve bunlarla samimi pozlar ve ilişkiler kuruyor izlenimi veren Akp, aslında fare kapanına peynir koyduğunu son derece açık etmekteydi. Ancak goygoycuların, yalancı ve yalakaların doldurmaları dolayısıyla dokuz bin fit yükseklerde uçan Selahattin Gürkan, kendisine oynanan oyunun ne farkındaydı ne de görebilecek bir uyanık bilinç içerisinde bile değildi.
Akp genel merkezi kendisine marazi bir uzuv muamelesi yaptığını gayet ustalıkla gizli tutarak ara ara havuç uzattığı, kapana peynir koyduğu, sen bizimsin ve adayımız sensin türünden gaz ve gönül alıcı ütopik vaatler ile son ana kadar Selahattin Gürkan’ın gönlünü hoş tutarak ayrılıkçı bir tavrın önüne geçmiştir.
İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya gibi metropol şehirlerin adayını çok önceden açıklayan ve bu açıklama ve tanıtılardan dolayı en küçük bir endişe dahi duymayan Akp genel merkezi, Malatya, Selahattin Gürkan ve yeni adayına dair ser verip sır vermiyordu.
Şayet açıklanandan çok daha erken bir tarihte kendisinin egale edildiği, marazi bir uzuv muamelesine tabi tutulan Selahattin Gürkan, tıpkı Akp’li olup daha sonra gösterilmeyen ve bu durum sonrası CHP ile görüşüp Chp adaylığı kabul edilen ve seçimi de kazanan Arapgir belediye başkanı Sayın Haluk Cömertoğlu vakası kulanlarına küpe olmuştu Akp ve onun Malatya’da ki dinci yapısının.
Malatya’nın bürokratik yapısından tutunda iş dünyası, STK ve muhafazakâr kesimin nabzını ve kontrolünü elinde tutan ve elbette büyük şehir belediye başkan adayını belirleme noktasında son derece etkin olan MEŞALE ÖRGÜTÜ dersine gayet iyi çalışmış, sinsi, uzun ve sabırlı bir pusuya yatmıştı.
Tıpkı Akp genel merkezi gibi ser verip sır vermiyor ve destekledikleri ve en nihayetinde aday olarak belirledikleri Sami Er de gerekli ikaz ve uyarıları almış olması dolayısıyla vitrinden, sosyal medyadan ve yerel basından tamamen uzak durmuş, adaylık ve ismini gözlerden alabildiğine ırak tutmayı başarmıştır.
Son gülen iyi güler stratejisi
Akp’nin çalışma yapısı ve MEŞALE ÖRGÜTÜ’nün temel felsefeleri tamamen pragmatizm ve nepotizm üzerine kurulu olması hasebiyle vefa, sadakat, kadirşinaslık, erdem gibi değerler ile haliyle ilişki kurmamış ve kurmakta istememişlerdir. Zaten böylesi büyük ve ulvi değerler bu yapılara minimum on gömlek büyük gelecektir.
Alabildiğine sinsi ve kurnaz MEŞALE ÖRGÜTÜ’nün alabildiğine sinsi ve kurnaz yaklaşımı dolayısıyla adayın açıklanması son derece geciktirilmiş ve Selahattin Gürkan’ın Akp için çalışma azmini kırmadığı gibi canı, malı ve çevresiyle kendisini helak edişini sinsi sinsi izleyerek sadist naralar atmışlardır.
Bu sinsilik sonucunda bir taşla iki kuş vurarak Selahattin Gürkan’ı elemiş ve yine içlerinden ve kendi çocukları olan Sami Er’i aday göstermiş olmakla birlikte Selahattin Gürkan’ın bir başka parti ve oluşum ile ilişkiye girmesine, anlaşma sağlamasına ve kendi karşılarına rakip olarak çıkmasına imkân tanıyacak zamanı da tamamen bitirerek nasıl bir sinsilikle hareket eden kuruluş oldukları noktasında beni haklı çıkarmışlardır.
Önümüzde ki 5 yıl içerisinde yerle yeksan olmuş Malatya’nın tekrar inşası sürecinde ortalama 3 milyar dolar gibi devasa bir paranın döneceğini hesap edersek eğer, böylesi devasa bir paranın kimlerin, hangi kuruluş ve örgütlerin ve elbette hangi yapıya biat ve intisap etmiş kişi ve şirketlerin elleri arasında dolanacağı noktasında en küçük bir muhalif ses bile çıkmaması hesaplanmış ve bir taşla iki kuş vurulmuştu.
Bir sonra ki yazımda MEŞALE ÖRGÜTÜ’nün benimle görüşmek ve konuşmak istemeleri üzerine evimde ağırlamış ve yaşanılanların bütün yazılarımı nasıl da haklı çıkardığını, İslam, Kuran ve Müslümanların nasıl da istismarı üzerine kurgulanmış bir yapı olduklarını bizatihi kendilerinin söyledikleri üzerinde açıkça gözler önüne sereceğim.
Ev elbette Sami Er ile MEŞALE ÖRGÜTÜ’nin nasıl göz, gönül, ilke ve hedef ortaklığı içerisinde olduğunu ve bütün bunlar dolayısıyla önlerinde herhangi bir ayak bağının kalmadığını kaleme alacağım.
News
Ekonomi
