42,5191$% 0.04
49,5894€% -0.02
56,8225£% 0.08
5.791,20%0,68
9.496,00%-0,08
Gün geçmiyor ki bir hırsızlık, yolsuzluk, şeytanlık ve şarlatanlık ile karşı karşıya gelmiş olmayalım. Bu kadar gün yüzü görmemiş ve arsıza, hırlıya ve hırsıza bile meslek öğretecek kadar uzman olanların, kamu kurumlarında bu denli yüksek yerlere gelip bir o kadar yüksek taytıl sahibi oluşları, uzman bir hırsızlık şebekesinin tezahürü değil midir?
Sadece AKP odaklı yazılar yazdığım ve sadece AKP’ye dair ağır ithamlarda bulunduğumu iddia edip beni tarafgir olmakla itham eden embesillerin varlığı da ayrı bir dert, ayrı bir yara ve başlı başına bir sorun.
Gelelim akıllara durgunluk veren hırsızlık olayına!
Bir gurup alt konumda bulunan kamu görevlileri, üst konumda ki yöneticilerinin odalarına giriyorlar, onların şifreli olan E- İMZA sistemlerine erişiyor ve bu bilgileri kopyalıyorlar.
Bu iddialar üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, çok sayıdaki kamu kurumundaki yöneticinin e-imzasını kopyalayarak, sistemlere yetkisiz erişim sağlayıp, sahte, lise ve üniversite diplomaları ve sürücü belgesi düzenleyen 134 şüpheli hakkında geçen mayıs ayında dava açıyor.
Araştırma ve soruşturmaların ikinci ayağı tamamlanıyor ve elde edilen belge ve bulgular ışığında 65 şüpheli hakkında yeni davalar açılıyor
Şüpheliler, verdikleri ifadelerinde 400 akademisyenin, evet evet tam 400 akademisyenin usulsüz atanmasında etkili oldukları saptanıyor. Şimdi siz bu atanan kişilerin nasıl atandıklarını, kimlerin, hangi yöntemleri kullanarak kendi işlerinin nasıl çözümlendiğini bilmedikleri mi zannediyorsunuz?
Ne mümkün efendim ne mümkün!
Zira her işin bir bedeli olması bir kenara böylesi risk içeren bir işe kimselerin babasının hayrına girmeyeceğine göre vardır bir bedeli ve görev yerleri, atandıkları üst makamlar kendilerinin arzu ve istekleri doğrultusunda gerçekleşen bu profesör ve hoca kılıklı müsveddeler de, elbette ellerini atmışlardır çaldıkları paraları sakladıkları yerlere..!
Birçoğunun doçent ve profesör olduğu ortaya çıkan bu kişiler, yapılan bu kıyağın hakkını vermişlerdir değil mi?
Düşünsenize, odasına girilen, şifreli E İMZA makinesine işlem yapılıp kopya edilen kişilerden birisi, Bilgi BTK Başkanı ve Başkan Yardımcısı oldukları iddianamede tapu gibi yer almakta. Dedik ya böylesi yüksek risk almanın bir bedeli olmalı ve elbette onlarda paylarına düşeni almış olsalar gerek..!!
Bitti mi?
Yok, efendim yok, sırada YÖK Eğitim Öğretim Daire Başkanının yanı sıra 14 farklı üniversitenin Öğrenci İşleri Daire Başkanı veya personelinin e-imzalarını taklit ettikleri saptanıyor.
Şu hırsızlığın, şu uzman namussuzluğun ve şu master gerektiren senkronize çalışma disiplinini görüp tebrik etmemek ne mümkün?!
Sahtekârlığın, hırsızlığın ve bilumum namussuzluğun sadece bunlarla sınırlı kalmadığını; lise giriş sınavlarından tutunda bir kişinin birden fazla makama atanıp trilyonlarca maaşlar aldığı, pardon çaldığı, artık sıradan olaylar arasında.
Size şimdiden garanti ediyorum ki bir tek kişi bile üç aydan fazla içerde kalmayacak!
Zira odalara girenler, kopyalama yapanlar ve ele geçirdikleri imkanları son derece yüksek bir gelire tevdi eden bu 134 kişinin ABİ/ leri olmasın mı yani?!
Düşünsenize!
Kaç adet sahte diplomalı sahtekar akademisyenler, doçentler, DR’lar kamu kurumlarında ve üstelik son derece yüksek makamlarda, dudak uçuklatan paralar ile gece alemlerine akıyorlar..!
Diyorlar ki yazma!
Ülkem’iz! Tamamen işgal edilmiş yağmalanıyor, talan ediliyor, geleceği ve altı oyularak ortadan kaldırılıyor. Anayasal ve yasal hiçbir denetim ve kontrolün olmadığı, herkesin korkusuz ve hayasızca yağmaladığı böyle bir düzende kimliksiz, kişiliksiz, hissiz, tepkisiz ve dolayısıyla silik bir toplumun orta yerinde feveran edip duruyorum!!
Ülke’m, kontrolsüz halde ve her taraftan sahtekârlık, yolsuzluk, hırsızlık, gasp, cinayet ve taciz olayları akıyor. Vahim olanı, vakalarda devasa boyutlarda patlamalar yaşanıyor olmasına rağmen dur diyen, utanan ya da görev ve sorumluluk edinmiş bir tane savcı, hâkim, asker ve polis bile yok orta yerde.
Bütün bu pervasızlıkların ve büyük asayiş sorunlarının artışında ki tek gerçek namussuzların, hırsızların, vatan hainlerinin korunma güvencesi aldıkları ve böyle güvencelerin verilmiş olmasındandır.
Böyle olunca sonuç ‘’ bana bir şey olmaz” cesaretidir. Yani ülkenin sahipsizliği ve yani korkunun herkes tarafından satın alındığı ve yani ülke ve millet için hiçbir değerin, değerinin kalmadığının açık belgesidir!
İşte bütün bunlar bir ülkenin beka sorunudur. Ve bir ülkenin kendi içinde çürümesidir. Üstelik bu çürümenin hangi boyutlara geldiğini gösteren koca bir utanç belgesidir aynı zamanda…
Ülke elden gidiyor, yok oluyor her şey. Ve her yer çürümeye terk edilmiş iken, çürümeye çözüm bulunabilir mi?
Zor ama imkânsız değil elbette.
Evvela böylesi bilinçli bir toplum gerek ve sonra bu kitlenin harekete geçmesi…
Önce ahlaka, erdem, hukuk, insan ve İslam olmanın tabi gerekleri bir kez daha hatırlanacak ve bunlar üzerine namus, şeref ve haysiyet sözü verilerek toplumsal mutabakat sağlanıp her bir bireyin imza atması gerekecek.
Hasta ve kangren olmuş yerlerimizin teşhis ve tespitine ne hacet! Her haliyle çürüme içten başlayıp dışa kadar sirayet etmiş olması dolayısıyla kol ise kol, bacak ise bacak kesilip atılacak!
Olmadı mı ? Vur çaprazlama, zira zaten kangren olmuş…
Bütün problemlerimiz Bilimsel bağlamda ve aynı zaman da ehliyet ve liyakat sahiplerince tespit edilip çözüme bağlanacak ve bu ahlaki ve hukuki bakış ve gereklilikten zerre kadar bile taviz verilmeyecektir.
Eğitim sisteminden tutunda aile ve toplumun kendi içerisinde sosyolojik, teolojik ve iktisadi yaklaşımlarında ki hastalıklı bakış açıları ve yaklaşım formları bir an bile beklemeksizin kesilip atılacak.
Din ve dindar üzerinden estirilen yalan rüzgârı da aynı ciddiyet ile kolu ve bacağı kesilip dili kökünden koparılacak!
Devlet ile partilerin, Devlet ile iktidarların aralarında ki fark, kesin ve kalın çizgilerle yeniden belirlenecek ve kırmızı çizgi olarak ilan edilecektir.
Ayrıştıran, ötekileştiren, hakkı, hukuku ve adaleti ihlal ve ihmal eden herkes ve her kurum itlaf edilmekle birlikte, bu anlamlı ve ulvi teşhis ve tedavi sonrası bile kendisini buraya, bu devlet ve bu vatana, bu ülke ve bu millete münasip görmeyenler de koparılıp atılacaklardır.
Benden ötesi yalan, benden ötesi kıyamet diyen kim olursa olsun, kıyamete kadar dili kesile…!
DIŞ TİCARET AÇIĞI ŞOK EDİCİ ŞEKİLDE BÜYÜYOR!
1
MEŞALECİ MEŞALECİYE DEMİŞ CIRT GÖZÜNE!
2
AKP’NİN EN BAŞARILI VE İSTİKRARLI OLDUĞU TEK ALAN! ZAM ZAM VE ZAM HEM BENZİM VE HEM DE MOTORİNE YİNE ZAM
3
CHP’DE SULAR DURULMUYOR. ESKİ DELEGELERDEN CHP KURULTAY’INA BİR KEZ DAHA İPTAL DAVASI!
4
SİYASAL DİNCİLİĞİN EGEMENLİĞİ ALTINDA Kİ ÜLKENİN SAĞLIK MÜDÜRÜNE VARINCAYA KADAR HIRSIZ!
5
AKBABA VELİ’YE YOL GÖRÜNMÜŞ!
Interesting points about responsible gaming! Platforms like phillucky app are gaining traction in the Philippines, focusing on both entertainment and secure, verified accounts – a good sign for players! Definitely important to prioritize that.
Keno’s all about probability, right? Seeing platforms like nino gaming app casino focus on RTP & RNG is a smart move for transparency. Knowing those stats (94-98% they say!) definitely helps with informed play. Interesting approach!