35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
19 Aralık 2024 Perşembe
DUY EY YURDUM İNSANI
TÜRKİYE TIKANDI VATANDAŞ HİÇ BİR PARTİYE GÜVENMİYOR!
TÜRKİYE’NİN MEVCUT GERİLİMLERİ/TANSİYONLARI
TEMEL’ler BİN YAŞASIN
BELEDİYECİLİĞİ İLE ÖVÜNEN AKP'NİN BÜTÜN BELEDİYELERİ BORÇ BATAĞINDA!
Rusya Lideri Vladimir Putin, başkent Moskova’da düzenlenen yıllık basın toplantısında dünya ve bölgesel gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu. Üç yıldır devam eden Ukrayna savaşı, Suriye’deki durum, ABD ile ilişkiler ve Çin ile işbirliği gibi geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulunan Putin, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti.
Putin, Ukrayna savaşında Rusya’nın öncelikli hedeflerine ulaşma yolunda ilerlediğini belirtti. Çatışmaların yoğunlaştığı Kursk bölgesinin ne zaman kontrol altına alınacağı sorusuna, “Somut bir tarih veremem, çocuklar orada savaşıyor. Ama kesinlikle Kursk’u özgürleştireceğiz” yanıtını verdi.
Rus lider, Rus güçlerinin cephe hattında ilerlemeye devam ettiğini vurgularken, Ukrayna’da kullanılan yeni “Oreşnik” balistik füzesine de dikkat çekti. Putin, “Oreşnik füze sistemi modern bir silahtır ve düşürülme şansı yok” diyerek ABD’yi füze teknolojisi konusunda “teknolojik düello”ya davet etti.
Putin, Suriye’deki gelişmelere ilişkin de kapsamlı açıklamalarda bulundu. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yakında görüşeceğini belirten Rus lider, “Suriye’de kaçırılan Amerikalı muhabiri Esad’a soracağım” dedi.
Rusya’nın Suriye’deki hedeflerine ulaştığını ifade eden Putin, 4 bin İranlı savaşçıyı tahliye ettiklerini ve tüm gruplarla ilişkilerinin sürdüğünü belirtti. Halep’te yaşanan gelişmelere de değinen Putin, 350 muhalif savaşçının bölgeye girdiğini, buna karşılık 30 bin hükümet askeri ve İran yanlısı birliklerin savaşmadan geri çekildiğini kaydetti.
Rus askeri üslerini koruma gerekliliğine vurgu yapan Putin, “Müttefiklerimize üslerimizi insani amaçlarla kullanabileceklerini söyledik” dedi. Ayrıca Şam’daki yeni yönetimle Rus askeri tesislerine ilişkin önerilerde bulunduklarını da aktardı.
ABD ile ilişkiler konusunda da açıklamalarda bulunan Putin, dört yıldan fazla süredir eski ABD Başkanı Donald Trump ile konuşmadığını ancak görüşmeye hazır olduğunu ifade etti. Trump ile görüşme öncesinde Rusya’nın zayıf bir konumda olup olmayacağı sorusuna, “Güçleniyoruz” yanıtını veren Putin, tüm NATO ülkelerinin fiilen Rusya’ya karşı savaştığını belirtti.
Rusya’nın Çin ile ilişkilerine de değinen Putin, iki ülke arasındaki işbirliğinin “görülmemiş bir seviyeye” ulaştığını söyledi. Çin ile uluslararası arenada eylemleri koordine ettiklerini ve bu işbirliğinin süreceğini vurguladı. Putin, bu ilişkilerin hem ekonomik hem de politik düzeyde stratejik önem taşıdığını belirtti.
Rus General Igor Kirillov’un Ukrayna’nın düzenlediği bir suikast sonucu öldürülmesine ilişkin açıklama yapan Putin, Kiev yönetimini “Rus vatandaşlarına karşı terör eylemi gerçekleştirmekle” suçladı. Bu olayın uluslararası arenada nasıl yankı bulacağı merak konusu oldu.
Putin’in basın toplantısında verdiği mesajlar, Rusya’nın uluslararası arenada kendine güvenen bir duruş sergilemeye devam ettiğini gösterdi. Hem Ukrayna hem de Suriye konusunda hedeflerine ulaştığını ifade eden Rus lider, ABD ve NATO ile ilişkilerde gerginliğin sürdüğünü, Çin ile ise işbirliğinin güçlendiğini vurguladı.
Ciddi merak edilen konular arasındadır ülkelerin zeka dereceleri. Her ne kadar Dünya genelinde hangi ülkelerin daha yüksek zekâ ortalamasına sahip olduğu merak konusu olsa da genel bir kanının hakim olduğu da yadsınamaz bir gerçek. World Population Review’nin hazırladığı “En Zeki Ülkeler” listesi, bu soruya yanıt veriyor. aZekâ testlerinden alınan puanlara dayanarak oluşturulan 100 ülkelik liste, dikkat çeken sıralamalar içeriyor. Peki Türkiye bu listede kaçıncı sırada?
Liste, ülkelerin ortalama IQ seviyelerine göre sıralandığı bu raporda, Türkiye’nin sıralaması da netleşti. 100 ülkenin yer aldığı sıralamada, Türkiye’nin konumu oldukça merak uyandırdı.
Listenin son sırasında Senegal (60 IQ) bulunurken, zirvede Singapur (108 IQ) yer aldı. Türkiye ise 48. sırada (89 IQ) yer alıd.. Avrupa ülkelerinin üst sıralarda yer aldığı listede, Asya ülkelerinin de önemli bir ağırlığı dikkat çekiyor.
100. Senegal – 60
99. Etiyopya – 61
98. Gine-Bissau – 62
97. Eritre – 63
96. Kongo – 63
95. Kamerun – 65
94. Çad – 65
93. Gana – 69
92. Nijerya – 70
91. Sudan – 70
90. Güney Afrika – 70
89. Fildişi Sahili – 71
88. Kenya – 71
87. Zimbabve – 72
86. Zambiya – 72
85. Nepal – 77
84. Bangladeş – 77
83. Katar – 78
82. Sri Lanka – 79
81. Afganistan – 80
80. Suudi Arabistan – 81
79. Hindistan – 81
78. Umman – 82
77. Fas – 82
76. Kolombiya – 82
75. Cezayir – 82
74. Pakistan – 82
73. Fiji – 83
72. Bahreyn – 83
71. Birleşik Arap Emirlikleri – 83
70. Brezilya – 83
69. Burma – 83
68. Ekvador – 83
67. Mısır – 83
66. Endonezya – 84
65. Arnavutluk – 84
64. Karadağ – 84
63. İran – 84
62. Kuveyt – 85
61. Bolivya – 85
60. Venezuela – 85
59. Irak – 86
58. Meksika – 86
57. Filipinler – 86
56. Kosta Rika – 86
55. Mauritius – 87
54. Brunei – 88
53. Bermuda – 88
52. Kamboçya – 88
51. Şili – 89
50. Sırbistan – 89
49. Tayland – 89
48. Türkiye – 89
47. Romanya – 90
46. Arjantin – 90
45. Bulgaristan – 91
44. Yunanistan – 92
43. Kazakistan – 92
42. Gürcistan – 92
41. Malezya – 93
40. İsrail – 94
39. Vietnam – 94
38. İrlanda – 94
37. Portekiz – 95
36. Ukrayna – 95
35. Hırvatistan – 95
34. Rusya – 96
33. Polonya – 97
32. İspanya – 97
31. İtalya – 97
30. Malta – 97
29. Moğolistan – 98
28. Macaristan – 98
27. Amerika Birleşik Devletleri – 98
26. Fransa – 98
25. Avustralya – 99
24. Estonya – 99
23. Çekya – 99
22. Danimarka – 99
21. Lüksemburg – 99
20. İsveç – 99
19. Norveç – 99
18. Yeni Zelanda – 100
17. Avusturya – 100
16. Birleşik Krallık – 100
15. Almanya – 100
14. Belçika – 100
13. Kanada – 101
12. Finlandiya – 101
11. İzlanda – 101
10. Çin Halk Cumhuriyeti Özel İdari Bölgesi olan Makao – 101
9. Kuzey Kore – 102
8. Hollanda – 102
7. İsviçre – 102
6. Çin – 104
5. Japonya – 105
4. Güney Kore -106
3. Tayvan – 106
2. Hong Kong – 108
1. Singapur 108
Türkiye’nin kendi iç ekonomisi, ardı ardına iflas eden ciddi firmaların yıkıcı etkisi, emekli ve asgari ücretlilerin yaşadığı derin yokluğun herhangi bir sorun teşkil etmediği AKP iktidarı; Suriye’nin inşasında dudak uçuklatan fon ayırmış!
Bütçe görüşmeleri sonrası Mecliste kabul edilen Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların 2025 bütçeleri adeta dudak uçuklatıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bütçenin yarısının barışı destekleme giderlerine ayrıldığını vurguladı.
Yılmaz, “Türkiye’nin uluslararası alanda yürüttüğü çalışmalara, barışı destekleme faaliyetlerine ayrılan kaynaklar. Kalan kısmın önemli bir kısmı personel harcamalarına, 17,5’i. kalan kısmında da önemli bir kısmı Millet Kütüphanesi’nin harcamalarına gidiyor.” ifadelerini kullandı.
Suriye’nin yeniden inşasında Türkiye’nin aktif rol üstlendiğini, güvenlik ve istikrar sağlandıkça Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşünün hızlanacağını belirten Yılmaz, Kürt vatandaşların demokratik haklarına vurgu yaparak terörle mücadelede kararlılık mesajı verdi.
Yeni anayasa ve seçim kanunu reformlarıyla siyasi istikrarın güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Ekonomide enflasyonun düşüş eğiliminde olduğunu, asgari ücretin dengeli bir şekilde artırılmasının önem taşıdığını ve kamu harcamalarının etkin şekilde yönetildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkanlar şunlar:
“Suriye’de yeni bir dönemle karşı karşıyayız. Uzun zamandır devam eden otoriter, antidemokratik bir yönetim, bir diktatörlük devrilmiş ve Suriye halkı yeni bir ortam oluşturmuştur. Şu anda yeni bir döneme doğru geçici bir idare söz konusu. Bundan sonra geçici hükümet ve daha kalıcı bir siyasi yapıyla Suriye’nin yoluna devam etmesini bekliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak buradaki tavrımız son derece açıktır. Biz, Suriye’de halkın tamamını kapsayan, hangi din, mezhep, inanç, etnik kimlikten olursa olsun Suriye halkının tamamını kapsayan bir yapıyı savunuyoruz ve buna katkıda bulunmak için elimizden gelen tüm gayreti sarf ediyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünden, egemenliğinden yanayız. Suriye’nin bir bütün olarak varlığını devam ettirmesini, huzur ve refah içinde bir gelecek oluşturmasını istiyoruz.
‘SURİYE’Yİ HEP BİRLİKTE İNŞA ETMEK DURUMUNDAYIZ’
Komşularına istikrarsızlık aktarmayan, hem kendi içinde huzuru ve istikrarı yakalamış hem de tüm bölgenin huzuruna, istikrarına katkıda bulunan bir Suriye görmek istiyoruz. Bu elbette kolay değil. İçinde bulunduğumuz süreç bazı belirsizlikler ve riskler içeriyor ama biz, tüm gayretimizle Suriye halkının yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz. Uygun şartlar oluştuğunda Suriye çok hızlı toparlanacaktır, yeter ki hep birlikte destek olalım. Suriye’yi ekonomisiyle, kurumlarıyla, altyapısıyla hep birlikte inşa etmek durumundayız. Yeniden inşa süreci oluştukça, Suriye’de güvenlik oluştukça, siyasi istikrar oluştukça, ekonomi belli bir noktaya geldikçe ülkemizde uzun yıllardır misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimiz de vatanlarına onurlu, güvenli bir şekilde dönme imkanına kavuşmuş olacaklardır. Başlamış bir süreç, zaman içinde bunun etkilerini daha fazla göreceğiz. Yeter ki Suriye’de uygun elverişli ortamı hep birlikte oluşturalım.
Bizim birlik anlayışımızı birtakım dar modernist çevrelerin ortaya koyduğu homojenlik anlamına kesinlikle gelmiyor. Bizim birlik anlayışımız, çokluk içinde birliktir. Bir zihniyetiniz, bakışınız, değerleriniz varsa politikalarınız oluyor. Çeşitli alanlarda değişiklik yapma iradeniz oluyor. Kürt vatandaşlarımız, ülkemizin eşit ve onurlu vatandaşlarıdır. Bizim Kürtlerle veya Kürtçe’yle bir sorunumuz yoktur. Bizim terörle, hukuk dışı yapılarla, ülkemizin birliğini bozan yapılarla sorunumuz vardır. Hiç kimsenin de Kürt vatandaşlarımızın tamamını temsil etme hakkı yoktur. Böyle bir yaklaşım sergilendiğini görüyorum zaman zaman. Buna kimsenin hakkı yok. Bu Kürtlere haksızlık. Her topluluk gibi Kürtler de homojendir; farklı görüşleri, siyasi anlayışları, inançları, talepleri, beklentileri vardır. ‘Ben bütün Kürtleri temsil ediyorum’ gibi bir tavrın hiçbir şekilde demokratik olmadığını, Kürtlere de haksızlık olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bizim meselemiz, terörsüz Türkiye’dir. Bu çerçevede de demokratik standartlarımızı, hukukumuzu geliştirmeye, varsa eksiklerimizi tartışıp gidermeye her zaman açık olduk. Bugüne kadar da birçok adımı biz attık Cumhur İttifakı olarak. Bundan sonra da vatandaşlarımızın sorunlarına her zaman duyarlı olmaya, onların talep, beklentilerini dikkate almaya devam edeceğiz. Ama bir taraftan da terörün gölgesinde siyaset olmaz. Hiçbir siyasi partinin nasıl ki demokrasi, askeri ve bürokratik vesayet altında olmazsa hiçbir siyasi partinin de terör örgütlerinin gölgesi altında siyaset yapmaması gerekir. Demokratik siyasetine saygı duyarız ama birtakım vesayetçi denebilecek örgütsel müdahalelerle şekillenen siyasetin sivil ve demokratik siyaset olamayacağını da açık bir şekilde ifade etmek isterim.
Alevi vatandaşlarımızla ilgili son 20 yılda çok çeşitli çalışmalar yürüttük ve en son Plan Bütçe Komisyonu Başkanlığım sırasında Alevi-Bektaşi Başkanlığı’nı kurduk. Tarihte ilk defa kanunlarımıza cemevi kelimesi geçti. Yüzyıllardır gelen teolojik tartışmaları kanunlarla çözecek durumda değiliz. Alevi-Bektaşi Başkanlığı, Alevileri dönüştürmeye çalışan bir başkanlık değil. Onların neye inanıp inanmayacağını ortaya koyacak bir başkanlık değil. Onların taleplerini alan, ihtiyaçlarını tespit eden ve onlara hizmet eden bir yapıdır. Sadece cemevlerinin lojistik ihtiyaçları için değil, ilmi eserler için de önemli gayretler ortaya koyuyorlar.
‘SEÇİM SİSTEMİNİ REFORME EDEBİLİRSEK MECLİS’TE DE İSTİKRARLI BİR YAPI OLUŞABİLİR’
Eski sistem dediğimiz sistem, Türkiye’de çok sayıda kriz üretti, çok sayıda sorun üretti. Yeni sistemin en önemli avantajlarından biri, istikrarı garanti etmesi ve hızlı karar alıp uygulama imkanı sağlaması. Özellikle günümüz dünyasında ekonomik krizlerin derinleştiği, jeopolitik risklerin arttığı, enerjiden suya birçok krizin dünyayı beklediği bir dönmede ülkemizin siyasi istikrarının korunması, karar alma süreçlerindeki etkinliğin artırılması hayati önemdedir. Sadece yönetim sistemi, bir ülkenin siyasal ortamını tarih etmeye yetmez. Seçim sistemi ve siyasi partiler kanunu çok önemlidir. Özellikle siyasi istikrarın oluşmasında seçim sisteminin yönetim sisteminden daha belirleyici olduğunu düşünüyorum. Seçim sistemini reforme edebilirsek, temsilden de fedakarlık yapmadan yeni bir seçim sistemiyle Meclis’te de çok daha istikrarlı bir yapı oluşabileceğini, yeni bir siyasi partiler kanunuyla çok daha demokratik bir ortamın oluşabileceğini de ifade etmek isterim. Yeni anayasa ve içtüzük tartışmalarıyla birlikte siyasi partiler kanunu ve seçim kanununun da partilerimizce tartışılmasını çok faydalı olacağını ifade etmek isterim.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yarısı barışı destekleme giderlerine gidiyor. Türkiye’nin uluslararası alanda yürüttüğü çalışmalara, barışı destekleme faaliyetlerine ayrılan kaynaklar. Kalan kısmın önemli bir kısmı personel harcamalarına, 17,5’i. kalan kısmında da önemli bir kısmı Millet Kütüphanesi’nin harcamalarına gidiyor. Bugüne kadar Millet Kütüphane’mizi 6,4 milyon kişi ziyaret etmiş. 2018’de Cumhurbaşkanlığı’nın bütçe içindeki payı yüzde 0,11, Başbakanlığın payı yüzde 0,21. İkisinin toplam payı 0,32. Bugün Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’nın birleştiği bir durumdayız ve bugün Cumhurbaşkanlığındaki payı sadece 0,11. Yani geçmiştekinin üçte biri nispetinde bir oran.
Türkiye’nin basın özgürlüğünü değerlendirirken çeşitli siyasi sorunlar yaşadığımız bazı batılı ülkelerden yapılan ölçütleri değil, Türkiye’nin reel durumunu dikkate almanın çok daha sağlıklı ve hakkaniyetli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde bugünkü medya çeşitliliği, yapılan tartışmalar medya özgürlüğünün hiç de azımsayanmayacak boyutta olduğunu göstermekte. Oldukça çeşitliliğe sahip medyamız var. Bir taraftan da güçlü bir yerel medyamız var. Hemen her şehrin gazete, televizyon ve radyosu bulunmakta. Bunlara ilave olarak sosyal medyada da halkımızın ne kadar aktif olduğunu uluslararası göstergelerden de biliyoruz.
TBMM Genel Kurulu’na girerken gazetecilerin sorularına muhatap olan Adalet Bakanı Tunç, DEM Parti’nin Öcalan ile İmralı’da görüşmek için Adalet Bakanlığı’na yaptığı yazılı başvuru hakkında ‘Müsait bir zaman belirleyeceğiz’ mesajını verdi. Tunç, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmeleri bittikten sonra karar verileceğini belirtti.
Oysa bu görüşmelerin daha önceleri Mit ve diğer organlar eliyle yapıldığı, görüşmelerin bitirildiği sadece siyasi erk’in açıklamasının beklendiğine defalarca şahit olmuştuk. Aynı şekilde burada da alt kadrolar eliyle her türlü görüşmelerin yapıldığı, anlaşmaların sağlandığı ve deklarasyon için uygun zamanın yapıldığı uzmanlarca kesin bir dille ifade ediliyor.
Konuya ilişkin 10 Aralık’ta da konuşan Tunç, başvuruyu değerlendirdiklerini belirterek “Burada uygun bir günün belirlenmesi ile ilgili bir çalışmamız olacak” demişti.
Bahçeli, 26 Kasım’da partininin grup toplantısında DEM Parti ile İmralı arasında derhal temas kurulmasını istemişti. Aynı gün DEM Parti Eş Genel Başkanları da İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunmuştu.
Suriye’de 53 yıllık Esad rejimi ABD tarafından sona erdirildi. Eli silahlı cihatçı gruplar propagandasıyla Suriye’nin başkenti Şam’dan tutun da bütün Suriye’yi kontrolü altına aldı.
Al-Arabiya, ABD Savunma Bakanlığı Orta Doğu İşleri Bakan Yardımcısı Daniel Shapiro’nun Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenlenen Güvenlik Diyaloğu‘nda yaptığı açıklamada, ABD’nin Suriye’nin doğusundaki varlığına devam edeceğini belirterek aslında niyet ve amacın ne olduğunun da işaretini vermiş oldu.
‘IŞİD’İN YENİDEN ORTAYA ÇIKMASINI ENGELLEMEK İÇİN…’
Shapiro, IŞİD terör örgütünün yeniden ortaya çıkmasını engellemek için gerekli önlemleri alacağını da ifade etti.
Elbette her şey için bir gerekçe lazımdı ve bu bağlam da IŞİD gibi geçerli bir gerekçe hala güncelliğini koruyor. Nasıl haklı, doğru ve ahlaklı bir gerekçe değil mi ?
Shapiro’nun açıklaması şöyle
“Suriye’deki karmaşık ve hızla değişen durumun, IŞİD’e faaliyet gösterme ve dış saldırılar planlama yeteneği kazandırabilecek bir alan sağlayabileceğini kabul ediyoruz, ancak buna karşı koyacağız”
Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump, Rusya ve İran’ın bölgelerindeki sorunlar nedeniyle “zayıflamış” olduğunu belirterek, sıcak noktalarda derhal ateşkes sağlanmasının gerektiğini ifade ederken, Beyaz Saray’dan konuyla ilgili, “ABD Başkanı Joe Biden ve ekibi, Suriye’deki olağanüstü durumu yakından takip ediyor ve sahadaki yerel ortaklarıyla sürekli iletişim halinde.” açıklaması gelmişti.