42,5191$% 0.04
49,5894€% -0.02
56,8225£% 0.08
5.791,20%0,68
9.496,00%-0,08
05 Aralık 2025 Cuma
Televizyonlarda gününün yirmi dört saati adeta bir rol model gibi sunulan erotik spikerlerin uyuşturucu kullanıyor ve satıyor iddiasıyla gözaltına alınıyor olmasından eski futbolcusundan eski hakeme, iş dünyasına ve oradan siyasetçisinin de içerisinde olduğu kumar, bahis ve kara para aklama gibi dudak uçuklatan suçlar gırla gidiyor.
2. dalga operasyonla çeşitli kişiler gözaltında!
Bahis soruşturmasında ikinci dalga: Ahmet Çakar, Mert Hakan Yandaş, Metehan Baltacı, Zorbay Küçük ve Murat Sancak gözaltında
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü futbolda bahis ve maç sonuçlarını etkileme iddialarına yönelik soruşturma kapsamında bu sabah yeni bir operasyon yapıldı.
Operasyon çerçevesinde çok sayıda profesyonel futbolcu, yönetici ve başkan hakkında gözaltı kararı verildi. 46 kişi hakkında gözaltı kararı verilirken, gözaltına alınanlar arasında bazı kulüp yöneticileri ve profesyonel futbolcuların bulunduğu belirtildi.
Fenerbahçeli futbolcu Mert Hakan Yandaş, Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı, hakem Zorbay Küçük ve eski Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak da gözaltına alındı.
Gözaltına alınan isimler arasında eski hakem ve yorumcu Ahmet Çakar ve eşi Hayriye Arzu Çakar da var. Gözaltına alınan Çakar sağlık kontrolüne götürüldü.
Çakar kendisine yöneltilen, “Neden gözaltına alındınız” sorusuna, “Bilmiyorum” şeklinde yanıt verdi.
İddiaların, özellikle 2023-2024 sezonunda 2. Lig’de oynanan bir maçtaki bahis iddialarına uzandığı öğrenildi.
Ankaraspor Kulüp sahibi Ahmet Okatan, Ankaraspor Kulüp Başkanı Emin Katipoğlu, Nazilli Belediyespor Başkanı Şahin Kaya da gözaltı kararı verilen isimler arasında.
İşte gözaltı listesi:
TÜRKİYE BÜTÜN ALANLARIYLA PİSLİĞİNİÇİNE SOKULMUŞTUR!
Büyükçekmece Adliyesi Emanet Bürosu’nda meydana gelen büyük çaplı hırsızlığa ilişkin ayrıntılar netleşmeye başladı. Yapılan incelemelerde, emanet kasasından kaybolan 25 kilo altın ile 50 kilo gümüşün, bir süre önce düzenlenen altın kaçakçılığı operasyonunda el konulan materyaller olduğu anlaşıldı. Olayın şüphelisi olan Erdal T.’nin ise 2021 yılında kadrolu işçi statüsüyle adliyede göreve başladığı öğrenildi.
Büyükçekmece Adliyesi Emanet Bürosu’nda meydana gelen büyük çaplı hırsızlığa ilişkin ayrıntılar netleşmeye başladı. Yapılan incelemelerde, emanet kasasından kaybolan 25 kilo altın ile 50 kilo gümüşün, bir süre önce düzenlenen altın kaçakçılığı operasyonunda el konulan materyaller olduğu anlaşıldı. Olayın şüphelisi olan Erdal T.’nin ise 2021 yılında kadrolu işçi statüsüyle adliyede göreve başladığı öğrenildi.
Hırsızlık olayı, 1 Aralık’ta Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Bürosu’ndan sorumlu savcının rutin denetimi sırasında ortaya çıktı. Denetim sırasında, büroda işçi olarak görev yapan Erdal T.’nin bir süredir işe gelmediğini fark eden savcı, kasanın anahtarının bulunduğu katip Kemal Demir’e kasayı açma talimatı verdi. Kasanın açılmasıyla, içerisinde bulunması gereken altın ve gümüşlerin tamamen kaybolduğu belirlendi.
Yapılan tespitte, Erdal T.’nin emanet kasasından 25 kilo altın ve 50 kilo gümüşü alarak ortadan kaybolduğu ortaya çıktı. İncelemelerde, şüphelinin eşi ile çocuklarıyla birlikte İngiltere’ye gittiği belirlendi. Bunun üzerine Erdal T. ve eşi hakkında yakalama kararı çıkarılırken, kasanın anahtarını elinde bulunduran katip Kemal Demir gözaltına alındı.
Emanet bürosunda yapılan detaylı sayımda çalındığı kesinleşen materyaller şöyle sıralandı:
9 bin 906 gram altın, 49 adet Reşat altını, 438 kolye, 66 gram küpe, 5 kilo altın külçesi, 7 adet arma altın, 167 tam altın, 606 bilezik, 1 kilo 477 gram bilezik, 376 yarım altın, 1328 çeyrek altın, 40 Cumhuriyet altını, 2 bin 701 gram çeşitli takılar, 487 adet ata altın, 6 adet gremse altın ve 50 kilo gümüş. Toplamda 25 kilo altın ve 50 kilo gümüşün kaybolduğu tespit edilirken, bunların piyasa değerinin yaklaşık 147 milyon TL olduğu hesaplandı.
Erdal T.’nin 2021’de sürekli işçi statüsünde atanarak Büyükçekmece Adliyesi’nde çalışmaya başladığı belirtildi. Olayın ardından, çevresindeki bazı kişilere “Malları sattım, Allah çarşınıza pazar versin” içerikli mesajlar gönderdiği iddia edildi.
Adliye yakınında esnaflık yapan Erkut Sunmak, şüpheli hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Erdal’ı tanırdım. Burada 27 yıldır esnafım. Adliye personelinin çoğunu bilirim. Sabah akşam geçerken uğrardı. Özünde 10 numara çocuktu, çok severdim. Hiç yakıştıramadım, ondan böyle bir şey hiç beklemezdim. Evli, iki çocuğu olduğunu biliyorum; bir oğlu bir kızı var, eşi öğretmen. Kendine yakışan adliye personelliği dışında on numara bir çocuktu. Altında arabası vardı. Adli emanette çalıştığını biliyorum. Bana gelse dese ki ‘abi hesabında ne var ne yok ver’ hiç düşünmeden verirdim. Kendisine güvenirdim. İşine sahip biriydi.”
İstanbul Barosu, İstanbul Adalet Sarayı ve Anadolu Adalet Sarayı’nda avukatların giriş ve hareket alanını etkileyen yeni güvenlik uygulamalarının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’na karşı iki ayrı idari dava açtı.
Baro, hem X-Ray cihazı zorunluluğu hem de belirli koridorların ve katların “kısıtlı alan” ilan edilmesinin savunma hakkını zayıflattığını, avukatların müvekkilleriyle görüşme, dosya inceleme ve soruşturma birimlerine erişim imkanını “fiilen engellediğini” belirtti.
Baro açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Avukatların soruşturma mercilerine erişimini, dosya inceleme haklarını ve müvekkille etkili iletişim kurma imkânlarını fiilen kısıtlayan bu uygulamalar savunma hakkının özüne, vatandaşların da temel hak ve hürriyetlerinin korunmasına müdahale etmektedir.”
Geçtiğimiz aylarda bir grup avukat, 19 Mart operasyonu sonrası tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 31 Ocak’ta ifade vermeye geldiği gün başlayan ve aylardır devam eden Çağlayan Meydanı’ndaki polis ablukasının kaldırılması için İstanbul Valiliği’ne başvurmuştu.
Bu süreç devam ederken, Baro da avukatlara yönelik yeni güvenlik uygulamalarının hukuken dayanaksız olduğu gerekçesiyle idari yargıya başvurdu.
İstanbul Barosu, yaptığı açıklamada hem avukatların hem de yurttaşların adliyeye erişiminin kısıtlandığını belirterek uygulamaları şöyle niteledi:
“Savunma hakkını fiilen sınırlayan, avukatların adliyelere ve soruşturma mercilerine erişimini engelleyen bu hukuka aykırı uygulamalara karşı; mesleğin bağımsızlığını ve adalet hizmetlerinin kesintisiz işleyişini korumak için hukuki mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz.”
Baro, İstanbul Adalet Sarayı D Blok 6–7. katlar ile Anadolu Adalet Sarayı B Blok 5. katta yeni X-Ray ve alan kısıtlama uygulamalarının, başsavcılıkların yetki alanı dışında olduğunu savundu.
Baronun açıklamasında, uygulamaların hukuki dayanağının bulunmadığı vurgulandı:
“Kaldı ki başsavcılıklara adliyelerin idaresi ile ilgili olarak kanunen verilmiş bir yetki de bulunmamaktadır. Kanunda olmayan yetkinin başsavcılıklar tarafından hukuka aykırı biçimde kullanıldığı açıktır.”
Açıklamada, uygulamaların Anayasa’daki temel hak güvencelerine, Avukatlık Kanunu’na ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu belirtildi.
İstanbul Barosu, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatlarında tanımlanan ölçütlere aykırı şekilde avukatların hareket alanının daraltıldığını, bunun “yetki gaspı” niteliğinde olduğunu savundu:
“Bu müdahaleler, kanuni bir temel olmaksızın temel hak ve hürriyetlere müdahale niteliğindedir. Avukatların erişim, iletişim ve dosya inceleme haklarını kısıtlayan bu uygulamalar savunma hakkının özüne müdahale etmektedir.”
Açıklamanın sonunda Baro, hem yurttaşların hem avukatların adalete erişimini güvence altına almak için süreci yakından takip edeceğini duyurdu:
“Savunma hakkının, avukatlık mesleğinin bağımsızlığının ve adalet hizmetlerinin kesintisiz işleyişinin korunması için her türlü girişim ve gerekli yargısal başvuruları yapıyor, süreci özenle takip ediyoruz.”
Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri internet üzerinden sahibinden ve alışveriş sitelerinin sahtesini oluşturarak ürün satışı yapan dolandırıcıları tespit etti.
Şüphelilerin hesaplarında toplam 60 milyon TL’nin üzerinde işlem hacmi bulunduğu belirlendi. Şüphelilerden 11’inin Adana’da, 2’sinin Mersin’de ve 1’inin Hatay’da olduğu, ancak 5’nin benzer suçlardan tutuklandığı tespit edildi. Bunun üzerine geriye kalan 9 şüphelinin yakalanması için eş zamanlı operasyon düzenlendi.
5 şüpheli yakalanırken ev ve ofis olarak kullandıkları adreslerde yapılan aramalarda 1 tabanca, 2 şarjör ve 26 fişek, 12 sentetik ecza, 75 sim kart, 23 cep telefonu, 5 dizüstü bilgisayar, 6 bellek, 2 akıllı saat ve 1 masaüstü bilgisayar kasası ele geçirildi.
Kahramanmaraş’a getirilen ve emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 9 şüpheli tutuklandı.
PKK, Abdullah Öcalan’ın onayıyla Türkiye’deki tüm güçlerini çekmeye başladığını duyurdu. Bu gelişmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, süreci “geçiş dönemi” olarak nitelendirdi.
Ok, sürecin ilerleyişi için özel yasaların önemine vurgu yaparak, “Şu anki bir geçiş sürecidir, biten bir süreç değil. Bu adımlar atıldıkça karşılıklı ilerleyerek süreç gelişecek. PKK’ya özgü ya da sürece özgü özel yasaları biz de istiyoruz. Herhangi bir af değil. Önder Apo’nun çok büyük gayretleriyle 50 yıllık bir mücadele bugüne kadar geldi. Çok önemli bir aşamadayız şimdi. Sadece buna mahsus özel bazı yasalar, düzeltmeler olabilir. Kamuoyunun beklediği ve merak ettiği adımları sorması doğaldır. Umarız yetkililer de, Türk devleti de bunları görür, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirir” ifadelerini kullandı.
Sabri Ok, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurguladı ve Meclis’te kurulan süreç komisyonu için, “Komisyon Önder Apo ile görüşebilmeli ve görüşlerini dinlemelidir. Bu süreci geliştiren odur. Umudumuz budur” dedi.
Ok, sürecin taraflarca doğru yönetilmesinin önemine dikkat çekerek, “Komisyon şu ana kadar istenildiği gibi rolünü oynamamış olsa da olumsuz görmüyoruz. Önemli bir adımdı, değerliydi. Birçok parti bu komisyonda yer aldı” değerlendirmesinde bulundu.