YİNE HANGİ İT’İN AYAĞINA BASTIM!

8

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Dün, öğlen suları ve küçük kızımı okula bırakmak üzere arabayla evden ayrıldım. Yanımda küçük oğlum ve bir de komşum var çarşıya doğru hareket ettik. Küçük kızımı okula bıraktım ve hemen kısa bir müddet sonra da komşumu istediği yere bırakıp Tecde’ye doğru hareket ettim.

Orada da bir yere küçük oğlumu bıraktım ve bir toplantı için atılan konumu açarak adrese doğru navigasyon eşliğinde hareket halindeyim.

Ancak bütün bunlar yaşanırken izlediğim yol güzergâhı içerisinde bir araç ( marka, model ve plakasına varıncaya kadar her türlü bilgi şuan elimde artık ) garip garip hareketler yaparak bir önüme geçiyor bir arkama bir önüme geçiyor bir arkama. Bütün bu rijit hareketleri yaparken dikkatimden kaçmıyor ve kendi kendime ‘’ bu adam ne yapmak istiyor ‘’ cinsi konuşuyorum.

Lakin bahsini yaptığım önemli toplantıya yetişmem ve orada yapacağım konuşmanın hazırlığıyla birlikte bir taraftan aracı kullanıyor, bir taraftan navigasyonu takip ediyor ve bir diğer taraftan aynı telefon ile konuşma gerçekleştiriyorum.

Hülasa dikkatim birçok alana parçalanmış olması hasebiyle yaşanılan garip olayları birbiri ile iliştiremiyor ve anlaşılır bir bütün çıkaramıyordum.

Ta ki yuvarlak bir göbeğe gelip kırmızı ışığa denk gelinceye kadar. Bahsini yaptığım araç bütün bu uzun yol güzergâhı boyunca beni takibe almış ve kırmızı ışıkta durduğumu görünce yine rijit bir hamle ile önüme geçip duruverdi.

Işığın yeşile dönmesini bekliyoruz. Güzergâh gayet işlek bir yol olması dolayısıyla alabildiğine kalabalık ve herkes ışıkta bekleme halindeyiz. Önümde olan ve aramız da yaklaşık iki metre mesafe olan araç ansızın geri vitese takarak gerisin geriye gelip bana çarpmasın mı ?

Şaşkın bir şekilde araçtan inerek neler olduğunu anlamak ve aracımda nasıl bir hasar olduğunu tespit etmek amaçlı eğilerek aracımın ön tampon, far ve benzeri yerleri kontrol ettiğim esnada araçtan üç kişi inerek üzerime çullanarak darp etmeye başladılar.

Şaşkınlık ve şok boyutum alabildiğine yükselmiş ve adeta tüm bilincimi kaybettim. O hengâme içerisinde ani bir hamle ile kendimi yolun diğer tarafına atarak, bunlar kim diye bir anda doğruldum. Ve üç kişi ile göz göze geldik.

 İki tanesi beni cepheden ve net şekilde görünce bir anda duraksadı ve hiçbir hamle yapmadılar. Birisi var ki onları kışkırtıyor ve hep birlikte tekrar üzerime gelmeleri için onları davet etmeye başladığı esnada kendimi biraz toparlamış ve o bir kişiye esaslı bir kroşe atacaktım ki vatandaşlar ‘’ Bir kişiye üç kişi saldırır mı ‘’ deyip toplumsal bir tepki oluşunca anında araçlarına binerek kaçıp gittiler.

Hepi topu aracımın önüne eğildiğim esnada sırtıma iki tane yumruk atıp kaçacak kadar kimliksiz olanlar ile hesabım elbette baki. Ne ki kendimi yolun karşı tarafına değil de aracıma doğru hamle yapmış olsaydım eğer, kaçının ciğerini neyle dolduracağımı hiç kimselerin tahmin edebilmesi bile mümkün değildi…

Bütün bunlar yaşanırken kamera çekimleri yapanlar, plaka tespiti yapanlar, emniyeti arayanlar bir bir yamacıma yaklaşıp her türlü bilgiyi bana aktardılar. Bu minvalde hepsine ayrı ayrı şükranlarımı ve saygılarımı bir kez de buradan arz ediyorum.

Bende, elimde ki bilgileri kimi dost ve arkadaşlar ile paylaşınca ‘’ YİNE HANGİ İT’İN AYAĞINA BASTIN‘’ sorusu ile karşı karşıya kalınca, puzzle’nin parçaları daha bir yerli yerine oturup görüntü daha bir netleşmeye başladı.

Burada bir şeyin altını kalın kalın çizmek istiyorum.

Hiç kimseye vefa, teşekkür, manevi olmanın haricinde bir borcumun olmadığını, var olsa bile hiç birisinin böyle bir eylemin içerisine girişecek kişilerden oluşmadığının ve başka herhangi bir amaçla olumsuzluk ve hasmane ilişkiler içerisinde olduğum tek kişinin bile bulunmadığının altını kalın kalın çizmek istiyorum.

Geriye ‘’ HANGİ İT’İN AYAĞINA BASTIM ‘’ sorusunun cevabı kalıyor ki işte bu soruya beni tanıyan, bilen, takip eden ve okuyan tüm dostlarımın hakim olduğu kanısındayım.

HÜLASA!

Ey bu eylemin arkasında ki güç ve kudretin sahipleri !!

Vallahi ve Billahi ben canımı Allah’a sattım. Vallahi ve Billahi gözümde hiç birinizin zerre kadar korkulacak, endişe edilecek, saygı ve sevgi duyulacak bir gram bile ederiniz yoktur. Hem, Allah’ın verdiği canı onun izni olmaksızın alacak kimdir!?

Elbette bir gün gelecek ve bütün bu yaptığınız hukuksuzluklarının, hırsızlıkların, din tüccarlığının, köşeleri tutmuş ve her şeyin içini boşaltmış ve dolayısıyla her şey ama her şeye ihanetin hesabını vereceksiniz.

Buradayım ve her yeri yine gezmeye ve tek başıma dolaşmaya devam ediyorum. İkinci sefere yazılarım değilde çok büyük eylemlerin sahibi olacağımdan yana kuşkusu olanları bir kez daha davet ediyorum…