SUUDİ ARABİSTAN’DAN TRUM/ABD’YE 1 TRİLYON DOLAR!

Ne ABD ne İsrail ne de İngiltere’nin bu coğrafya da bu denli pervasız ve emrivaki gezmeleri, dediğim dedik çaldığım düdük küstahlığı sergileyebilmeleri mümkün değildi. Ve hatta mevcut duruma bizlerden daha çok bahsini yaptığım ülkeler şaşırmaktalar. Coğrafya ve üstelik Tarihi, Sosyolojik ve Teolojik bağlamda ciddi bir bakiyesi olmakla birlikte inandığı değerler ile bu denli çelişki arz ediyor olmasının sayısız gerekçelerinin varlığı tespitini de yapmak gerek. Ancak bir gerekçe var ki diğer tümüne boy abdesti aldırmakta. İslam Coğrafyası diye takdim edilen ve halkına da Müslüman denilen ama hissiyatını, kimlik, kişilik, omurga ve imanın izzet ve şerefini yitirmiş Coğrafya; bir de yönetimlerini bütünüyle Siyonist kripto kişilere teslim edince ortaya işte böylesi büyük ve utanç verici bir kimliksizlik, onursuzluk ve şerefsizlik kalmaktadır.

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Suudi Arabistan Trupm’ın seçildikten sonra ziyaret ettiği ilk ülke olmak için 1 Trilyon dolar vermeyi göze almış. Peki ziyaret edilen ile ülke neden önemli. Gelin birlikte bakalım.

Bir ABD başkanının seçildikten sonra ziyaret ettiği ilk ülke, genellikle o başkanın dış politika önceliklerini, stratejik ittifaklarını veya uluslararası ilişkilerde vurgulamak istediği mesajları yansıtır. Bu ziyaret, sembolik bir anlam taşır ve yeni yönetimin hangi ülkelere veya bölgelere öncelik vereceğinin bir göstergesi olarak değerlendirilir.

Tarihsel olarak, ABD başkanlarının ilk yurtdışı ziyaretleri, dönemin jeopolitik dinamiklerine, ekonomik ilişkilere veya güvenlik meselelerine bağlı olarak şekillenir. Örneğin, ABD’nin yakın komşuları Kanada ve Meksika, coğrafi yakınlık ve ekonomik bağlar nedeniyle sıkça ilk ziyaret edilen ülkeler arasında yer alır. Kanada’ya yapılan bir ziyaret, genellikle Kuzey Amerika’daki istikrarlı ittifakı ve ticaret ilişkilerini vurgularken; Meksika’ya yapılan bir ziyaret, göç, sınır güvenliği veya NAFTA gibi bölgesel meselelere dikkat çekebilir. Öte yandan, Avrupa ülkeleri (özellikle Birleşik Krallık, Almanya veya Fransa) seçildiyse, bu transatlantik ilişkilerin ve NATO gibi ittifakların önceliğini gösterebilir.

Orta Doğu veya Asya’ya yapılan ziyaretler ise güvenlik, enerji politikaları veya yükselen güçlerle ilişkiler gibi konuları öne çıkarabilir. Bu ziyaret seçimi, aynı zamanda iç politik mesajları da destekleyebilir. Örneğin, bir başkanın seçmen tabanına verdiği sözleri yerine getirme çabasını veya uluslararası toplumda ABD’nin liderlik rolünü pekiştirme niyetini ifade edebilir. Ancak bu, her zaman kesin bir kurala bağlı değildir; bazen lojistik nedenler, uluslararası zirveler veya acil durumlar da ilk ziyareti etkileyebilir. Sonuç olarak, bir ABD başkanının seçildikten sonra ziyaret ettiği ilk ülke, onun yönetiminin dış politikadaki ilk izlenimini şekillendirir ve genellikle hem sembolik hem de stratejik bir anlam taşır.

Bu, dünya sahnesinde kiminle ilk el sıkıştığının, kiminle masaya oturduğunun ve hangi mesajı vermek istediğinin bir özetidir.

Tam bir keşmekeş haline dönmüş daha doğrusu ABD ve İsrail eliyle dönüştürülmüş Ortadoğu muammasında sağ, sağlıklı ve kar odaklı kalmak isteyen Suudi Arabistan, bölgenin asli unsuru benim iddiasında çıtayı hayli yükseltmiş durumda.